USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BTO: ‘Tarihimizde hiç sahte hekim çıkmamıştır, çıkmayacaktır da!'

BTO: ‘Tarihimizde hiç sahte hekim çıkmamıştır, çıkmayacaktır da!'
04-12-2022

 Sahte doktor haberleri aslında çok da yabancısı olmadığımız konular arasında yer alıyor…

Aslında ülkemizde avukat, hâkim, savcı, mühendis, akademisyen gibi çeşitli saygın meslek dallarında da aslında o alanda çalışmadığı ve eğitim almadığı halde “mış” gibi yapan sahtekarlar çıkabiliyor…

Hele de sosyal medyada kendini daha bir öne çıkartmak adına mesleğini farklı gösterenler çok fazla…

Ancak tıp doğrudan insana dokunan bir alan… Genç bir kızın, ailesini, çevresindeki herkesi sahte evraklar düzenleyerek kandırması, ameliyatlara dek girmesi tüm toplumun dikkatini ve bir o kadar da tepkisini çekti… 

Hayalini gerçekmiş gibi yaşamayı beceren kızın yaşı da daha çok küçük, babası tedavi görmesi gerektiğini söylüyor… Sıra dışı bir vaka… Belki de erkek arkadaş trafiğini karıştırmasaydı, daha uzun süre böyle yaşayıp gidecekti…

Genelde suçlu erkekler sevgilileri yüzünden yakalanır. Bu defa tersi oldu…

Neyse kamuoyunun ilgisini çok çeken bu vakadan birkaç gün sonra yine bir erkek sahte doktor olayı çıktı, ama o öbürü kadar ilgi çekmedi…

Aslında sahteleri türeyen mesleklerin çoğu akademik odaların üye kapsamına giriyor…  

Ortalıkta sahte doktor haberleri çoğalınca, Bursa Tabip Odası adına Genel Sekreter Dr. Muhsin Güllü bir açıklama yaptı…

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bursa Tabip Odası tarihinde şimdiye kadar “sahte doktor” çıkmamış ve çıkmayacaktır.”

 

Sıkıntı şurada; kamuda çalışan hekimlerin tabip odalarına üye olma zorunluluğu yok. Dolayısıyla da sahte hekimleri saptama şansları da yok…

Öyle bir zorunluluk olsaydı,  defalarca haberi yapılan ve kamuoyuna yanşayan sahte doktor genç kız bu defa da sahte oda üyeliği kimliği çıkartırdı… Zira bir sürü sahte belge yaptırmayı başarmış, onu da yapardı… Kendini bir şekilde gözden kaçırtırdı!

Açıkçası Bursa Tabip Odası basın açıklamasında sahte doktordan ziyade, kamu çalışanlarının oda üyesi olması gerektiğine dikkat çekmek istemiş…

Bir de Türk Tabipler Birliği’nin bağımsızlığına…
Öte yandan… Sahte doktorlar arasında herhangi bir ilin tabip odasına kayıtlı olduğuna dair herhangi bir haber ya da bilgi basına yansımadı…

Basın açıklamasının sahte doktor için mi, yoksa başka bir konu nedeniyle mi yazıldığı da tam anlaşılmıyor…

Basına açıklamasına Türk Tabipler Birliği’nin yasal konumu hatırlatılarak başlanıyor:

“Tabip Odaları gücünü T.C Anayasası 135. Maddesi ve 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’ndan alan hem hekimlerin meslek örgütü hem de halk sağlığından sorumlu kamu kurumu niteliğinde bir kuruluştur.

Türk Tabipler Birliği Türkiye’deki hekimlerin temsilcisi olup Bursa Tabip Odası ise Bursa’daki hekimlerin haklarının ve mesleki bağımsızlığının güvencesidir.”
Anlaşılan böyle bir hatırlatmaya gerek duyulmuş!

Dünya Tabipler Birliği’nin tabip birliklerinin bağımsızlığına dair karara atıfta bulunuluyor:

“ Dünya Tabipler Birliği’nin 62. Genel Kurulu’nda kabul edilen “Ülke Tabip Birliklerinin Bağımsızlığıyla ilgili DTB Kararı”nda şöyle denmektedir:

‘Tabip odaları, tıp mesleğinin görüşlerini yansıtır. Bu bağlamdaki uğraşlar arasında, meslekte etik kurallara uyulması, nitelikli tıbbi bakım ve hizmet sağlanması ve mesleği icra eden herkesin yüksek standartlara bağlı kalması da yer almaktadır.’

Ardından da 12 Eylül darbesinin sağlık alanındaki tahribatı anımsatılıyor:

“Ülkemizde ne yazık ki 12 Eylül’ün sağlık alanında yarattığı tahribatlar saymakla bitmemekle birlikte unutulmaması gereken bir nokta da kamuda çalışan hekimlerin Tabip Odaları’na üyeliklerinin kaldırılması olmuştur.

Meslek örgütleri, üyelerinin mesleki faaliyetlerini ve davranışlarını düzenlemede merkezi bir rol oynamalıdır.

1982’de çıkartılan Anayasa ile kamuda çalışan hekimlerin üye zorunlulukları kaldırılarak merkezi rol oynaması gereken Türk Tabipler Birliği’ne zarar verilmiştir.

2011 yılında çıkartılan ‘663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ ile ise Tabip Odalarının yetkileri kısıtlanmıştır.

Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında tabip örgütlerine üye olma zorunluluğu mevcuttur.

 Bu zorunluluk bir gereklilikten kaynaklanmaktadır. Tabip Odaları kendilerine üye olmak için başvuran hekimleri titizlikle incelemekte ve tüm belgelerin aslı kontrol edildikten sonra hekimleri üye olarak kabul etmektedir.

Türk Tabipler Birliği’ne yapılan baskıların hedefi otoritenin her alanda her sözü belirleme arzusudur…”

Basın açıklamasının kalan kısmında ise şu ifadeler yer alıyor:

“Son dönemde sıkça duymaya başladığımız ‘Sahte doktor’ haberleri meslek örgütümüzün tüm hekimleri kapsayamamasından kaynaklıdır. Bu yüzden bir an önce tüm hekimlerin üye olma zorunluluğu geri getirilmelidir.

Tabip odalarının yetki ve sorumlulukları, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki tabip odalarının seviyesine getirilmesi çözümün ilk adımı olacaktır.

 Bu yüzden tüm hekimlerimizi örgütümüze sahip çıkmaya davet ediyoruz.”

 

(Bir dip not:

Bursa Tabip Odası’nın çeşitli açıklamalarını yazıyor olmam, bazı kişilerin saçma sapan eleştirilerine muhatap olmama neden oldu. Bazıları BTO’yu Şebnem Fincancı ile özdeşleştiriyor, BTO’nun açıklamalarını yazdığımda beni de aynı kefeye koyuyor!

TTB Başkanı’nın terör örgütünün görüşleri ile örtüşen açıklamalarının Tabip Odalarının son yıllardaki hak mücadelesine büyük hasar verdiğini düşünüyorum…  

Bunun örgütsel bağımsızlıkla da alakasının olmadığı kanaatindeyim.

PKK’nın masum vatandaşlara saldırısına tanıklık etmiş biriyim.  Güven Park’ta bomba patlattığında Ankara’da, Kızılay’da, 70, 80 metre uzaktaydım. CGD’nin Türkiye Haber Ödülü’nü almak üzere Ankara’ya gitmiştim. Oturduğumuz kafeden 2 dakika erken kalksaydık, patlama bölgesinde olacaktık. O insanların paniği, kan revan içinde koşuşturanlar, yanan otobüs ve insanların çığlıkları hala kulaklarımda ve gözümün önünde…  Bomba yüklü aracı belediye otobüsüne çarparak patlattılar! O gün üniversite sınavı vardı, ve Kızılay sınavdan çıkan gençlerle doluydu, patlamayı duyduğumda ağzımdan ilk dökülen sözcükler, ‘Şimdi kaç annenin yüreği yandı’ olmuştu.  Orada 36 vatandaşımız öldü, 19’u ağır, 125 insanımız yaralandı, bazıları sakat kaldı! İstiklal saldırısı 6 kişinin canını aldı!

PKK’nın Türkiye’yi dünyada zor duruma düşürmeye yönelik uluslararası suç olan kimyasal silah kullandığı iddiasına yancılık yapmak TTB Başkanı’na düşmezdi…

Bir kuruluşun başındaki kişinin sözleri, o kuruluşu bağlar. Kişi siyaset yapacaksa, niyeti farklıysa, görüşleriyle örtüşen yerde olmalı. O kuruluşun başkanlığına talip olmamalı…
Finrcancı’nın o açıklamalarından sonra sahada hak arayan sağlık çalışanlarının mücadelesi bıçakla kesilmiş gibi durmuştur…

Bursa Tabip Odası üyesi olan çok sayıda hekim Fincancı’nın açıklamalarını doğru bulmamaktadır.

Ayrıca Bursa Tabip Odası da net bir şekilde TTB Başkanı Şebnem Fincancı’nın açıklamalarına katılmadığını belirtmiştir. Meraklılarına hatırlatılır!)

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?