USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Acarsoy emekçileri 46 gündür dayanışa dayanışa direniyor!

29-04-2022

Ramazan ayını fabrika önünde direnerek geçiren Acarsoy emekçilerine kamuoyundan destek gelmeye devam ediyor.

Bursa Kadın Platformu mensubu kadınlar da fabrika önüne giderek Acarsoy Kadın emekçilerine “Haklı direnişinizde yanınızdayız” mesajı verdi.

ANKARA’DAN İSTANBUL’A YÜRÜYEN ENERJİ-SEN İŞÇİLERİ BURSA’DAYDI. 

Öte yandan… DİSK’e bağlı Enerji-Sen üyesi olan 5 işçi Ankara’da çalıştıkları EnerjiSA’dan işten çıkartılmışlardı.

Bu işçilerden Erdal Şener, Mehmet Oğuz, Bekir Bayatlı, Ahmet Kelle ve Mehmet Ali İçindere, “İşe iade” talebiyle Ankara’dan İstanbul’a yürüyüş başlattı…
25 Nisan’da Eskişehir’e ulaşan işçiler 26 Nisan’da ise Bursa’ya geldiler. Dün de Kocaeli’ndeydiler.

Enerji işçileri, Bursa’da Kent Meydanı’nda basın açıklaması yaptılar. İşten çıkartılan Acarsoy emekçileri de kendileriyle aynı kaderi yaşayan işçilere destek için oradaydı.
Enerji işçileri geçtikleri kentlerde işçilerle, emekten yana kesimlerle dayanışarak İstanbul’a işten atıldıkları şirketin genel merkezine gidiyor…

İşten çıkartılan ve yürüyerek direnişe geçen enerji işçileri bu defa da Kocaeli’ne yola çıkarken rotayı DOSAB’a çevirdiler.
Acarsoy fabrikası önünde yapılan basın açıklamasına katılarak direnen emekçilerle dayanıştılar.

Bu çok önemlidir… Neden derseniz, işçiler birbirinden farklı iki konfederasyona üyeler. Enerji işçileri DİSK üyesi, Acarsoy üyeleri ise HAK-İŞ üyesi…

Öz İplik İş Sendikası Bursa İl Başkanlığı, Örgütlenme Daire Başkanı Serkan Açıcı fabrika önünde yaptığı basın açıklamasında işçilerin Anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye olduklarını söyledi ve işten çıkartılan işçilerin derhal işe geri alınmasını talep etti.

Açıcı, Öz İplik İş’in Türkiye’de 50 bin üyesi olduğunu hatırlatarak işten çıkartılan işçilerin sonuna kadar yanında oldukları mesajını verdi.

EMEKÇİLER DAYANIŞIYOR

Direnen Acarsoy emekçileri 26 Nisan’da sosyal medya sayfasında yaptıkları açıklama şöyleydi:

“Acarsoy Tekstil'de 43 gündür direnen kadın işçiler, emek tüm emek dostlarıyla birlikteydi.

Acarsoy Teksil’in üretim yaptığı küresel markaların denetime geldiği bugün Acarsoy Tesktil önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

İstanbul yürüyüşü gerçekleştiren enerji işçileri de eyleme katılarak sınıf dayanışmasında bulundular.

Bursa Kadın Platformu ve emek örgütleri, Acarsoy işçilerini yalnız bırakmadılar ve hep birlikte haykırdılar.

Direne direne kazanacağız!”

Son iki yıldır şunu görüyorum… Çeşitli platformlar, akademik odalar, sendikalar, bir fabrika önünde direniş varsa, hangi sendika olduğuna bakmaksızın fabrika önlerinde direnen işçileri ziyaret edip “yanındayız” mesajını veriyor.

TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK VE DİĞER SENDİKALAR AYNI KADERİ PAYLAŞIYOR!

Örgütlenme çalışması yapan işçi sendikasının hangi konfederasyona üye olduğunun artık bir anlamı kalmadı.

HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ya da DİSK hiç fark etmiyor, hepsi aynı kaderi yaşıyor.

Sendikasız işçi istihdam eden işverenler, fabrikaya sendikayı sokmamak için direniyor.

İşverenlerin sendikal örgütlenme karşısında hepsinin gösterdiği refleksler tamamen ortak.

İşçiler, emekçiler dayanıştıklarını açık seçik ifade ediyor. İşverenler kendi aralarındaki dayanışmayı daha örtülü gerçekleştiriyor.

Sendika Anayasa’dan aldığı güçle örgütlenme çalışması yapıyor; işçiler de Anayasal haklarını kullanıp sendikaya üye oluyorlar!

Ve dananın kuyruğu kopuyor! 

Sendikal örgütlenmede öncü olan işçiler çeşitli gerekçelerle tazminatsız bir şekilde kapının önüne konuyor.

İşsizlik sigortası, İŞKUR’a başvurup iş arama, tazminat gibi pek çok haklarını yitiriyorlar. Hatta Acarsoy’da olduğu gibi minik çocukları bile anaları işten atılınca kreşten atılıyor!

Böylece diğer işçilere göz dağı verilerek fabrika içerisinde sendikaya üye olanların istifa etmesi, diğerlerinin ise üye olmaması için bir baskı ortamı oluşturuluyor.
Sendikanın örgütlenmesi yetki alacak noktaya yaklaşmışsa, fabrikaların çoğunda ikna odaları kuruluyor.

Haa, bir de işverenlerin bir kısmı o güne kadar akıllarına getirmedikleri ufak tefek sosyal yardımları dağıtmaya ve işçilerin bazı haklarını teslim etmeye başlıyor.
Kimi zaman açıkça, kimi zaman da dolaylıca verilen mesaj net;

“Sendikaya ne gerek var, biz zaten özlük ve sosyal haklarınızı tanıyoruz, aramıza başkasını sokmayın!”

Yani hep aynı hikaye…
Yani farklı konfederasyonlara bağlı sendikalar hep aynı süreci yaşıyor…

1980’DE SENDİKALILIK ORANI YÜZDE 40’TI; ŞİMDİ YÜZDE 14,3

12 Eylül darbesinin 40’ıncı yılında DİSK’in yayınladığı rapor acı gerçekleri göz önüne seriyor:

12 Eylül darbe yasaları bir günde milyonlarca işçiyi sendikasızlaştırdı. 12 Eylül ile birlikte lokavt ve grev yasakları Anayasa’ya girdi. Sendikal faaliyet zorlaştı.
Sendikalaşma oranı 1980 yılında yüzde 40 idi… Şu anda yüzde 14,3!..

1980’de toplam sigortalı işçiler arasında kamu işçilerinin oranı yüzde 36 iken, özelleştirmelerden sonra bu oran 2015 yılı itibariyle yüzde 8…

Bugüne gelirsek… Çalışma Bakanlığı, toplu sözleşme yapmaya yetkili sendikaların belirlenmesi amacıyla sendikaların üye sayısını açıklıyor.

Bakanlık verilerine göre ocak ayı itibariyle sendikalı işçilerin durumu şöyle:

Çalışma Bakanlığı kayıtlarını göre Ocak 2022'de kayıtlı çalışan sayısı geçen yılın aynı ayına göre 923 bin, sendikalı çalışan sayısı 120 bin kişi artmasına karşın, sendikalılık oranı yüzde 14,4'ten 14,3'e geriledi.

Yani kayıtlı çalışan sayısı artıyor, sendikalılık oranı azalıyor!

Türk-İş, 1 milyon 213 bin 439 ile en fazla üyeye sahip konfederasyon oldu. Türk-İş'i, 727 bin 187 üyeyle Hak-İş, 212 bin 593 üyeyle DİSK izliyor.

36 bin kadar işçi de diğer sendikalara üye.

En fazla üyeye sahip sendika ise 243 bin 643 üyeyle Hizmet-İş …

Onu 224 bin 823 üyeyle Türk Metal Sendikası ve 184 bin 845 üyeyle Öz Sağlık-İş izliyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?