USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Medeniyetiniz batsın!

12-10-2022

Bize durmadan medeniyet dersi veren Batı’nın Kongolulara uyguladıkları 1880’li yıllarda başlayan ve 1908 yılına kadar süren soykırım ve vahşetin boyutları inanılmaz… 

Amerika’da George Floyd’un polis şiddeti nedeniyle öldürülmesinden sonra dünyanın çeşitli ülkelerinde ırkçılık karşıtı gösteriler olmuştu…  Belçika’da da Kral 2. Leopold’un Gent şehrindeki heykeli protesto edilmişti…

Konuyu hatırlıyorum, BBC’de okumuştum… Heykel Kongo’nun bağımsızlık günü olan 30 Haziran’da kaldırılmış ve Belçika Hükümeti de Kongo’dan özür dilemişti…

Kongo Belçika’nın uzun yıllar sömürgesi olarak kalmıştı… Bunu da biliyordum…

Bilmediğim ise emperyalist Belçika Kralı 2. Leopold’un Kongo’da yaptığı inanılmaz zulüm, işkence ve katliamlardı…
Brüksel sadece Belçika’nın değil AB’nin de başkenti… Her daim Türkiye’ye medeniyet dersi veren bu ülkenin çok da uzak olmayan geçmişindeki karanlık yüzünü yansıtan elleri kesik çocukların fotoğrafını sosyal medya paylaşımında gördüm…

Sonrasında Google’de yaptığım aramalarda bulduğum makale ve haberleri okurken dehşete düştüm… Travmatik fotoğrafları paylaşamayacağım. Merak eden internetten kendisi bulsun.

Vahşet ötesi… İnsan ziyanlığı… Tüm emperyal devletlerin göz yumduğu bir insanlık suçu…

Emperyal devletler Afrika’ya çöküp sömürgeleştirdiğinde; Kongo’ya da Belçika Kralı 2. Leopold el koyuyor…
 2. Leopold Afrika’ya medeniyet götürmek (!) ve köle ticaretine son vermek (!) gibi çok demokratik bir niyetle (!) 1876 yılında merkezi Brüksel’de olan Uluslararası Afrika Birliği’ni kuruyor.

(Çok tanıdık geldi değil mi? Bugün de demokrasi getirmek adına aynı senaryo uygulanıyor!)

Kral Leopold, gazeteci kılığındaki emperyal casusu Henry Stanley’i Kongo’da görevlendiriyor.  Stanley yerli işbirlikçileri satın alıyor, tüm yerli kabile şefleriyle, uyduruk anlaşmalar yapıp Kongo’dan Leopold adına arazi topluyor…  
Ve bir süre sonra Kongo Kral 2. Leopold’un özel mülkü oluyor. Kongo’nun fildişi, kauçuk, yakacak için orman gibi zenginliklerine el koyuyor!

Kongolu köylüler köleleştiriliyor. Tarlalarda, ormanda, her yerde zorla çalıştırılıyor. Aileler bölünüyor, kadınlar başka, erkekler başka yerlerde çalıştırılıyor.
Başlangıçta isyan edenlerin elleri, ayakları kesiliyor. Sonra bakıyorlar ki, çalıştırmak için kölelerin el ve ayakları lazım! Onların yerine eşlerinin, çocuklarının el ya da ayakları kesilip sakat bırakılıyor.

Köylülere üretim kotaları konuluyor. Kotayı dolduramayanların yine çocuk ya da eşlerinin elleri kesiliyor…
Yüzbinlerce çocuğun elleri, kolları, ayakları kesiliyor, kadın ve erkekler sakat bırakılıyor…

Hatta o kadar çok insan öldürülüyor ki! Kurşunlanarak öldürülmesi mermi israfından dolayı yüksek maliyetli görülüyor, 2. Leopold’un askerleri delil olarak komutanlarına kesik elleri getirmeye başlıyor. Yakaladıkları isyanla ya da aslında suç olmayan uyduruk suçlarla ilgisiz Kongoluların da ellerini kesip delil olarak gösteriyorlar.

Kongo’da 1880’li yıllarda başlayan 2. Leopold katliam ve vahşeti 1908 yılına kadar sürüyor! Üç beş yıl değil! 28 yıl… Hitler’in zulmü bile 7, 8 yıl sürmüştü!  

Bu kıyamda Kongo nüfusunun bu dönemde 20 milyondan 10 milyona düştüğü tahmin ediliyor…

Kongolular açlıktan, hastalıktan ölüyor, ya da işkence edilerek öldürülüyor…Zira bu dönemde yüz binlerce insan elini ayağını kaybediyor, tarım yapamaz, üretemez hale geliyor. Doğum oranları da çok düşüyor. Doğan bebekler de zaten ölüyor.
Kongo’daki vahşet dönemin basınına yansısa da Kral 2. Leopold, sınırsız paranın gücüyle kamuoyunu Kongo’ya medeniyet götürdüğüne ikna ediyor!

Kongo’daki insanlık suçları 1900’lü yılların başlarında ülkeye giden ve olan bitene tanık olan gazeteci Edmund Dene Morel tarafından gündeme getiriliyor…

Morel’in art arda yazdığı yazılar sırasında ortaya çıkan kesilmiş ellerin, ellerini kullanmayan çocukların ve yakılmış köylerin fotoğrafları, tüm dünyada büyük yankı uyandırıyor.

Dünyanın pek çok yerinde protesto gösterileri düzenleniyor. Leopold’un yaptıkları manşetlerde yer alıyor. Dönemin Mark Twain ve Sir Arthur Canon Doyle gibi o zamanın tanınmış yazarları da protesto edenlere katılıyor…
Belçika Parlamentosu 1908 yılında, İngiliz Hükümeti’nin ve halkın büyük bir kesiminin baskısı nedeniyle II. Leopold’un denetimine son vererek Kongo’ya el koyuyor…

Kongo’nun tüm kaynakları Belçika tarafından sömürülmeye devam ediliyor.

Kongoluların çilesi bitmiyor… Emperyal sömürü ve eziyet sürüyor… 1957 yılında Brüksel’deki bir fuarda kurulan Kongo köyü insan hayvanat bahçesinde Kongolu küçük çocuklar sergileniyor!

1960 Haziran’ında Patrice Lumumba önderliğinde verilen zorlu bir mücadele sonrasında Demokratik Kongo Cumhuriyeti kuruluyor…

Ancak ABD ve Belçika müdahil oluyor. Katanga bölgesi bağımsızlığını ilan ediyor! Ülke bölünüyor ve siyasal karışıklık çıkıyor. (Ne kadar bildik bir taktik) Amerika ve Belçika’nın desteklediği General Joseph Mobutu darbe yapıyor. Lumumba BM’ye sığınmak istiyor ama kabul edilmiyor. Mobutu güçleri tarafından yakalanıyor ve ağır işkence yapılarak kurşuna diziliyor ve cesedi sülfirik asitte eritilerek yok ediliyor… Şubat 2002'de Belçika hükûmeti "Lumumba'nın öldürülmesine giden olaylarda inkar edilemez bir sorumluluk payına sahip olduğunu" kabul eden bir açıklama yapıyor…

Temmuz 2002'de ABD hükûmeti CIA'in, Lumumba karşıtlarına para ve politik destek yardımında bulunarak ve Mobutu'ya silah ve askeri eğitim sağlayarak Lumumba'nın öldürülmesinde rol oynadığını ortaya çıkaran belgeleri açıklıyor…

Lumumba’nın vücudundan geriye kalan tek parça olan dişi ise öldürülmesinden 61 yıl sonra  20 Haziran 2022’de Belçika Hükümeti tarafından ailesine teslim edildi…
Kongolular Afrikalı olduğundan olsa gerek onlara soykırım uygulayan Kral 2. Leopold’a Hitler’e olduğu gibi bir tepki oluşmuyor. Hatta heykelleri ülkesinin her tarafına dikiliyor.

Belçika Kralı Philippe Haziran 2022’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ni ziyaret ediyor ve parlamentosunda yaptığı konuşmada Ülkesinin sömürge geçmişi nedeniyle "derin pişmanlık duyduğunu" söylüyor… Ama özür f dilemiyor…
Özetle 21. Yüzyıl Belçika Kralı Philippe’nin zihin haritalarında Kongo hala atasının özel mülkü!

Velhasıl… Belçika’nın kişi başına düşen 50 bin 900 dolarlık milli geliri gökten zembille inmemiş… Çok kanlı bir sermaye birikimiyle, çocuk el, kollarına basa basa bugüne gelinmiş!

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?