Bugün 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü

15 Mart Dünya Tüketiciler Günü kapsamında pek çok kurum ve kuruluş açıklama yaparken, Tüketici Hakları Derneği ise sorunlarda birinci sıraya BM Evrensel Tüketici Hakları Beyannamesi’nde yer alan “temel gereksinimler ile açlık ve yoksulluğu” koydu.

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

Türkiye’de tüketici hakkı sözcüğünün dilimize girmesi 1990’lı yıllara dayanır… Yasasının çıkması ise 1995 yılına…

2000’li yıllarda çalıştığım gazetede “Tüketici Köşesi” hazırlıyordum. Henüz satıcılar tüketici yasasını içselleştirmemişti.

(Hala da yasayı yok sayan çok sayıda satıcı var; ama tüketiciler eskiye göre daha bilinçli; haklarını Tüketici Hakem Heyeti ile Tüketici Mahkemeleri’nde arayabiliyor. Tabii süreç aranan hakkın ne olduğuna göre değişiyor.)

O yıllarda 4077 sayılı yasayı ezberlemiştim; Tüketici Köşesi’nde firma ve tüketicinin açık ismini vermeden sorunu ve çözüm yolunu yazıyordum.

Köşe yüzünden defalarca da bazen tedbirli olarak Demirtaş Jandarması’na basın savcısının talebi doğrultusunda ifade vermeye gittim.

Haklı olarak tüketicinin şikayetini ihbar kabul edip açık adını iletişim adresini istiyorlardı ama tüketicinin adını veremiyordum. Bir tüketici de çıkıp “Ben haklıyım, açık adımı ver” dememişti! Hepsi de “Aman bizi bulaştırma, mahkemelerde süründürme; kocam kızar, vaktim yok uğraşamam” diyordu.

Bizde vekaleten hak arama kültürü de var! Birileri onun adına başka biri koştursun, uğraşsın! O rahatını bozmasın, zahmete girmesin!

Hatta o yıllarda tüketici haklarıyla ilgili yazdığım yazılardan dolayı Bursa yerelindeki Tüketici Dernekleri’nden ve Sanayi Ticaret Bakanlığı’ndan ödül almıştım…

Ama çok bezdiğimden olacak, tüketici köşesini bıraktım ve ayda, yılda, hatta sonunda birkaç yılda bir yazar oldum. Bu yazı da onlardan biridir…

Peki günümüzde tüketici sorunları çözüldü mü? Hayır!..  Evrensel Tüketici Haklarının 8 maddesi uygulanıyor mu?

Son iki yılda pandemi nedeniyle tüketici şikayetleri E-Ticaret, kargo, internet sağlayıcıları, GSM operatörleri ve bankalar üzerinde yoğunlaştı…

Salgınla birlikte her alanda dijitalleştik. Hazır yiyeceklerden her türlü gıda ürününe, parfümden cep telefonuna; ayakkabıdan çantaya dek her bir şeyi internet aracılığıyla temin eder olduk. Dolayısıyla da mağduriyetler bu alanda çoğaldı.

TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ

Tüketici Hakları Derneği Genel Merkezi’nin yaptığı açıklamada ilk sırada tüketicilerin temel gereksinimlerine erişemediğine, açlık ve yoksulluğa vurgu yapılıyor:

“15 Mart tüm dünyada Tüketici hakları olarak belirlenmiş olup tüketicilerin yaşamış olduğu sorunlar gündeme getirilmektedir” denilen açıklamada; “Türkiye’de nüfusun yüzde 30’dan fazlasının yani 25,5 milyondan fazla kişinin açlık sınırının altında yaşadığına” yer veriliyor…

Açıklamada yer alan hususlardan biri de tüketicilerin kendileriyle ilgili yasal düzenlemelerde yeterince temsil edilmediği…

(2000’li yıllarda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan Tüketici ödülü aldıktan sonra Almanya’daki tüketici örgütü temsilcisi ve tüketici gazeteci muhabirinin olduğu bir heyet çalıştığım gazeteyi ziyaret etmişti.

Çevirmen aracılığıyla yaptığımız görüşmede, derneğin devlet desteği aldığını ve akredite bir laboratuvara sahip olduğunu gıda analizi bile yapabildiklerini öğrendiğimde ağzım açık kalmıştı.)

Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar’ın açıklamasında şu ifadeler yer alıyor:

“Tüketici örgütlerinin görüş ve önerileri yasal düzenlemelere yansımamaktadır. Daha da düşündürücü olanı, tüketicileri doğrudan ilgilendiren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’daki son değişiklik hakkında hiçbir tüketici örgütünün görüşü alınmadan yasal değişiklik 9 Mart 2022 günü TBMM’de ilgili komisyonda görüşülmeye başlanmıştır.

Bu görüşmelere çağrılan tüketici örgütleri temsilcisinin yasal değişiklik hakkındaki görüşü dikkate alınmamıştır.

Artık tüketici hakları değil sermayenin çıkarları ve yararı ön plana alınmaktadır.”

Böylece tüketici yasasında yeni değişikliklerin gündemde olduğunu da öğrenmiş olduk. Dünya, ülke ve yerelin gündemi o kadar yoğun ki, vatandaşlar için belki de çok önemli olan konuları gözden kaçırabiliyoruz.

Tüketici Hakları Derneği Türkiye’nin imza atmış olduğu Evrensel Tüketici Hakları’nın eksiksiz uygulanmasını talep ediyor…

Sonuç olarak; 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü’nde bir tüketici derneği, ne E-ticaret’i, ne bankaları, ne de başka bir şeyi değil; en büyük tüketici hakkı ihlali olarak artan yoksulluğu gösteriyor…

TÜKETİCİ HAKLARININ ÇIKIŞI

Tüketici kavramı ilk olarak sanayi devrimiyle birlikte gündeme geldi… 1950’li yılların sonlarına doğru Amerikalı Tüketiciler örgütlenmeye ve taleplerini gündeme getirmeye başlamıştı.

15 Mart 1962 yılında dönemin ABD Başkanı John Kennedy Meclis’te yaptığı konuşmada Tüketici haklarının yasal güvencelerle korunmasını istedi.

Sonraki yıllarda ise Avrupa Ekonomik Topluluğu tarafından 1975 yılında Evrensel Tüketici hakları 4 madde olarak dünyaya ilan edildi. 1986 yılında Tüketici Birlikleri’nin de önerisiyle 8 maddeye çıkartıldı;

Birleşmiş Milletler de 1985 yılında 15 Mart’ı Dünya Tüketici Hakları Günü ilan etti. Aynı yıl Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği “Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi” 8 maddeden oluştu:

“Temel gereksinmelerin karşılanması hakkı, sağlık ve güvenliğin korunması hakkı, ekonomik çıkarların korunması hakkı, bilgilendirilme hakkı, eğitilme hakkı, tazmin edilme hakkı, temsil edilme hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı…”

Türkiye’de 1995 yılında 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile tüketicilerin yasal korunması kısmen de olsa başladı.

Öncesinde tüketiciler yasalardaki genel hükümlere göre, ücret ödeyerek hak arayabiliyordu 4077 sayılı yasa, 4822 sayılı yasayla değişti; son değişiklik ise 2014 yılında 6502 Sayılı Yasa ile gerçekleşti.

Selçuklu ve Osmanlıdaki ahilik de tüketiciyi koruma kurumu işlevini üstlenmişti.II. Beyazıd döneminde 1502 ile 1507 tarihleri arasında hazırlanan ve 100’den fazla maddeyi içeren Bursa’da olmak üzere İzmir ve Edirne İhtisap kanunnameleri dünyanın ilk standartlar kanunu olarak kabul ediliyor.

Cumhuriyet döneminde ise 1936’da “Standardizasyon Dairesi”, 1954’de “Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) kurulması önemli bir adımdır. 1960 yılında yasa ile yeniden oluşturulan TSE; 1985’te çıkan 3205 sayılı yasa ile yeniden yapılandırıldı. TSE’nin temel görevlerinden biri de tüketicilerin ürün ve hizmet güvenliğini sağlamak…

(Bu arada TSE demişken Mustafa Karaman’ı anmamak olmaz… Yıllardır TSE’nin milli ve yerliliğine; hem sanayici / üretici hem de tüketici açısından yeri ve önemini her daim / bıkmadan/ usanmadan vurgular, anlatır, yazar durur. Ben de dahil Bursalıların aklına TSE’yi yerleştirmiştir. TSE’den pek çok müdür gelip geçmiştir; isimlerini hatırlamayız bile! Ama şehirde TSE denilince akla Karaman gelir!)

YAZARIN DİĞER YAZILARI