USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun

30-08-2022

 10 yıl kadar önce 26 Ağustos’ta Kocatepe’ye ve Dumlupınar’a gitmiştik… Millî Mücadeleyi büyük zaferle, kurtuluşla taçlandıran o muazzam savaşın, büyük taarruzun, meydan muhaberesinin gerçekleştiği alanları gezmiştik…

Aslında herkesin gidip görmesi gereken yerler… Çanakkale Zaferi’nin, destanının yazıldığı yerleri sık sık ziyaret ediyoruz…

Aynı özen ve ilgi Büyük Taarruz’un başladığı., 30 Ağustos Meydan Muharebesi’nin yapıldığı yerlere gösterilmiyor…

Mevcut iktidar dönemi öncesinde de böyleydi!

Siz, bundan 30 yıl önce okulların öğrencilerini Kocatepe’ye götürdüğünü gördünüz mü?

Oğlum hiç gitmedi! Ben de bir STK vasıtasıyla gitmiştim.

26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustos Zaferi ile taçlandı.

30 Ağustos Meydan Muhaberesi bir ulusun var oluş ya da yok oluş mücadelesidir…

Kurtuluş’un miladıdır…

Eylül ayından itibaren işgal altındaki şehirlerin Kurtuluş’ları kutlanmaya başlayacak…

Bakmayın siz’ Kurtuluş kutlanır mı; neyin kurtuluşu, kan mı dökülmüş!” diyenlere…

Kurtuluşlar kutlanır!

Dün Nebil Özgentürk’ün yıllar önce Kurtuluş Savaşı’nın ve Yunan işgalinin canlı tanıklarıyla yapılan sözlü tarih çalışmasını, belgeseli izledim…

Eskişehirli bir yaşlı kadın “1,5 yıl sonra ilk kez camilerden ezan okunmaya başladı. Hepimiz ağlayarak sokaklara fırladık” diyordu…

Bursa Mondros Mütarekesi’ne dayanılarak 8 Temmuz 1920’de Yunanlılar tarafından işgal edilmişti…

11 Eylül 1922 tarihine kadar da işgal altında kalmıştı.

Yunanlılar çekilirken Bursa’nın kasabalarını, köylerini yakıp yıkmış, kadınları, bebekleri işkencelerle katletmişti. Bursa cezaevini içindeki çoğu Kuvayi Milliyeci olan 657 mahkumla yakmıştı…

Mustafakemalpaşa’da, Gemlik’te, Karacabey’de, Orhangazi’de, Yenişehir’de Yunan hem işgal ederken, hem de kaçarken katliam yapmış, evleri insanlarla yakıp yıkmıştır…

İşgal süresince de, kasaba ve köylerde Rum ve Ermeni çeteler aracılığıyla civar köylerde, kasabalarda inanılmaz katliamlar gerçekleştirilmişti.

Milli Mücadele için çalışan kentin ileri gelenlerinden çok sayıda kadın ve erkek Yunan adalarına sürülmüş ve orada zindanlarda hayatını kaybetmişti.

Yunan subayları Muradiye’deki türbelere girerek ecdat mezarlarının üstüne çizmeleriyle basıp poz vermişlerdir.

Bursa Milletvekili Muhittin Pars’ın anlatılarında Bursa’da kasabalarda 12, 14 yaşındaki erkek çocuklarının milli mücadeleye katıldıkları yer almaktadır.

Kurtuluş için kurşun atılmamış; kan dökülmemiş!..

İşgal altındaki şehirlerde yüzlerce çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek Bursalı yaşamını yitirdi. Tıpkı Yunan işgalindeki diğer şehirlerde olduğu gibi…

Bursalı olduğumdan şehrimden örnek vermeyi yeğliyorum…

Bursa Uludağ Üniversitesi tarihçilerinin köy köy, kasaba kasaba kayıt altına aldığı Yunan işgalcilerle işbirlikçisi çetelerin katlettiği insanların, yakıp yıktığı köylerin listeleri var…

Rahmetli araştırmacı yazar Yılmaz Akkılıç başta olmak üzere şehrin araştırmacılarının, tarihçi bilimcilerinin yazdığı pek çok kitapta belgeleriyle, dönemin yaşayan tanıklarıyla kayıt altına alınmış durumda…

Kim ne derse desin, bu milletin kalbinden, aklından Atatürk sevgisi silinmeyecek.

Mevcut eğitim sistemine; küresel dijital kültür dayatmasına rağmen, Z kuşağı arasında hızla yaygınlaşan Atatürk sevgisi bunun kanıtıdır...

Şehirlerin tek tek Yunan işgalinden kurtuluşunu sağlayan 30 Ağustos Meydan Muharebesi’nin 100. Yıldönümünde Zafer Bayramımız kutlu olsun…

 

OLMASI GEREKEN OLDU!

7, 8 gündür izinliydim. Türkiye’de 7, 8 gün bile ülke ve kent gündeminin değişmesi için çok… Bu süre içerisinde şarkıcı Gülşen 4 ay önceki bir videoda sarf ettiği sözler nedeniyle tutuklandı…

Söylediği sözlere katılmak mümkün değil; zaten kendisi de hata yaptığını kabul etti ve kamuoyundan özür diledi…

Ancak isnat edilen suçun tutuklu yargılama gerektirmediğini TV ekranlarında pek çok hukukçu madde madde açıkladı…

Gülşen’in tutuklanmasına tamamen farklı görüşte kesimlerden itirazlar oldu. İktidar yanlısı medyanın ve müzik dünyasının bilindik isimlerinden de. Muhalif olarak bilinenlerden de! Suya sabuna dokunmayanlardan da…

Gülşen serbest bırakılmalıydı! Bırakıldı, ev hapsinde…

Sıradan yurdum insanının günlük rutini değişti. Ses geçirgen apartmanlarda insanlar yan taraftaki duyar, ses kaydı yapar diye fısıltıyla konuşuyor ya da açık pencerelerin altında birileri duyar mı diye kontrol ediyor, bu sıcakta pencereleri kapatıyor!

Keşke kadınlara, çocuklara saldıran, taciz eden, ısrarlı takiple hayatlarını zindana çeviren, kapılarına dayanan, ölümle tehdit hatta yaralayan ve serbestçe ortalıkta dolanan kişilere de kadınları öldürmeden önce etkin şekilde cezalandırılsa ya da ev hapsi, elektronik kelepçe gibi tedbirler uygulansa!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?