USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yerinde görmek başka, televizyondan izlemek başka!

Yerinde görmek başka, televizyondan izlemek başka!
14-03-2023

 Deprem Bölgesi’ne ziyaretimizde, Nurdağı’ndan sonraki durağımız Hatay’ın ilçelerinden Hassa oldu. Yol sanırım bir saatten fazla sürdü, yol boyu sağlı sollu enkazlar, çatlamış, patlamış ev ve apartmanlarla işyerlerini gördük…

Kırsal bölgelerde, köylerde insanlar evlerinin yanına çadır kurmuşlardı. Hassa’da çok katlı bina sayısı az, var olan çok katlı binaların çoğu ya yıkılmış ya da çok hasarlı… Hassa’da güvenlik tedbirleri üst düzeydeydi. Pek çok sokakta Jandarma nöbet tutuyordu, Yolların bir kısmı insan ve araç girişine kapalıydı. Hassa’da AFAD merkezini bulmak için epeyce dolaştık. Pek çok ara sokaktan geçtik, iki katlı ya da tek katlı evler arasında az hasarlı ya da hasarsız olanlar epeyceydi.

Ne Nurdağı’nda, ne de daha sonra gittiğimiz Hatay Merkezi’nde bu denli güvenlik önlemine denk gelmedik.

Daha sonra yaptığımız toplantıda Koordinatör Vali Ziya Polat’a bu durumu sorduğumda enkazlara yönelik yasal zorunluluk olan bir güvenlik önlemi olduğu ve 24 saat nöbet tutulduğu söylendi…

Hassa’da depremzedeler daha gergindi. Afet Koordinasyon Merkezi’nin önündeki birimlerde uzun kuyruklar vardı.

Hassa’da Bursa Kestel’de kaymakamlık yapan, halen Yozgat Valisi olan Ziya Polat Afet Koordinatörü olarak görev yapıyordu. Orada bir başka tanıdık sima ile karşılaştık; Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık da ekibiyle birlikte Hassa’daki çalışmalara destek vermek üzere oradaydı.

Ziya Polat Hassa’nın nüfusu 57 bin civarında olmasına karşın can kaybı Nurdağı’na göre azdı; 366 kişi olduğu söylendi…

Resmi kurumlar ve belediye binası yıkıldığından Afet Koordinasyon Merkezi olarak bir anaokulu kullanılıyordu.

AMANOS DAĞLARINDA FAYIN GEÇTİĞİ KÖYLERDE HASAR ÇOK

Vali Ziya Polat, Bursa’dan çok destek aldıklarını anlatarak şunları söyledi:

“Gürsu Belediyemizin de çok katkısı oldu. Başkan Mustafa Işık da burada zaten. Köylere kadar çadır götürdük. 4, 5 kişiye bir çadır verdik.

15 gündür buradayız. Çadırlardan sonraki aşama konteyner kentlerin kurulması. Dünyanın yüzyıllardır yaşadığı en büyük afetlerden biri.

Bizim devletimiz dışında bu durumu hiçbir devlet kaldıramaz. Bizim devletimiz milletinin gönlündekini buralara akıtıyor.

Bir günde 100 tır yardım geldi. Hassa’da 1700 bina yıkıldı. Enkaz kaldırma için ihale yapıldı, kaldırılmaya başlandı. Ağır hasarlı binalar için bu hafta ihaleye çıkacağız.”

Köylerdeki durumu ve su sıkıntısı olup olmadığını sorduk; Vali Polat “Amanos Dağlarından fay hattı geçmiş. Fayın geçtiği köylerde hasar çok. Su sıkıntısı yok.  İçme suyunun yüzde 98 oranında veriyoruz. Tamamı yıkılmış olan bir köyümüzde yok!” dedi.

Yardımlara gelince şunları söyledi.

“Sistemden burada da, Ankara’da da her şey görülüyor. 139 mahalle var. Yardım tırlarını köylere yönlendiriyoruz. Köylüler kendi aralarında dağıtımı yapıyor.”

Vali Polat’ın bir de şöyle değerlendirmesi vardı:

“Hassa’nın nüfusu arttı. Köyler daha güvenli. Yakın çevredekiler Hassa’ya geldi. İlçe sakinlerinden gidenler de dönmeye başladı. Burada tarım ve hayvancılık yapılıyor.”

Zaten Hassa’da yıkım Nurdağı’na göre daha azdı…

ANTAKYA, DEFNE, YIKIM, ENKAZ

Ve Hatay… Depremlerde en fazla can kaybının yaşandığı il… Kesin sayı söylenmese de, depremdeki can kayıplarının yarısının Hatay’da olduğunu yetkililer telaffuz ediyor.

Biz Hatay Merkez’ine yani Antakya ve Defne’nin  olduğu yere gittik…

Antakya’ya girdiğimizde otobüsümüz sessizleşti. Neredeyse yıkılmamış ya da hasarsız yer kalmamış…

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin olduğu Koordinasyon Merkezi’ne ulaşabilmek için kentte epeyce dolaştık…

Bir zamanların tarihi ve kültürel zenginliği ile dünyanın gözde şehirleri arasında yer alan Antakya’dan geriye enkaz kalmış. Ayakta kalan binaların çoğu ağır hasarlı.

Enkaz kaldırma çalışmaları başlamış.

Orada Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile buluştuk.

Başkan Aktaş Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak 100 milyon liralık destek verdiklerini anlattı…
Kentteki can kaybının 23 bin civarında olduğunu, binaların yüzde 40’ının yıkıldığını, kalanların büyük çoğunluğunun ise ağır ve orta hasarlı olduğunu söyledi… Bursa Büyükşehir Belediyesi 220 civarındaki araçla yardım dağıtımını organize ediyor…

Başkan Aktaş’ın verdiği bilgiler arasında Bursa’dan gelen 900 civarında polisin kentte asayişi sağladığı da yer aldı.

Antakya OSB’deki binalar TOKİ tarafından yapılmış, o nedenle de hasar yok. Yardım dağıtım merkezi de orada. Kamyonların biri geliyor, diğeri gidiyor.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2 bin 200 konteynerlik bir kent kuracaklarını anlattı…  500’ü Çilek Mobilya’dan, 500’ Kütahya Porselen’den, 700’ü Büyükşehir Belediyesi’nden… Sayıyı 2 bin 500’e tamamlamayı hedeflediklerini söyledi.

Başkan Aktaş, fabrikaların çalışması, işyerlerinin açılması için çaba gösterdiklerini, birkaç gün öncesine kadar sanayi bölgesine de yemek verdiklerini anlattı.

 

Gördüğüm kadarıyla deprem felaketinin ilk günlerindeki koordinasyonsuzluk yerini belli bir düzene bırakmış…

Çadır kampların yanında karavan ve konteynerlerde lokanta gibi yiyecek satışı yapılmaya başlanmış.
Başkan Aktaş ilk geldiklerinde arabada yattıklarını, ilk kez o gece konteynerde konaklayacaklarını anlattı. Bir de Bursa’dan mini bir karavan getirmişler, birkaç gün de orada kalmışlar.

Şehirde su ihtiyacının olmadığını, elektriğin de olduğunu söyledi. Zaten de dönerken hava kararmaya başlamıştı, sokak lambalarının yandığını gördük.

Antakya Belediye Başkanı İzzettin Yılmaz ile görüştük, şehirde belediyeye ait tüm birimler yıkılmış, hastaneler de…

Yılmaz şehrin yüzde 70’inin 40, 50 yıllık binalar olduğunu, yıkılanların da bu binalar olduğunu söyledi.

Ancak bizim gördüklerimiz ağır hasarlı binalar arasında yeni binalar da çoktu, hemen yanı başlarındaki kaldırılan enkazlar ile büyük enkaz kümbetleri de muhtemelen yeni yapılan binalardı.

Antakya ve Defne’nin deprem öncesinde gayri resmi nüfusunun 800 bine yakın olduğu ve gün içinde çalışmaya gelenlerle birlikte 1 milyona ulaştığı söyleniyor.
Gördüğümüz kadarıyla o nüfus artık yok. Şehrin elitleri şehri terk etmiş, çadırlarda ya da konteynerlerde kalanlar genelde kent yoksulları.

Depremzedelerin büyük kısmı şehri terk etmiş. Kentte 60 bin kadar dışarıdan gelen gönüllü ile görevli olduğu söylendi.

Depremzedeler bizimle fısıldayarak konuşuyordu…

Bir depremzede “Az hasarlı raporu verilen dairesinin bulunduğu binadaki ait fotoğrafları gösterip eşya almak için girerken bile çok korktuklarını” söyledi…
Bir başka biri ise “Daha hiç girilmemiş sokaklar var. O sokaklarda enkaz altında yaşamını yitirmiş insanlar da var. Oralarda yaralı kedilerden, köpeklerden ve kuşlardan başka canlı yok” diyordu.

Hiçbir depremzedenin fotoğrafını çekmedim. Çadırkentte kalan Ayşe, benimle fotoğraf çektirmek isteyince kırmadım... Üç çocuğu ve eşi iki katlı binanın enkazından sağ çıkmışlar. Tüm eşyaları enkaz altında kalmış, hiç gelirleri yok, yardımlarla yaşıyorlar... 

Depremzedelerden bazısı ise, buraya yazamayacağım şekilde yakınlarını enkaz altında nasıl bulduklarını anlattı. 

Depremzedelerin en çok yakındığı konu ilk birkaç gündeki arama kurtarmadaki yetersizlikti…

Hatay başta olmak üzere deprem felaketinin yaşandığı illerin yeniden eski günlerine dönmesi çok zaman alır….  
Döner mi, döner… Fiziki olarak…

Dünyada örneği çok. İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir olan Varşova, yıkım öncesi mimarisine sadık kalarak yeniden yapıldı.

Yine savaşta yerle bir olan pek çok Avrupa, Asya ve Uzakdoğu kenti kısa sürede yenilendi…

Mesele sahiden ders çıkarmakta…   Kentleri doğru yerlere, doğru biçimde, depreme dayanıklı olarak yapmakta…

Mesele kader deyip geçmekte değil, önce tedbir alıp sonra tevekkül etmekte…

Bursa’da olası bir depremde on binlerce insan sırf TOKİ konutlarında oturduğu için evsiz, yurtsuz kalmayacak ya da canından olmayacak.

MANDALARIN YUVARLANDIĞI YERLERDEKİ YAPILAŞMA!

Ama şehirdeki yeni yapılanlar da dahil diğer konutlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Eski Bursalıların çoğu bilir, mandaların yuvarlandığı bataklıklarda yeni bir şehir inşa edildi!

Çok katlı yeni yapıların da depreme dayanıklı olup olmadığının kontrol edilmesi gerekiyor.

Şehrin kaçak ve plansız yapılan bir ya da iki katlı konutları yıkıldığında can kaybı taş çatlasa 5,6 kişi olur!

Ama içinde 150, 200 kişinin yaşadığı çok katlı binalarda can kaybının çok daha fazla olacağını bu deprem herkese gösterdi.

Deprem bölgesinde inceleme yapan uzmanlara göre yeni yapılardaki yıkımın başta kolon kesimi, kısa temel, betona su katılması gibi pek çok nedeni var.

Önlemenin yolu ise şantiye şefinin ya da denetim elemanlarının bu aşamada işin başında olmasıydı.

Tedbir, tedbir, tedbir… Yer seçiminden, zeminden tutun da inşaatın yapım aşamasında denetlenmesine kadar… Her alanda tedbir!

Depreme dayanıklı hale getirilen her binada onlarca kişinin hayatı kurtulmuş olacak… 

Bu arada… Hatay’a ve diğer bölgelere gittiğimizde AHBAP gibi farklı sivil toplum kuruluşlarının ya da CHP’li belediyelerin çalışmasını görmedik.

Olmadığından değil. Programda yoktu. Zaten günübirlik bir etkinlik olduğundan gidip görecek zamanımız da kalmamıştı.  

Hatay’da İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin de yoğun çalışmaları olduğu biliniyor… İlgili belediyelerin sitelerinde tüm bilgiler mevcut…



 

.

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?