Lakin, işin aslı öyle değil…
AB hukukunda doğrudan azınlıkların korunması ile ilgili herhangi bir tüzük, yönerge bulunmamaktadır. AB, üye olmak isteyen ülkelere bu konuda birçok talepte bulunsa da mevcut üye ülkeler için ‘’ yetki ikamesi ‘’ doğrultusunda davranarak bu konudan rahatsız olan ülkelerin kendi içlerinde serbest davranmasını sağlamıştır.
Hatta AB hukuku içerisinde, azınlık kelimesinin ortak bir tanımı dahi yapılmamıştır.
AB yıllarca insan hakları çerçevesinde sağlamış olduğukazançlar ile azınlıkların herhangi bir sorunun kalmayacağını, insan haklarının uygulanması ile azınlık sorununun da kendiliğinden çözüleceğini düşünmüştür. Özellikle 1990 sonrası sürece bakarsak, azınlık hakları ile ilgili yeni düzenlemelerin yapılması bir gereklilik haline gelmiştir.
Dün itibarı ile Avrupa Parlamentosunda‘’ MinoritySafe Pack ‘’insiyatifinin girişimleri ile azınlık haklarının korunmasına dair bir oylama yapıldı.
Bende konu ile ilgili Avrupa Parlamentosunda oylama sürecinde bir konuşma yapan AP ve aynı zamanda Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi Milletvekili İlhan Küçük’e konunun detaylarını sordum.
İlhan Küçük, azınlık haklarının tanınması ve korunmasının gelişmişliğin ve ileri demokrasinin bir göstergesi olduğunu ifade ederek; ‘’ Ben aynı zamanda Bulgaristan milletvekiliyim. Türkçe, önceden zorunlu ders olmasına rağmen artık seçmeli bir ders durumunda. Okutulan kitaplar eski ve yenileri devlet tarafından basılmıyor. Biz parti olarak ders kitaplarını basmak için defalarca müracat etmiş olsaktakanuni olarak yasak ile karşılaşıyoruz. Bulgaristan’da ki siyasi partilerin böyle bir hakkı yok. Yasa değişikliği içinde en az 121 milletvekiline ihtiyacımız var.Türkçe’nin yaygınlaşması ile Türkiye’nin AB içerisine gireceğinden endişe ediliyor.Ayrıca, seçim kampanyalarımızı Türkçe yapamıyoruz. Ben 2014 genel seçimlerinde Varna’da Türkçe bir konuşma yapmış ve sonucunda ceza ödemiştim. Sonrasında AB milletvekili olunca, AB dilekçe komisyonuna HÖH Gençlik kollarımız ile 28 bin imza toplayarak bu konu ile ilgili bir başvuruda bulundum. Sadece 4 milletvekili olarak bu imzaların arkasında durabildik. Bulgaristan’ı temsil eden diğer 14 milletvekilinin girişimi ile bu dilekçemiz kapatılarak işleme alınmadı. Şu anda ‘’ MinoritySafe Pack ‘’ insiyatifinin girişimleri ile tüm Avrupa’da başlatılan azınlık haklarının korunması ile ilgili imzalar 1 milyon 300 bini aşmış durumda. Bizlerde HÖH Gençlik kollarımızla beraber yine bir imza kampanyası başlattık.36 bin imza ile bu kampanyaya destek verdik. Azınlıkların hakları ve güvenceleri ile ilgili bir tasarı beklentimiz dün itibarı ile Avrupa Parlamentosunda toplamda kullanılan 694 oy sonucunda, 524 evet oyuyla kabul edilmiş durumda.
Bundan sonraki süreçte, Avrupa Parlamentosun’da kabul edilen bu teklifin Ocak ayında AB komisyonu tarafından değerlendirmeye alınmasını bekliyoruz. Belki uzun bir süreci de kapsayabilir ancak, 1 milyon 300 bin imzayı kimse görmezden gelemeyecektir.
Azınlık haklarının korunması sadece Bulgaristan’ın sorunu değil, ben yıllarca bu konuyu Bulgaristan’da da dile getirmeye çalıştım. Ancak hep olumsuzluklar ile karşılaştık. Umarım Avrupa Parlamentosunda oluşan bu hava daha kapsayıcı bir bakış açısı sergileyecektir.’’ Diyerek konu ile ilgili bizi bilgilendirmiş oldu.
Yine İlhan Küçük’ten öğrendiğim kadarı ile, 1 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması’na göre AP’de kabul edilen bu teklif, en az 7 ülkede ve en az 1 milyon imzaya sahip olduğu için Avrupa komisyonunbu teklifi en geç bir ay içerisinde gündeme alması gerekiyor.
Sonuç olarak, Avrupa birliği insan hakları konusunda gerçekten dünyada en iyi seviyede diyebiliriz. Bir gerçek daha var ki, insan haklarının bu seviyede olması bile azınlıkların ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. AB içerisinde azınlıklar ile ilgili ortak bir tanımlama yapılması ve kanuni bir madde oluşturulması zorunlu hale gelmiştir. Her ne kadar bazı ülkeler kendi güvenliklerini göstererek buna karşı çıksa da İlhan Küçük’ün dediği gibi, kimse 1 milyon 300 bin imzayı görmezden gelemez.
