USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yoksulluk artıyor!

30-04-2022

Kaymakamlıklar ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yan devletin, belediyelerin, müftülüklerin, sivil toplum kuruluşlarının, vakıfların dar gelirli vatandaşlara sunduğu çeşitli sosyal yardımlar var…
Sıcak yemek yardımından erzaka; eğitim yardımından kömüre, doğum yardımına; yetim, yaşlı aylığına, engelli bakım aylığından nakit yardıma hatta aşı yardımına dek çeşitleniyor…

Ancak kamu kurumlarının ve yerel yönetimlerin vatandaşa nakdi ya da ayni yardım yapabilmesi için bazı yasal koşullar var.
Misal…
Barınacak bir evi ya da kervan geçmez kuş uçmaz misali dağ başında bir tarlası ya da bir yerlerde arsası varsa; yasa gereği kamudan yardım alınamıyor!

Peki dara düşen, evi ya da tarlası olan vatandaşlar ne yapacak? Duvara ekmek banıp mı yiyecekler…

Dara düşen vatandaş evini satsa bugününü kurtaracak, ama yarın açıkta kalacak. Hazıra hazine dayanmaz der atalarımız.

Kişinin tapuda mülk çıktı mı, resmi kurumdan erzak desteği ya da sıcak yemek gibi sosyal destekleri alamıyor.

Hele de maaşı varsa! SGK’dan emekli maaşı alanlara kamu kurumları yardım etmiyor.

Kadın, diyelim ki babadan yetim maaşı alıyor…
Babasının emekli maaşının yüzde 25'i veriliyor. En az 625 lira, hadi 1000, 1500  lira olsun. Bozdur bozdur harca!

Eşinden emekli maaş alan kadınların eline geçen para ise ortalama bin 800 lira ile 2 bin lira arasında…

Hele de ev kira ise, elektrik, doğalgaz, su, telefon faturalarını da düşünün, bu insanlar ne yiyip ne içecek? Evde çocuk olduğunu hiç varsaymıyorum bile!

Ölen babasından ya da eşinden maaş alanlar bir yana, emeklilerin kendileri de açlık sınırının çok altında bir gelirle yaşamak zorunda...

Türkiye’deki emekli sayısı Ocak 2022 itibariyle 13 milyon 644 bin kişi… 2021’de 810 bin kişi daha emekli olmuş.
(Dünyada sosyal güvenlik dengesinin sağlanması için 1 emekliye karşılık 4 çalışan olması dayatılıyor. Türkiye’de bu durum 1 emekliye karşılık 2 çalışan! Yani neoliberal sistemin dayatması insanları mezarda emekli yap!)

Türkiye’deki işçi sayısı Türkiye'de 15 milyon 294 bin 362 işçi var…

DİSK’in 2021 Aralık ayında yayınladığı asgari ücret raporuna göre;

“Özel sektör işçilerinin yüzde 21,8’i asgari ücrete erişemiyor.  Özel sektörde asgari ücret ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 44 ve asgari ücret civarında çalışanların oranı yüzde 69!

8,4 milyonu aşkın özel sektör işçisi asgari ücretin yüzde 20’si ve altında ücretlerle çalışıyor.

Asgari ücrete erişemeyenlerin oranı genelde yüzde 18 iken kadınlarda bu oran yüzde 25’i aşıyor.

Asgari ücret düzeyinde ve daha düşük ücret alanların oranı genelde yüzde 34 iken, kadınlarda yüzde 43’e yükseliyor.

 Asgari ücret civarında bir ücret ile çalışan kadınların oranı yüzde 60!”

TÜRK-İş'in yayınladığı açlık sınırı geçtiğimiz mart ayında 4928 liraydı. Nisan'da 5 bin liranın üstüne çıkmıştır.

İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin ortalama emekli maaşı 2500 ile 3 bin lira arasında... Memur emeklileri bir tık daha iyi durumda. Ama emeklilerin büyük çoğunluğunun maaşı asgari ücretin ve dolayısıyla da açlık sınırının altında.

Vatandaş vatandaşla dayanışıyor da nereye kadar...

Dayanışanlar da artık orta sınıf konumuna düşen beyaz yakalılar, küçük işletme sahipleri…

Onlar da dara düşerse kim kime destek olacak; ki küçük işletme sahipleri olan bir sürü tanıdık ekonomik faaliyetlerinde çok sıkıntılı olduklarını söyleyip duruyor... İşim çok iyi diyen, yok. Şükürsüzlükle alakalı bir durum değil.

İnsanlar giderlerini kıstı. Zorunlu ihtiyaçların dışında harcama yapmamaya bakıyorlar! Bakkallarda, marketlerde abur cubur alımı bile düştü. Artık dedeler, nineler para ayırıp da torunlarına abur cubur almaları için harçlık veremiyor.
İnanmıyorsanız mahalle bakkallarına sorun!

Nİlüfer'de kafeteryaları, eğlence merkezlerini dolduran insanlara bakıp "Millette para var" demekle olmuyor.

Toplumun yüzde 10 ya da 20'lik bir diliminin yaptığı harcamalar genele mal edilmemeli...

2021 Haziran'da devletin resmi kurumu TÜİK'in açıkladığı verilere göre; “Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri" baz alındığında, en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2020'de bir önceki seneye kıyasla 1,2 puan artarak yüzde 47,5'e çıkmış.

Ayrıca, toplumun en zengin yüzde 20'sinin gelirinin en yoksul yüzde 20'sinin gelirine oranı 7,4'den 8'e yükselmiş…  

Artı Haziran 2021'de şu andaki gibi yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı yoktu... Kasım ayından beri, pazarda, markette neredeyse her gün değişen etiketlerin hızına yetişilmiyor.

Eski ekonomik krizlerde işsiz kalan kent yoksullarını, köy ve kasabalarda çiftçilikle, hayvancılıkla uğraşan aile büyükleri desteklerdi.

Şimdi onlar da dara düştüler. Tohum, gübre, zirai ilaç, mazot, göletlerden gelen suyun elektrik bedeli, işçilik, yem parası gibi bir sürü maliyetle uğraşıyorlar.

Şehirden ziyaretlerine gelen evlatlarından ya da diğer yakınlarından; yüzlerini kızartıp parasını vermek kaydıyla, bidonla mazot getirmesini istiyorlar.

Zira benzin istasyonuna gidip gelmek ciddi bir maliyet haline dönüştü. Yani artık köydeki akraba-i taallukattan kentteki vatandaşa fayda yok!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?