USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Çöp evdeki bir deri bir kemik çocuk!

27-07-2022

İnsanın insana yaptıklarının sınırı olmadığını bir kez daha gördük. Üstelik çocuğa bunu yapan teyzesi!

Çöp ev olayları artık sıkça yaşanır oldu. Üç ya da beş kamyon çöp çıkartılan evlere dair haberleri kanıksadık.  

Sonuncusunda ise dehşete düştük.

Konuyu herkes biliyor…

Çöp evde teyzesi Kamuran Pınar A. Tarafından bir odaya kilitlenen çocuk, Nilüfer Belediyesi ekipleri tarafından bulunuyor…

Temizlik işçileri kilitli bir kapıyı kırınca çöplerin arasındaki çocuğu fark edip dehşete düşüyorlar!

Çok üzücü bir şey!

Çocuk bir deri bir kemik. Fotoğraflardan da kollarındaki yaralar gözüküyor. Erkek çocuğu, saçları, tırnakları uzun. Pislik içinde.
Sanki gerçek değil de bir korku filminden bir sahne! Onlarda bile böyle kolları, bacakları incecik, bir deri bir kemik görüntüsüne rastlayamazsınız. Animasyonlar dışında öyle bir görsel olamaz.

Çocuğun görüntüsü 2. Dünya Savaşı sonrası Nazi ölüm kamplarından kurtarılan insanlardan farksızdı.

OKULA GİDECEĞİ, OYUN OYNAYACAĞI YAŞTA!

Oyun oynayacağı, akranlarıyla sosyalleşeceği, okula gideceği yaştaki bir çocuk 7,8 aydır elektriği ve suyu kesik bir evde bir odada kendi dışkısıyla ve çöpleriyle birlikte, kilit altında yaşamış. İnsanın aklı almıyor.

Biz ne zaman böyle bir toplum olduk!

Oturduğum apartmanda 16 hane var. Birinin yanındaki çocuğu yönetici ya da komşular uzun süre görmeseler mutlaka soruştururlar. Öldü mü, kaldı mı? Hele evin çöp eve dönüşmesine asla izin vermezler. Bin kere polise, belediyeye şikayet edilir.

Ne yazık ki komşuluk kültürünün ortadan kalktığı gelişen yerleşim bölgelerinde kim kime dum duma!  

Çocuğun annesi Yasemin A. feryat edip duruyor. ‘Annem bakıyordu, ölünce kaçırdılar. 3 yıldır yanlarında! Kayıp başvurum var; iki yıldır mahkemelerdeyim… “

Yasemin A.’nın anlattıklarından çocuğu zorla elinden aldıklarındaki darptan dolayı da ablası ile kızından şikayetçi olduğu, daha sonra yeğenine olan şikayetini geri aldığını öğreniyoruz.

KORUMA VE ADRES GİZLİLİĞİ KARARI  ‘SUÇ İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ’ VERMEZ!

Yasemin A. iki yıldır hukuk mücadelesi verdiğini ve sesini hiç kimseye duyuramadığını, yetkililerin yeterli takibi ve araştırmayı yapmadıklarını iddia ediyor.

Çocuğu kaçıran Kamuran Pınar A’ya  eşinden şiddet gördüğü için mahkemeden koruma ve adres gizliliği olduğundan ulaşılamadığını söylüyor. …

Aslında adres gizliliğinde koruma altındaki kişinin bilgileri Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün ilgili birimlerinde vardır.

Koruma kararları mahkeme tarafından belli dönemlerde verilir. Eğer kadın hakkında bir arama kararı olsaydı, mahkemeye gittiğinde zaten gözaltına alınırdı.

Adres gizliliği, koruma altındaki kişinin suç işlemesinin kılıfı olamaz!

Koruma ve adres gizliliği kararı yoksa Kamuran Pınar A’nın Görükle’de oturduğu konuta ikametini alması gerekirdi.

Normal mahallelerde ikamet nakli yapılmamışsa mahalle muhtarı fark eder.

Çevre esnafının dediğine göre, Kamuran Pınar A. akşamüzeri elinde torbalarla eve gelip gidiyormuş! Anormal bir şey fark etmemişler.  Belki de başka bir yerde kalıyordu, çocuğu kontrole geliyordu. Duruşmada bu da ortaya çıkar.

Görükle üniversite kenti. Kiracı sirkülasyonu çok yüksek. Fark edilmemesi doğaldır. Muhtemelen ev sahibi bunu da şikayet etmiştir.

ZORUNLU EĞİTİMDE ÇOCUĞUN OKULLAŞMASININ TAKİBİ!

Ancak çocuk 9 yaşında! İlkokul 3. Sınıfta olmalıydı. 4 artı 4 artı 4 zorunlu eğitim var. Hele de okur yazarlık için ilkokul çok önemli. Yaşı gelen çocuğun okula gönderilip gönderilmediğinin takibinden Milli Eğitim sorumludur.

Artık her şey bilgisayardan takip ediliyor. Milli Eğitim sisteminde okula gitmeyen çocukları takip ve tespit eden bir bilgisayar programı yok mu?

İlköğretim ilk 8 yıla çıktığında, özellikle okula gönderilmeyen kız çocukları tespit ediliyordu. Üstelik de bilgisayar kaydı falan yoktu, her şey manueldi.

Milli Eğitim’in merkezi bir sistemi vardır, diye düşünüyorum. . Sistemin yerleştirdiği okula devam etmeyen bir öğrencinin başka herhangi bir okula gidip gidemediği tespit edilebilir. Bir bilgisayar programı yazılımıyla takibi yapılır. Burada da aksayan bir şey var!

BURSA’DAN OTOBÜSLE GÖNDERİLDİ! ANTALYA’DA KORUMA ALTINA ALINDI!

Yasemin A., oğlu M.C.  ile Antalya’ya gittiğinin gecesi Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü görevlileri ve polis gelip çocuğu alıyor ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırılıyor.  

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın çocuğun sağlığı konusunda paylaştığı bilgiler sevindirici.

Annesi şimdi “Çocuğuma ben de bakardım. Fındık, fıstık, çikolata, kutlama için pasta aldım. Dünyayı yakarım” deyip duruyor.

Sağlıkçı değilim ama o durumdaki bir çocuğun fındık fıstık çikolata ile beslenmemesi gerektiğini bilirim.

Oysa o çocuğun Antalya’ya gider gitmez eve değil hastaneye götürülmesi gerekiyordu.
Hatta çocuğun Bursa’da annesine teslim edilmemesi de gerekiyordu!

Çocuk ambulansla falan değil, yolcu otobüsünde Antalya’ya yolculuk ediyor. Yasemin A.’nın bir arkadaşı terminalden alıyor.

Tüm Türkiye’nin içini yakan, o haldeki bir çocuğun otobüsle Antalya’ya gönderilmesi ne kadar doğruydu!

M.C'nin tedavi olması, özenle beslenmesi, terapi görmesi gerekiyor. Neyse ki şimdi güvenli ellerde!

MÜGE ANLI’YA ÇIKSAYDI ÇOCUĞUNU BULURDU!

Çocuğuna 18 aylıktan beri uzaktan annelik yapan birinin altından kalkacağı iş değil. Koruma altına alınması doğru karardır.

Kadının çocuğa dair habercilere gösterdikleri bebeklik fotoğrafları! Oysa annesinin 3 yıl öncesine kadar oğluna çok iyi baktığını, ziyaret ettiğini falan söylüyor.

Anne çocuğunu bulabilirdi aslında. Kayıplarını bulmak için çalmadık kapı bırakmayan ve sonuç alamayan insanların çıktığı TV programları var…
Yaşlı başlı gariban anneler, ayakta duracak halleri yokken, zar zor yürürken bir şekilde ulaşıp evlatlarını aramak için katılıyor o programlara…

Çöp evden kurtarılan çocuğun annesi de Müge Anlı’ya ya da diğer kayıpların arandığı gündüz kuşağı TV programlarından birine çıksaydı, sesini duyururdu…

O programlara bazıları gülüp geçiyor; ama insanlar yakınlarının kaybında çaresiz kaldıklarından o programlara çıkıyor ve genellikle öldürülmüşse, kaçırılıp alıkonulmuşsa ya da kaçmışsa kayıpları bulunuyor!

Üstelik kanallar kayıplarını arayan konuklarını otelde ağırlıyor. Yani “Nerede kalacağım, ne yiyip içeceğim’ gibi bir sorun da yok!

Tabii kayıplarını bulmayı çok istiyorlarsa böyle bir yola başvuruyor insanlar! Çocuğun annesi de gerçekten oğlunu bulmayı çok istiyorsa ve yaptığı tüm yasal girişimlerden bir sonuç alamamışsa böyle bir yola başvurabilirdi.

Bunu ironi olsun diye filan yazmadım. “Anneysen, kayıp evladını hele de bir çocuksa, üstelik de ruh sağlığı bozuk bir teyze tarafından kaçırıldıysa, bulmak istiyorsan, ortalığı yardırırsın! Her yola başvurursun! Kimse de sana niye yaptın diyemez, çünkü annesin!’
Ne yazık ki güzel ülkemde tablo bu!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?