Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu...
Bildiğiniz gibi ''Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu'' filmi gösterime girdi. 22 Kasım'da gösterime giren film, şu ana kadar 1 milyon izleyiciye ulaştı. Yaklaşık 3 aydır yurtdışında olduğumdan dolayı Bursa'da yapılan galaya katılamamıştım. Çevremde ki hekes izlemiş ben ise gecikmiştim.
Memlekete geldiğim gibi eşim, '' Haydi, Naime gidiyoruz.!'' diyerek beni çok mutlu etmişti.
Beklentim, bu filmin daha da fazla izleneceği yönündedir.
Naim Süleymanoğlu, tüm Türkiye'nin sahip çıkması gereken bir isimdir. Elde ettiği tüm başarılarda ülke olarak gurur duyduk. Süleymanoğlu'nun Bulgaristan doğumlu ve özellikle bu coğrafyada ki Türklerin sesi olmasından dolayı Bulgaristan Göçmenlerinin bu filme daha da fazla sahip çıkması gerekmektedir.
Kırcaali'de ki çekimlerde film setine girme şansım olmuştu. Filmin yönetmeni Özer Feyzioğlu ile yaptığım söyleşide; Naim Süleymanoğlu'nun sadece bir sporcu olmadığını, arka planda bir özgürlük savaşçısı olduğunu vurguluyordu Özer Bey. Ve daha çok bunun üzerinde duracaklarını söylemişti.
Filme baktığımızda tam da bunu görüyoruz aslında. Sporu amaca ulaşmak için araç olarak kullanan bir sporcunun; benliğini korumak için, halkına yapılan zulmü duyurmak için yaptığı fedakarlığı görüyoruz. Birçok kişi, dönemin Başbakanı O'na gerekli ilgiyi gösterdi, maddi olarak ta istediğini aldı diyebilir.
Fedakarlık...
Naim Süleymanoğlu, 1986 yılında Melbourne'de herşeyi göze alarak Bulgaristan halter takımının kaldığı restoranttan kaçmıştı... Kaçtığı sırada, hiç bir garantisi yoktu. Türk Büyüklçiliği O'nu kabul etmeyebilirdi. Ve öyle de oldu. Büyükelçiliğimiz O'na ''Başının çaresine bak'' demişti. Avustralya polisi, Bulgaristan gizli istihbaratı hatta KGB bile O'nu arıyordu. Olayın dünya basınında yer almasıyla beraber Ankara'nın haberi olmuş ve 3 gün sonra Naim'in ilticası kabul edilmişti.
İlticası kabul edilmeseydi ya da bir kaç gün daha geç kalınsaydı...
Bulgaristan devlet başkanı Jivkov ile yüz yüze görüşebilen, kendisine araba hediye edilen, daire hediye edilen Naim Süleymanoğlu neden böyle bir riske girmişti? Rahatı, o dönemde Bulgaristan'da yaşayan Türklerden kat kat daha iyiydi. Emin olun, kaçmasaydı yine aynı başarılara imza atacaktı.
Naim Süleymanoğlu, halkına yapılan zulmü duyurmak istedi. Bu zulme sessiz kalamazdı. Kalmadı ve herşeyi göze alarak, garantisinin olmadığı bir bilinmezliğe doğru adım attı. İyi ki attın be NAİM.
İlticası kabul edilmeseydi veya bir kaç gün daha geç kalınsaydı; yakalanıp spor hayatı bitecek, kendisinin ve ailesinin hayatı belki de bizlerin hayatı daha da zorlaşacaktı. Daha büyük bir olasılıkla, bir suikaste kurban gidecekti. Abarttığımı düşünenler için, O dönemin rejimine karşı gelen gazeteci Georgi Markov'un Londra Waterlee Köprüsünde, Bulgar ve Rus gizli servisinin çalışması ile nasıl bir suikaste uğradığını hatırlatmak isterim. ( Şemsiye Suikasti ), Naim Süleymanoğlu, yakalandığında ya da kaçamadığında başına gelecekleri biliyordu.
İşte, Naim'in fedakarlığı da budur. Dünyanın en büyük sporcularındandır. Kırdığı rekorlar bir daha kırılmayacak muhtamelen... Ama ben O'nu, herkesin yapamayacağı bu fedakarlıktan dolayı seviyorum.
Bulgaristan'da filmin gösterimi...
Filmin yapımcısı Mustafa Uslu'dan aldığım bilgiye göre; film 24 Aralık'ta Avrupa'da gösterime girecek. Tabi bende kendisine Bulgaristan gösterimini sordum. En çok filmin beklendiği yerlerden biri olan Kırcaali'yi sordum.
Mustafa Uslu, Bulgaristan için görüşmelerin sürdüğünü, özellikle Türklerin yoğun olduğu şehirlerde gösterim planladıklarını belirtti. Burada ki belediyeler ile görüşmeler neticesinde gösterim tarihleri netlik kazanacak. Bulgaristan'da yaşayan Türklerin o dönemde yaşadığı zorlukları anlatmaya çalıştıklarını belirten Uslu; Artık bu film aynı zamanda sizlerinde filmidir. İnanıyorum ki, ileri de çocuklarımıza izleteceğimiz filmlerden biri olacaktır dedi.
Ben de bu köşeden film yapımcısını ve tüm ekibi kutluyorum.
NOT:
1- Hala filmi izlemediyseniz, mutlaka izleyin ve yanınıza peçete almayı unutmayın.
2-Önümüzde ki günlerde oyuncuların da katılacağı Bursa özel gösterimi olabilir.
