EURO 2016 ve futbolun ekonomisi

Fransa'ya sadece bir oy farkla kaptırdığımız bu şampiyonaya sadece bir futbol olayı gözü ile bakmak “aya aydede” muamelesi yapmak gibi bir saflık.

Av. Öztürk YAZICI

8 yıl önce

Geçtiğimiz hafta Fransada düzenlenmekte olan EURO 2016 Avrupa Kupası organizasyonu başladı.Geçmişte süper lig şampiyonluğu yaşamış bir futbol kulübü yöneticisi olarak bu organizasyonu ailem ve arkadaşlarımla yerinde görme ve farklı gözlemler yapma, aynı zamanda da kısa bir tatil şansına sahip oldum. Bu yazımı da talihsiz bir futbol ve skorla biten Türkiye-İspanya maçının ardından otel odamın balkonunda yazıyorum.Antalya benzeri bir şehir, Fransız rivierasında Nice'de tüm oteller dolu. Gecelik konaklama fiyatları tavan yapmış durumda. Restoranlarda yetmiş çeşit milletin insanları masa kapma derdinde. Oturan her masa yüzlerce Euroyu hesapsız kitapsız bırakmakta. Barlar dışarı taşmış. Hediyelik eşya satan dükkan sahipleri mutlu mu mutlu.Uçaklar tamamen dolu. Metrolar, trenlerde yer yok. Taksiler nazlanmakta. Aklıma gelen gelmeyen her sektör! ciroda tavan yapmış durumda. Sadece maçların oynandığı şehirler değil komşu şehirler hatta ülkeler bile bu organizasyondan nasiplenmekte. Alan memnun ama satan daha çok memnun. Derler ya “içim cızladı.” Hele şu uçak krizi ve terör sonrası, içimize kapanıp siyasetin sığ sularında her cephede vakit ve irtifa kaybederken , diğer tüm sektörlerin lokomotifi olan turizm sektörümüzün 2016da yaşadığı talep krizine ne de iyi gelecekti bu şampiyona..!Fransaya sadece bir oy farkla kaptırdığımız bu şampiyonaya sadece bir futbol olayı gözü ile bakmak “aya aydede” muamelesi yapmak gibi bir saflık. Neticede, restoran otel mağazalar dolarsa, kaşıkçısı çatalcısı tekstilcisi mutfakçısı, kimya sanayicisi hatta metal sanayicisine uzanan yüzlerce ufak büyük işletme, iş adamı hatta devlet kazanıyor ve emekli Mehmet amca, işçi Ayşe teyzenin evine kadar bir bereket zinciri oluşuyor.Bir kez daha içim acıdı. Şampiyonaya katılan millilerimiz iki maçta da kötü futbolla 16 takım arasında sonunculuğa yelken açtı. Oysa milli takımın alacağı başarılı sonuçlar sadece bizi gururlandırmakla kalmayacak, bu tarz organizasyonların ülkemize kazandırılması için de önemli kaldıraç kuvvet yapacaktı.Evet, bu tarz organizasyonları ülkemize kazandırmak hatta devamlı kılarak sporda, kültürde, siyasette, kongrelerde, her alan ve derecede her sene birden fazla büyük organizasyona ev sahipliği yapmak için sadece “ilgililer” değil hepimiz çok daha fazla duyarlı olmalıyız.Milliyetçiliğe gelince hani mangalda kül bırakmıyoruz ya, sadece işaret ve serçe parmağı göstermekle olmuyor. Asıl milliyetçilik, üretmek; insanını, ülkesini, milletini, dünya üzerinde korumak kollamak ileri götürmekle olur. Bir Platini, Fransa 2016yı ülkesine kazandırarak bence milliyetçiliğin âlâsını yaptı.Son sözüm buradan hareketle bir kısım hatta büyük bir kısım “ bursa iş ve bürokrasi dünyasına hatta taraftarına, kısaca hepimize . Bakınız, kazançlarınızla sadece kendimize arsa, bina yatırımı, İsviçre hesapları gibi basit günlük hesaplar yapmaya devam edersek sığ sulardan ne biz, ne de memleket çıkacak.Hepimiz aynı gemideyiz.Neticede markalarımız güçlenmezse, spor, eğitim, kültür hayatımız gelişmezse, millet de, genel ekonomi de gerçek anlamda bir adım ileri gidemez.Gelişme havada kalır artık bu apaçık.Bunun için gelin ilk adımda şehrimize ve tek futbol takımımız şampiyon Bursasporumuza tam ve güçlü, hatta samimi destekler verelim. Küskünlükleri asit anlaşmazlıkları bir yana bırakıp, şehrin ve ülkenin yeniden en güçlü markası yapableceğimiz bir Bursasporu tekrar hayal edelim. Barcelonayı, Liverpoolu değil. Hele İstanbul takımlarını hiç değil. Her beraber gururlanıp, bereketinden de hep beraber istifade edeceğimiz Bursasporu!İşe buradan başlayalım.Saygılarımla.

YAZARIN DİĞER YAZILARI