Bir musibet...

Bir musibet...

Meftun TAYAN

6 yıl önce

Günümüzde refah ve huzur içerisinde yaşayan toplumların hepsinde çok zor dönemler yaşandığı görülmektedir. İç savaş, bulaşıcı hastalıklar , kitlesel ölümler, kıtlıklar, ekonomik çöküşler v.b. olaylarla neredeyse toplumsal yaşantının sonlanması riskiyle karşı karşıya kalındığını biliyoruz.Böylesi sıkıntılara boğulan toplumların sonrasında yarattıkları toplumsal mutabakatla nasıl yükselişe geçtiği gözden kaçırılmamalıdır.Acaba ülkelerin sıçrama yapabilmesi için bir çöküş yaşaması mı gerekiyor?Tarihimize bakıldığında Kurtuluş Savaşı sürecinde zor bir süreç yaşadığımız görülmektedir. Bu sürecin bir ABD' deki iç savaş, Avrupa' daki mezhep savaşları ve veba salgınları, Japonya ve Almanya' nın II. Dünya Savaşı' ndan sonra düştüğü durumla mukayese edilebilir olmadığı takdir edilecektir.Tabiri caizse yerle bir olan bu toplumlar bilgiyi, toplumsal uzlaşmayla birleştirerek dünyanın lider ülkeleri olmayı başarmışlardır. Başlarına gelenin nedenini ortaya koymuşlar, bu hataya niçin düştüklerini anlamışlar ve bu duruma bir daha düşmemek için hep birlikte ne yapılması gerektiğine karar vermişlerdir. Sağlanan toplumsal mutabakatsa istikrarlı bir şekilde devam ettirilmektedir.Huzur, güven, eşitlik, adaletin tesis edilmesi ve bilgiye saygı gösterilmesi gelişmenin temeli olarak karşımıza çıkıyor.Tarihsel bir değerlendirme yapıldığında sürekli mutsuz ama hiçbir zaman tam dibe vurmamış bir toplum olduğumuz iddia edilebilir. Sürekli olumsuz, mutsuz, toplumsal mutabakata uzak bir vaziyette potansiyelinin uzağında yaşamaktayız.Önemli bir travma yaşamadan tarihten ders alarak sıçrama yaşayacak bir toplumsal uzlaşmayı sağlayabilir miyiz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI