USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gülçiçek Hatun ve Yahşibey türbeleri civarı çöplüğe dönmüş!

09-04-2022

“Şehrengiz Dergisi yazarlarından Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu Yönetim Kurulu üyesi olan Kerim Bayramoğlu ile sık sık görüşürüz. Kendisi şehrin az sayıdaki genç tarih araştırmacıları/ yazarları arasında yer alır.

Kerim Bayramoğlu ile birlikte zaman zaman kentin tarihi açıdan önem taşıyan yerlerini gezeriz. Kendisi Bursa’nın tarihi yerlerini karış karış bilir.

Çoğunlukla çok keyifli olur. Kimi zaman da Çekirge’deki asker şehitliğinde olduğu gibi;yıkılıp yerine tuhaf bir çeşme yapılan Osmanlı döneminde şehit olmuş Mevlevi mezarına denk gelip içimiz acır. (Yeri gelmişken, Asker Şehitliği’ndeki o tuhaf ok işaretli yeşile boyalı çeşme ile güvenlikçi /bekçi binasını tıka basa dolduran mavi ibriklerin sırrını hala çözebilmiş değilim. Hiç kimse üstüne alınmadığından bir açıklama da gelmedi!)

Ramazan’da şehrin türbe ve camilerinin ziyaret edilmesi, eski Bursalıların çocukluktan gelen bir alışkanlığı, geleneğidir. Dün beraber Yahşibey’de kısa bir kent gezisi yapmaya karar verdik. Civardaki tarihi yerleri, türbeleri gezecektir. Merinos üzerine uzmanlaşan kent araştırmacısı Tahir Adıman da bize katıldı. Altıparmak Caddesi bitiminde Tramvay durağının orada buluştuk…

KEŞKE GİTMEZ OLAYDIM, KEŞKE GÖRMEZ OLAYDIM!

Dışkının çeşitli renklerine bulanmış devasa duvarın çirkinliğinin plastik sarmaşıklarla örtülmeye çalışıldığı meydanda yeniden yapılan düzenlemenin “Güzel ve iç açıcı”; çirkin duvarın kaldırılmasının “Çok yerinde” olduğu konusunda hemfikir olduk.

Sonrasında Yahşibey’e doğru yavaş yavaş bayırı tırmandık. Bir ara yağmura yakalansak da sonra dindi. Eski Bursa evlerinin olduğu sokaklarda şehir hele de lodos ve bahar yağmuru varsa daha bir insani bir kokuyla bütünleşir.

Ama her zaman bunun böyle olmadığını dün gördüm… Hani insan der ya, “Keşke gitmez olaydım, görmez olaydım” aynı öyle bir durumla karşılaştık.

GÜLÇİÇEK HATUN TÜRBESİ / CİLİMBOZ DERESİ VE ÇÖPLER!

Yolumuzun üstündeki Gülçiçek Hatun Türbesi vardı. Gittik, gözlerime inanamadım. Türbenin avlusu depo olarak kullanılmış; dereye bakan yanı ise bildiğimiz çöplük… Çöplerin bir kısmı da dereye dökülmüş… Derenin karşı yakası da çöp doluydu!

Derenin türbe karşısındaki cephesinde yol kenarında taş duvar var; yüksek, bir yayanın o kadar çöpü görülmeden atabilmesi mümkün değil.

O sokağa kamyon girebilir mi, bilemiyorum, ama ancak yüksek kamyonet gibi bir araçtan aşağıda atılabilir o eski ev eşyaları, inşaat artıkları! Eni konu birileri özel olarak oraya gelip çöpü dereye atmış! Allah sizi bildiği gibi yapsın! Türbeyi hallettikleri yetmemiş, sağlı sollu dereyi de çöple doldurmuşlar!

Üstelik de önemli bir türbe; türünün ilk örneği! Padişah annelerine türbe geleneği Gülçiçek Hatun ile başlamış. Bursa Ansiklopedisi’nde yer alan bilgilere göre; Gülçiçek Hatun, Osmanlının üçüncü padişahı olan I. Murad’ın eşi ve Yıldırım Beyazıd’ın annesi. hangi tarihte vefat ettiği kesin olarak bilinmiyor; kayıtlara göre türbede 4 sanduka var! Amasız, lakinsiz bir ecdat mirası.

YAHŞİBEY TÜRBESİ’NİN ÇEVRESİ DE KENDİSİ DE VAHİM DURUMDA!

Ardından mahalleye adını veren Yahşibey Türbesi’ne gittik. Yemin ediyorum, gözlerime inanamadım, biri anlatsa abartıyor derdim.

Türbe daracık bir çıkmaz sokağın sonunda. Bu defa da türbenin karşısı çöplük! Çöplerin içinden geçip türbeye ulaşıyorsunuz. Orada oturan insanlar hiç mi bu pislikten rahatsız olmuyorlar? Anlamadım gitti! Yorgan mı ararsınız, halı mı, naylon torbalar mı, ne ararsanız var!

Öte yandan Yahşibey Türbesi’nin bakımsızlığı akla zarar! Orada Türbe olduğunu yeşile boyalı yerden taş çatlasa 1 metre yüksekliğinde bir şeyden anlıyorsunuz. Yanda kilitli, alçak bir kapıdan üstü kapalı tünel gibi bir şeyden aşağı inilip türbenin içine giriliyormuş. Ama şu anda girmek hiçbir şekilde mümkün değil! En az 50 olmak üzere onlarca yıldır bakım, onarım görmediği belli. Evlerin arasına sıkışmış kalmış!

YAHŞİBEY I. MURAD’IN MI, KARA TİMURTAŞ PAŞA’NIN MI OĞLU?

Mahalleye adını veren Yahşi Bey’in kim olduğuna gelince; sokağın girişinde, çöplük haline getirilen yerin dibindeki tabelada şunlar yazıyor:

“Kuruluş dönemi Osmanlı umerasındandır. Kara Timurtaş Paşa’nın oludur. Önce I. Murat Hüdavendigar’ın (salk. 1359-2389), sonra I. Yıldırım Beyazid’in (salt. 1389-1402) Rumeli’deki akınlarına katılıp önemli hizmetler gördü. Yıldırım’la Timur arasındaki Ankara Savaşı’nda vefat etti.”

(Tabelada “Olu” yazılmış, oğlu olmalı! Bir de I. Yıldırım Beyazid denmiş! Ya I. Beyazid yazılır, ya da sadece Yıldırım Beyazid!. Tıpkı I. Fatih Sultan Mehmet denemeyeceği gibi!)

Tabelada yazana göre Kara Timurtaş Paşa’nın oğlu…

RAİF KAPLANOĞLU VE KAZIM BAYKAL’A GÖRE:

Öte yandan Raif Kaplanoğlu’nun yazdığı  Doğal ve Anıtsal Eserleriyle Bursa adlı kitapta (2003 yılı Osmangazi Belediyesi yayınları) “Yahşibey Türbesi”ne dair şu ifadeler yer alıyor:

“Altıparmak semti Yahşibey Çıkmazı’ndadır. Hisar’ın batısındadır. Gülçiçek Hatun Türbesi yanında bulunan mescit ne yazık ki, 1950’li yıllarda tahrip olmuştur.

Yahşi Bey, Gülçiçek Hatun’un oğlu, Yıldırım Bayezıt’ın kardeşidir. Olasılıkla da I. Murat’ın oğludur. Burada bulunan imaretin vakfının mütevellisi olduğu için, bir mescit yaptırmıştır. Bugün mescidin yanında iki katlı bir ev bulunmaktadır. Mescidin hemen yanında, yer altına kadar inmiş Yahşibey Türbesi vardır. Yahşibey Çıkmazı 6 nolu evin bahçesinde bulunan türbe, bugün yerin çok altında kalmıştır. Olasılıkla Bizans döneminden kalma bir yapı olan bu türbenin üzeri tuğla tonozla örtülüdür. Batı tarafından girişi vardır. Tonozun üst bölümü ışık alması için delinmiş ve üzerine uyduruk bir camekân yapılmıştır. Türbe içinde iki sanduka bulunmaktadır. Biri kapının hemen sağında ve ufaktır. Yahşi Bey’in sandukası ise ortadadır. Mezarların yazıtı yoktur. İçerisine halılar konulmuş olan türbe, çok yoğun bir adak yeridir. Bu türbenin 100 metre kadar altında, yine aynı tarzda yapılmış ikinci bir türbe olup, kime ait olduğu belirlenememiştir.”

Yine Bursa’nın önemli kent tarihçilerinden Kazım Baykal’ın Bursa ve Anıtlar kitabında Gülçiçek Hatun Türbesi ile Yahşibey Türbesi hakkında şu ifadeler yer alıyor:

“IV/27- Yahşi Bey Bloku: A- Cami: Gülçiçek Türbesinin karşısındaki ahşap şimdi bir evdir.

B- Gülçiçek Hatun Türbesi: Düzgün kefeke taştan yapılmış dört köşe kubbesi kiremitle örtülü, ravak kubbeleri çökmüş, dış kapının söveleri güzel işlenmiş mermerlerdir. İçinde yazısız 4 mezar vardır. Bu türbe Hüdavendigar Sultan Murad’ın biricik karısı, Yıldırım Beyazid’in anası Gülçiçek Hatun’a aittir. Yıldırım Pınarbaşı suyunun adına vakfetmiş, o su kollarından biri onun adını taşır.

Yahşi Bey isminde bir oğlu da vardı, onu Kara Timurtaş’ın oğlu, Ankara Savaşı’nda şehit olan Yahşi Bey ile karıştırmamalıdır.

C-Yahşibey Türbesi: Gülçiçek Hatun Türbesi’nin doğusundaki aslı içinde, yer altında horsan kubbeli, tek mezarlı türbedir. Eskiden yazılı mezar taşı vardı. Yunanlılar zamanında yok oldu. Vaktiyle bu civar Rum mahallesi idi, Gece mahallesi de derlerdi.”

DEREDE VE TÜRBELERDE ACİLEN MINTIKA TEMİZLİĞİ ŞART!

Yahşi Bey büyük olasılıkla Yıldırım Beyazıd’ın kardeşi ve Gülçiçek Hatun’un oğluydu. Gülçiçek Hatun’un türbesinin karşısında Yahşibey Camisi’nin bulunması, az ileride de türbesinin olması buna işaret ediyor zaten, ama İşin bu kısmını tarihçiler çözer.

Bugün çözülmesi gereken konu her iki türbenin etrafındaki çöpler ve bakımsızlıktır. Yabancı biri o sokakları gezse, o türbeleri görmek istese ne düşünür?

Gülçiçek Hatun’un türbesi tadilat görmese de olur, mıntıka temizliği yapılsa yeter! Ama Yahşibey Türbesi için hem mıntıka temizliği hem de bakım, onarım şart!. Oruç Reis türbesi gibi düzgün bir şey yapılabilir.

Dereye gelince; orada düzenleme yapılmıştı, hala çöp atılıyor olması akla zarar! Derenin de temizlenmesi ve çöp atılmasının engellenmesi gerekiyor. Çevrede butik oteller var, Bursa dışından gelen insanlar oralarda kalıyor. Hem deredeki hem de türbedeki çöplerin görülmemesi mümkün değil.

Bu yazıda herhangi bir kurum ya da kuruluşu suçlamıyorum; derdim bu duruma bir çözüm üretilmesidir.

Bir hatırlatma; Bursa 2022 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti’dir… Bizim de bu yazıdaki çabamız, şehrin bu onurlu başkentliğine katkıdır.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?