Eğitim iş; ‘Çocuk işçilik / çıraklık geri geliyor”

Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy yarıyıl değerlendirmesi yaptı. Değerlendirmede çocuk işçiliğe yol açan uygulamalara da dikkat çekildi.

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

Eğitim sancılı. Urfa’da atanamayan genç bir öğretmenin canına kıyması hepimizin canını yaktı. Öte yandan Kovid-19 salgınında günlük tespit edilen vakalar 100 bine dayandı.

Başkan Yeliz Toy’un basın açıklamasında salgına yönelik şu ifadeler yer aldı:

“6 Eylül 2021'de yüz yüze ve tam zamanlı olarak başlatılan 2021-2022 eğitim öğretim yılı eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur.

Pandemiye ilişkin neredeyse hiçbir tedbir almadan yüz yüze eğitime geçen MEB, okullarımızı virüsün kuluçka alanı haline getirmiştir.

Okulları "Maske-mesafe-hijyen" tabelalarıyla donatıp, okullarda maske dağıtmaktan, mesafeleri kalabalığa engel olacak şekilde ayarlamaktan, hijyen malzemeleri temin etmekten aciz bir yönetim, eksiklikleri yine okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve velilerin sırtına yüklemiştir.

Sınıflar seyreltilmemiş, derslik başına düşen öğrenci sayısı pandemiye uygun hale getirilmemiştir. Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri dersliklerde 4 metrekareye 1 öğrenci düşmesi gerektiği yönündeyken, birçok okulda sınıf mevcutları 40-50 öğrenciye çıkmıştır.

Yine virüsün bulaş riskini azaltmak için derslerin ülke genelinde 30 dakikaya düşürülmesi gerekmekteyken 40 dakikalık ders süresinde ısrar edilmiş, okul öncesi için 50 dakika düzenlemesi devam etmiştir.”

EN AZ 140 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI GEREKİYOR!

Öğretmen açığına yönelik ise şu değerlendirmede bulundu:

“Pandemiden önce açıkladığı raporlarla öğretmen açığı bulunduğunu itiraf eden MEB, bu koşullara rağmen yeterli öğretmen ataması yapmamıştır. 2020-2021 eğitim öğretim yılı sonunda 38.000 öğretmenimiz emekli olmuştur.

Milli Eğitim Bakanlığı önce 20 bin ardından 15 bin ek atamayla emekli öğretmenlerimizin yerini bile dolduramamıştır. Geçtiğimiz yıl 87.000 ücretli öğretmenimiz görev yapmıştır. Bunun en az 80 bini açık kadrodur. En az 140 bin atama yapması gereken Milli Eğitim Bakanlığı ataması gereken 140 bin öğretmenin yerine ücretli öğretmen çalıştırmaktadır.”

Salgın koşullarına rağmen 2022 yılı için ayrılan bütçenin yeni derslik inşası, öğretmen ataması, okulların pandemiye uygun hale getirilmesi ve yeterince personel istihdamı için yeterli olmadığına dikkat çekti… Toy, TÜİK verilerine göre lise çağındaki gençlerin yüzde 50’ye yakınının eğitimde yer almadığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“ 15-19 yaş grubundaki 6 milyon gencin, 1 milyon 249 bini ne eğitimde ne istihdamda yer almaktadır.

2012 yılında getirilen 4+4+4 sisteminin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı 940 binden 1 milyon 389 bine yükselmişti.

Aynı dönemde lise öğrenci sayısındaki artış oranı yüzde 15,8 olurken açık öğretim lisesinde okuyanların artış oranı yüzde 32,4 olarak gerçekleşmişti.

Bugün ise açık öğretim lisesinde 1 milyon 452 bin 331 öğrenci bulunmaktadır. Açıköğretim ortaokulunda kayıtlı 128 bin 433 öğrenci sayısını da dikkate aldığımızda, toplam 1 milyon 580 bin 764 öğrenci örgün eğitimden kopmuştur. Bu durum, eğitime erişimdeki ciddi problemleri göz önüne sermektedir.”

Açıklamada yaygın medyada ve basında “Liseye gitmeyen ya da lise terk öğrencilere müjde” olarak verilen uygulamaya da geniş yer verildi.

‘MEB ELİYLE ÇOCUK İŞÇİLİK  GETİRİLİYOR!’

Haberleri ilk okuduğumda, çocuk çıraklığı geri dönüyor, diye düşünmüştüm… Eğitim-İş Şube Başkanı Yeliz Toy, MEB eliyle yasal çocuk işçiliğinin getirildiğini şu sözlerle savunuyor:

“Millî Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün ilgili kurumlara gönderdiği karara göre, 2021-2022 döneminden itibaren ülke genelinde çok sayıda mesleki ve teknik Anadolu lisesi (MTAL) bünyesinde mesleki eğitim merkezi (MESEM) açılacak.  

Bu kararın ardından; İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından acele ve günlü olarak, Meslek Liselerine gönderilen yazı ile;MESEM’lere öğrenci kaydı yapılması, okulların bulunduğu ilçe ve semtlerde öğretmenlerin, koordinatörlük görevlerini bırakarak esnafları gezmeleri ve bilgi toplamaları istenmiştir.

 Okul Müdürleri bunu kendilerine kutsal görev kabul ederek, örgün eğitimdeki tüm sınıflara MESEM’i cazip gösteren konuşmalarla, veliler okullara davet edilmişlerdir.”

40, 50 YIL ÖNCESİ OKUMAYAN ÇOCUKLAR / ÇIRAKLIK

Bundan 40, 50 yıl önce okumayan çocuklar bir esnafın yanına çıraklığa verilir, meslek sahibi olması sağlanırdı. Bu çocukların çok azı aradan sıyrılarak kendi işlerini kurar, meslek sahibi olurlardı. Bugün yaşı 40’ın üzerinde olan kadın kuaförlerinin hepsi de mesleğe 10, 11 yaşlarında başlamışlardır… Erken yaşta çıraklığa verilen çocuklar, ağır işler ve usta şiddeti, kötü beslenme, uzun çalışma saatleri nedeniyle akranları gibi serpilip büyüyemezlerdi. Çocukken oturduğumuz yerde ağırlıklı olarak esnaf bireyler yaşardı. Kayhan; Sobacılar, Demirciler, Okçular, Çancılar çarşıları ve Hanlar evimize çok yakındı. O yüzden iyi bilirim.

‘OKULA DEVAM EDENLER İÇİN DE CAZİP HALE GETİRİLDİ’ Peki MEB’in bu uygulaması  devamsızlıktan sınıfta kalanlar, derste başarılı olmayan öğrenciler için iyi bir şey değil miydi?Yeliz Toy bu sorunun yanıtını açıklamasında şöyle veriyor:

“MESEM programı her ne kadar, devamsızlıktan başarısız sayılanlar, sınıf geçemeyerek öğrenim hakkını tamamlayanlar için gibi gözükse de, mevcut durumda, örgün eğitimdeki tüm öğrencilere seçenek olarak gösterilmiştir.

Meslek Lisesi öğrenci ve veli profiline baktığımızda, ‘Meslek Lisesi Diploması’ yanında, asgari ücretin üçte biri oranında ücret alacağının söylenmesinin cazip gelmemesi düşünülemez. Bu durumda Mesleki Teknik Anadolu Liseleri'nin (MTAL) Mesleki Eğitim Merkezleri'ne dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır.

Ayrıca MESEM’in yaygınlaştırma tanıtımında; “Erken yaşta sigortanız yapılıyor”, “Fabrikaya okul kuruyoruz”, “Genç işsizliği önlüyoruz” gibi popülist yaklaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçek; devlet eliyle çocuk işçiliğinin yasal hale getirilmesi, çocukların ellerinden geleceklerinin, hayallerinin alınarak köle toplum inşa etme düşüncesidir.

15 yaşındaki öğrenci, patronun insafına terk edilmiş olacaktır. Eğitimde asıl amaç “çocuğun üstün yararı” olması gerekirken, sosyolojik, psikolojik, sistematik hiç bir alt yapısı bulunmayan bir yapbozun içine bugün ve gelecekteki meslek lisesi örgün öğrencileri atılmak istenmektedir…”

‘ÇOCUK İŞÇİLİK PATRONLARA CAZİP KILINIYOR!’ MESEM’lerin yaygınlaşmasına yönelik kaygılarını ise şöyle dile getiriyor:

“MESEM’lerin yaygınlaşması ile  örgün eğitim dışına itilmiş, yarınlarına yabancılaşmış, eğitimsiz, haklarını bilmeyen, kültürel açıdan eksik, kendine dayatılan hayatı kabullenen genç kitle oluşacaktır.

Yoksul öğrenciler açısından zorunlu eğitimin 8 yıla inecektir. - Türkiye’de “çırak” adı altında milyonlarca çocuğun ciddi bir emek sömürüsüne maruz kalacaktır.

18 yaş altı çocukların çalıştırılmasının yasal hale gelecektir.  Çocuklara 9-10-11. sınıfta asgari ücretin 1/3 ü, 12. Sınıfta ise 1/2’si oranında ödenecek ücretlerin devlet bütçesinden karşılanacak olması da çocuk işçiliği patronlar açısından da cazip hale getirmekte ve böylece bir çocuk işçisi ordusu oluşturulmaktadır.” Özetle Eğitim-İş Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy, en erken 40, 50, 60, 70 yıl öncesinin çocuk işçiliği çıraklık geri getirildiğini savunuyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI