Asıl adı Hızır’dır. Bursa müftüsü Ahmed Paşa’nın oğlu olan şairin dedesi de kendisi gibi Hızri mahlasıyla şiirler yazmıştır. Babasından eğitim aldı. Yavuz Sultan Selim devrinde Bursa Kaplıca ve Hüdavendigar Medresesi müderrisliği yaptı. Sonra mesleğini bırakıp tasavvufa yöneldi. Gazzi Ahmed’ten el aldı. Şeyh Emir Buhari’ye katıldı. 923/1517 yılında Bursa’da yaşamını yitirmiştir. Gömütü, Zeyniler’dedir. Bazı kaynaklarda sözü edilen Sivrihisar Kadısı olan Hızır Bey’in torunu olan Hızri ile farklı kişiler olduğunu sanıyorum Çünkü bu kişi, 862/1458 yılında İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.
Şiirlerinin çoğu tasavvufidir. Bir divanı oluşturacak kadar Farsça ve Türkçe şiirleri vardır. İşte onlardan birkaç seçki;
“Ger hicap olur ise tal’at-ı canane tenim
Bir avuç hak nedir ki kala gözümde benim”
“Sen mehim mehim ile el yur isem alemden
Afitabe güneş-ü tas-ı felektir benim”
“Nice seyir eyleyeyim ey dost cefa tığına kim
Taş değildir yüreğim bir iç? değildir bedenim”
(LATİFİ, s. 237; HASAN ÇELEBİ I, s. 340; BEYANİ, s. 29; RİYAZİ, GÜFTİ, GÜLDESTE;s. 463; B.E.E..K, Sayı, 8, s. 22, BURSALI TAHİR I. s. 337; BALDIRZADE, s. 90; MECDİ, s. 431; SİCİLİ OSMANİ II. s. 278; KAMUSU’L-ALAM, 2047; KÜTÜK II. s. 241)