Eskiden şehirde felsefe etkinlikleri olurdu. Üniversitede sempozyumlar, konferanslar düzenlenir, Felsefe Topluluğu’nun (eskiden Kulüp denirdi) üniversitede bir ağırlığı vardı, etkinlikleri şehre yansırdı.
Şehrin ve şehrin insanlarının artık eskisi gibi felsefe gündeminde değil…
Neyse ki liselerde 11. Ve 12. sınıflarda haftada ikişer saatlik zorunlu ders olarak okutuluyor. Bir yanılmıyorsam seçmeli ders statüsündeydi. Eski klasik liselerde mantık ve felsefe dersleri zor ve önemli derslerdi. Bizim zamanımızda meslek lisesi mezunları puanları yüksek olsa da üniversitenin her bölümüne giremezlerdi.
Mesela Ticaret Lisesi mezunu biri tıp, hukuk ya da mühendislik okumak isterse, lise fark diploması almak zorundaydı. Sınava girdiği fark dersleri arasında meslek liselerinde okutulmayan Mantık ve Felsefe dersleri de yer alırdı. Önemliydi yani…
Benim gibi Ticaret (ya da endüstri meslek) lisesi mezunları felsefeye “Felsefenin Temel İlkeleri” adlı kitapla başlamış ve alaylı olarak devamını getirmiştik…
Felsefe coğrafyamıza çok da uzak değil.
Felsefenin Milattan önce 7. Yüzyılda İyonya kentlerinden Milet’te (Ege’de Menderes nehrinin ağzına yakın liman kenti) doğduğu varsayılıyor…
Felsefe üzerine ahkam kesecek akademik altyapım elbette yok. Ama en basit haliyle insana sorgulamayı, düşünmeyi, yaşadığı dünyaya, çevreye, hayata eleştirel gözlerle bakmayı öğretir…
Bugün eğitim sisteminin ezberciliğinden yakınılıyor… Sistem sorgulayan bireyler yetiştirmeye evrilmeye çalışılıyor.
Yönetenler her halükarda sorgulayan vatandaşlar istemez! Sadece sanayicinin, dijital işletmecilerin rotası değişti. Sorgulama yoksa keşif, yüksek teknoloji ürün ve üretimi; dolayısıyla karlılık da yok!
Ama dünyayı yöneten küresel şirketler otokrasisi / finans kapital, özellikle de gelişmemiş ve gelişmekte olan ülke insanlarının sorgulamasını hiç istemez…
(O kadar çok nedenleri var ki; içlerinden sonuç denilebilecek en amansız olasılığına gelince...
Neo emperyallerin beklentisi ve kitaplaşan teorik ideoloji öngörüsünün yönü, merkezi ulusal devletlerin güvenlikçi politikalarından ve merkezi bürokrasisinden kurtularak istediği gibi at koşturacağı yüzlerce antik çağlardaki gibi şehir devletleri oluşturmak...
Dijital çağda sorgulamayan bireyler ve o bireylerin oluşturduğu toplumlar; antik çağdakilere benzer sömürgeleştirilmiş şehir devletlerinin köleleştirilmiş sakinleri olacak…
Belki de dünyayı yöneten neo emperyalist/ küresel güçlerce salgın ve savaş eleğinden geçirilip kıyama uğratılacak…
Okura uçuk komplo teorileri gibi gelebilir… Elbette bu tür sorgulama öngörülerinin “belki” ile ucu açıktır… "Konu felsefe olunca insan ister istemez rutinden sapıyor!")
Dünyanın haline bakın. Yapay zeka uçuşta; Suriye, Ukrayna ve Gazze’de savaş var. Özellikle Gazze’dekinin yaygınlaşma riski yüksek…Emperyalizm 20. Yüzyıldaki tüm krizlerini savaşla atlattı.
Pandemi, dijital devrim dünyayı başka bir yöne eviriyor. Finans kapital küresel krizi geleneksel yöntemiyle savaşla çözmeye bakıyor… Savaşmaya niyetlenen ülke ve toplumların her daim entrikalarla (Engizisyona ve Bizans’a nal toplatan) gerekçe üretimi vardır.
BUSİAD AÇIK KAPI TOPLANTILARI / FELSEFE SÖYLEŞİLERİ
Bursa’da üniversite haricinde felsefeyi kent gündemine taşıyan öncü sivil toplum kuruluşu Şehirde Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD)…
BUSİAD Açık Kapı Toplantıları / Felsefe Söyleşileri’ni bir başka STK olan Bursa Felsefe Kulübü’nün birlikte düzenliyor…
Öncelikle her iki kuruluşu da kutlamak lazım…
Felsefe Söyleşileri’nin 2023-2024 döneminin ilk toplantısının konusu da oldukça anlamlı seçilmiş; , “Türkiye’de Sosyal Felsefenin Dünü ve Bugünü”…
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Becermen’in moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe konuşmacı olarak katılan bilim insanı ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kurtul Gülenç...
Sosyal felsefe Devlet adlı eserinde iyi bir toplumun nasıl inşa edilebileceğini tartışan Platon ile başladığına başladığı anlatısında 1933-1960 arası ile 1960-1970-1980 arası ve sonrasındaki yıllarda sosyal felsefenin konularını gündeme getiriyor ve katılımcıların sorularını yanıtlıyor…
Her halükarda BUSİAD ve BFK’nin Açık Kapı Toplantıları / Felsefe Söyleşileri şehrin kültürel ve felsefi gelişimine kapı aralayan önemli bir etkinliktir… Felsefenin konuşulması bile başlı başına önem arz eder….
Keşke insanlar, ülkeler, ülkeleri yönetenler felsefeyi hayatın odağına koysa; dünya çok daha yaşanılır bir yer olur.
