USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Akdoğan: “100. Yılda Yeniden Atatürk Cumhuriyeti”

Akdoğan: “100. Yılda Yeniden Atatürk Cumhuriyeti”
23-06-2023

 Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şubesi hizmet binasında düzenlenen basın toplantısında Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, Şube yönetim kurulu üyeleri Raşit Gürbüz, Ali Küçüksarı, Prof. Dr. Tahir Baştaymaz, Oğuz Altınok ve üyeler de hazır bulundu… 

 “100. Yılda Yeniden Atatürk Cumhuriyeti” başlıklı basın açıklaması Şube Başkanı Gürhan Akdoğan tarafından gündeme getirildi…

Akdoğan konuşmasına şu sözlerle başladı:

“Bizler kutup yıldızımız Mustafa Kemal Atatürk’ün yol göstericiliğinde Cumhuriyetimizin temel değerlerini ve devletimizin kurumlarını, bize bırakılan Anadolu topraklarını, çevre, doğal ve  tarihi mirasımızı her alanda korumak sorumluluğu içindeyiz…”

Ardından da bir sivil toplum kuruluşu olarak bir siyasi partinin iç işlerine karışmak gibi bir niyetleri olmadığına vurgu yaparken aynı zamanda da CHP içerisindeki değişim tartışmalarını da gündeme getirdi:

“…Son seçimlerden sonra ülke gündemi CHP’de değişim taleplerine odaklandı. Bir demokratik kitle örgütü olarak herhangi bir siyasi partinin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz olmamakla beraber eğer bu parti Atatürk’ün kurduğu partiyse onu ve faaliyetlerini değerlendirme hakkını kendimizde görürüz.

Ayrıca Atatürkçü Düşünce sistemi ile kuruluş felsefesinden, aydınlanma devrimlerinden, Cumhuriyet’in temel değerlerinden, tam bağımsızlık ülküsünden bölünmez bütünlük, üniter ve ulus devlet modelinden sapma gördüğümüz her alanda müdahil oluruz.

Bu kapsamda aşağıdaki görüşlerimiz değişim sürecine ve taleplerine ilişkin değerlendirme ve dostça önerilerimizdir.

‘Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisidir.’ Bu söz, Derneğimizin de adını taşıyan, Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu, daha önemlisi ülkemizin kurtarıcısı, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e aittir.

Cumhuriyeti kuran parti olmakla gurur duymak elbette çok önemlidir. Ama Cumhuriyeti ve onun tüm kurumlarını koruyan, ona her koşul altında sahip çıkan CHP’nin, Atatürk’ün partisi olarak kalması için mücadele etmek günümüzün en yakıcı konusudur. Türkiye’nin onurlu geçmişinde Cumhuriyet Halk Partisi vardır. Türkiye’nin onurlu geleceğinde de Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır.”

Akdoğan Türkiye’nin örnek ve model olarak tüm dünyada ilgiyle izlenen Kuvayı Milliye Destanı sonrasında modernleşme tarihinin temelinde iki siyasi ilke olduğuna dikkat çekti:

“Birincisi: ırk, kan, kafatası ölçülerini reddeden ve etnik kimlikleri yerel, yöresel bağımlılıkları aşan bir ulusal kimlik anlayışı. Etnik ve sosyolojik kimliği inkâr etmeden ama onun tutsağı da olmadan daha yüksek bir ulusal kimliğe geçişi amaçlayan uluslaşma politikası.

Etnik kimlik herkesin kendi şerefidir. Ama etnik kimliğimiz ne olursa olsun hepimiz Türk Milletinin eşit birer parçasıyız.

Bizim modernleşme deneyimimizin temelinde böyle bir uluslaşma anlayışı vardır. Burada Atatürk’ün önemli sözünü hatırlatalım ‘Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti’ denir

İkinci temel ilke ise din, siyaset ve laiklik anlayışıyla ilgilidir. Müslüman bir toplumda en geniş din ve ibadet özgürlüğü ile laik bir devlet düzeninin birlikte sürdürülebilmesi pek çok kişinin gözünde Türkiye’yi örnek bir ülke haline getirmektedir. Aslında İslamiyet ile laikliğin beraberliği Türkiye’nin modernleşme başarısının temel dayanağıdır.”

Cumhuriyet’İn kuruluş dönemi kazanımlarını gündeme getirdi:

“Cumhuriyet Halk Partisi; Akıl ve bilimden ayrılmayan namus ve liyakat esaslı yönetim anlayışı ve aydınlanma devrimleri ile onca yoksulluk, yoksunluk, borç ve yıkıma karşın kısa sürede uçak üreten bir sanayi ülkesi ve kendini doyuran 7 ülkeden biri olan modern bir Türkiye’yi yaratmıştır.

Türkiye’nin İki Dünya Savaşı arası dönemin ve 1929 Büyük Buhranının bütün kısıt ve zorluklarını aşarak gemiyi limana ulaştıran kurucusu Atatürk’ü çok erken yitirmesi talihsizliği ile ona eklemlenen 2. Paylaşım Savaşı’nın yarattığı küresel yıkımın olumsuz etkisi yadsınamaz bir gerçektir.”

Akdoğan Türkiye’nin 73 yıldır kısa süreli koalisyon hükümeti dışında sağ partiler tarafından yönetildiğini, bu süreçte 1971, 1980 darbelerinin yaşandığını anımsattı…

2010 referandumuna ve darbe teşebbüsüne atıfta bulunan Gürhan Akdğan Ak Parti iktidarı döneminde CHP’nin kuruluş felsefesinden, antiemperyalist özünden uzaklaştığına, kendi olmaktan vazgeçtiğine vurgu yaptı…

ADD’nin 6’lı masanın 28 Şubat 2022 tarihli ilk mutabakat metnine ilişkin eleştirilerini duyurduğu 2 Mart 2022 tarihli basın açıklaması ve gazete ilanlarının yanı sıra seçime kadar geçen süreçte yüz yüze görüşmeler, basın açıklamaları, gazete ilanları ile uyarılarını defalarca yinelediğini, bir demokratik kitle örgütü olarak da dostça uyarıda bulunduklarını hatırlattı…

ADD Bursa Şubesi Başkanı Gürhan Akdoğan CHP’deki değişim gündemine vurgu yaptı:

“Öncelikle değişimden kastedilenin; sadece kişilerin, kurulların değil, onlarla birlikte politikaların da değişmesi, CHP’yi CHP yapan değerlere yabancılaşmanın son bulması, temel değerlerimize, devrimlerimize Altı ok ilkelerine, parti programına uyulması, anti emperyalist anlayışa, tam bağımsızlık ve bölünmez bütünlük ilkelerine sadık kalarak süregelen yenilgilerin nedeni olan yönelişlerden, savrulmalardan kurtulunması olduğu görülmelidir.”

Ardından da “Ne yapılmalı?” başlığı altında aslında CHP’nin ancak iktidar olduğunda hayata geçirebileceği bir dizi öneriyi daha doğrusu stratejik hedefleri gündeme getirdi…

(Beş yıl daha böyle bir ihtimal söz konusu değil! CHP’de bu kafayla 5 yıl sonraki seçimin sonuçları Mayıs 2023 seçim sonuçlarını aratır!)

CHP’de seçmenden tabana değişim sesleri giderek yükseliyor…

Baykal hizipçiydi; ama hizipçilikten değil kasetten/ FETÖ kumpasından gitti. Tam da o aralar Kılıçdaroğlu medyada üstüne gittiği yolsuzluk dosyalarıyla parlatılmıştı… Bir baktık ki, CHP’nin Genel Başkanı oluvermişti…

Baykal döneminde CHP’de sol, sosyal demokrat ve ulusalcı kesim vardı, yani ideolojiler çarpışırdı. Şimdi CHP’de siyasetin içi boşaldı, tamamen adamcılık üzerinden siyaset yapılıyor. İdeolojisi falan yok, dolayısıyla da bir uçtan öbür uca savrulup duruyor…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?