USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kırcaali'den Mardin'e biter mi sandınız Nefizeler, Türkanlar?

16-04-2020

Hafize ve Süleyman çiftinin üçüncü çocuğuydu. 1984 yılında Kırcaali’de doğdu.
Ablası, O doğmadan bir yıl önce trafik kazasında hayatını kaybetmişti.
Anne ve babası O’na ölen ablasının ismini vermişti.
Tamda, isim değiştirme sürecinde dünyaya geldi. Doğduğu Kırcaali’de zorla isimler değiştiriliyor, şehitler veriliyor, Türkler mahpuslara atılıyordu. Zulmün ortasında dünyaya gelmişti.
Asimilasyon sürecinden sonra sınırlar açılıp ‘’Büyük Göç’’ başladığında, ailesiyle beraber Anavatana gelmişlerdi. Altı yaşında bir çocuktu.
Edirne’de yaşamaya başlamışlardı. Tüm göç edenler gibi, ne elde var ne avuçta…
Annesi ve babası çalışmalıydı. Kapıları kilitleyip anne ve baba işe gider, çocuklar evde akşama kadar onları beklerdi. Abisi bakıyordu O’na, şu anda bir deniz subayı olan abisi…
Okula başlamıştı. Hem de çok başarılı bir öğrenciydi.
Arkadaşları arasında sevilir, yardım etmeyi çok severdi.
Üniversiteyi kazanmış, sınıf öğretmenliği bölümünü bitirmişti.
Çanakkale’de bir köy okulunda sözleşmeli öğretmen olarak çalışmaya başladı.
Öğrencileri ile yakından ilgileniyordu. Renk körü olan bir öğrencisini bile fark etmişti. Aldığı maaş anca kendisine yetiyordu. Durumu olmayan köy çocuklarına bayramlarda ayakkabı alıp onları sevindirirdi. Parası yetmediği zamanlarda, ailesinden ister yine çocukları için harcardı.
Sevdiği öğretmenlik mesleğinde ataması olmayınca polis olmaya karar verdi.
Bursa’da polis olabilmek için sınava girdi, spor salonunda kurulan parkurda rekor kırarak erkek polis adaylarından bile daha iyi derece gerçekleştirmiş ve tüm salon kendisini alkışlamıştı.
Herkesin dediği bir şey vardı ‘’ bu kızın gözü karaydı.’’
Artık O bir Türk polisiydi.
2013 yılında Sultanahmet Camii avlusuna üzerinde bomba düzeneği ile giren bir canlı bombayı fark etti, hiç tereddüt etmeden üzerine atlayarak etkisiz hale getirdi. Orada yaşanabilecek büyük bir facianın önüne geçmişti.
Tayini çıktı, yeni görev yeri Mardin, Midyat’tı.
Üç yıl burada görev yaptı. Kendisi gibi polis olan eşi Cumhur Özsoy, 2015 yılında Midyat'ta terör örgütünce uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda vurularak yaralanmıştı.
Mardin’de ki görevinin bitmesine yirmi gün kalmıştı.
8 Haziran 2016, saat 11:15 nöbetteydi… Midyat Emniyet Müdürlüğü önünde, pkk lılar üç ton bomba yüklü, kargo şirketi süsü verdikleri bir araç ile emniyet kapısından içeri girdi. Ama Nefize ters giden bir şeyler olduğunu sezinlemişti. Hemen ateş açtı araca…
Açılan ateş sonucu, araç beton bariyerlere çarparak orada patladı. Bu patlama sesi, Midyat’ın köylerinden bile duyulmuştu.

Yine büyük bir faciayı önlemişti Nefize…
O araç biraz daha ilerleyebilseydi onlarca polisimiz şehit olacaktı.
Dedim ya, karaydı gözü Nefize’nin.
Şehit olmuştu… Nefize Çetin Özsoy.
Annesi, babası, eşi yıkılmıştı… Hele Elif, hele Elif!
O zamanlar daha üç buçuk yaşındaydı kızı Elif… Annesiz kalmıştı.
Şimdi birinci sınıfa gidiyor. Git gide de annesine benziyor.
***


1984 yılı, Türk olduğu için Kırcaali’nin bir köyünde alnının ortasından vurulan 18 aylık Türkan.
1984 yılı, Kırcaali’nin bir köyünde doğup, Türklük sevdası ile Mardin’de bombaların hedefinde olan Nefize…
Kırcaali’den Mardin’e,
Biter mi sandınız Nefizeler, Türkanlar?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?