USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Cumhuriyet’in kazanımı sayesinde yazabiliyorum!

29-10-2021

Önceki gün bir lisede 11. Sınıfların dersindeydim. Öğretmen iki ders boyunca 1915-1924 tarihleri arasındaki süreci anlattı öğrencilere…

Balkan Savaşları, toprak kaybı, Çanakkale Savaşı; Sevr ve İzmir, İstanbul, Bursa’nın, Anadolu’nun kademe kademe işgali, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı Amasya Tamimi, Sivas ve Erzurum Kongreleri…

23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı, 26 Ağustos 1922  Büyük Taarruz ve 30 Ağustos 1922 Dumlupınar Zaferi; işgal altındaki şehirlerdeki direnişlerini ve kurtuluşu öyle güzel özetledi ki…

Öğrenciler pür dikkat dinledi Fen dersi öğretmenini… Öğretmen müfredatın dışına mı çıkmıştı? Hayır… Tam da müfredatın içindeydi. Bilimin ışığında Türkiye’nin sanatta, kültürde, sanayide, eğitimde, medeni hukuktaki dönüşümü gerçekleşemeseydi o fen bilimleri okuyabilir miydi?

Geçmişte verilen mücadeleden, ödenen bedellerden yola çıkarak sözü bugüne getirdi. Gençlere yurttaş olarak, öğrenci olarak sorumluluklarını, neden derslerine çalışmak zorunda olduklarını öyle güzel anlattı ki…

Kent sınırlarını gösteren isimsiz harita almış; duvara yapıştırmış, tek tek işgal edilen şehirleri, bölgeleri renkli kalemlerle işledi haritaya.

Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde milli mücadele verilemeseydi; biz bugün nasıl bir ülkede yaşıyor olurduk kim bilir?

CUMHURİYET GELENEĞİ OLMAYAN ÜLKELER
Önümüzde millet olamamış Suriye, Irak gibi ülkelerin akıbetleri ortada. En yakın örnek ise Afganistan… 20 yıllık işgal yaşandı. İşgalciler defolup gittiler; Kendi çıkarları için terör ihraç edecek bir ülke inşa ettikten sonra işgalciler defolup gittiler. Geriye nasıl bir Afganistan bıraktılar?

Taliban yönetimi ilk devraldığında herkesin gözü bu ülkedeydi. Aradan 2,5 ay geçti, gündemden düştü., unutuldu, gitti. Batı’nın/ emperyalizmin iliğine kemiğine dek sömürdüğü ülkeyi, o ülke halkı içindeki işbirlikçilerini bile nasıl yüz üstü bıraktığını tüm dünya izledi.
Afganistan köklü bir Cumhuriyet geleneğine sahip olsaydı, uluslaşma sürecini yaşasaydı bu hale düşer miydi?

Ben bugün 29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet'in kazanımları sayesinde eğitimi aldım, meslek sahibi oldum ve bugün bu yazıyı yazabiliyorum. Kadının insan hakkını savunduğum için, kafam kesilecek diye fareler gibi bir delikte saklanmak zorunda kalmıyorum.

Evet ülke olarak pek çok sıkıntımız var. En başta hayat pahalılığı, işsizlik, artan yoksulluk; artan şiddet, kadın cinayetleri, yargıya güvensizlik, Suriye meselesi, terör gibi saymakla bitmeyecek pek çok sorun yaşanıyor… Yine de bir Afganistan değiliz; bir Suriye ya da Irak değiliz… 

Ve bunların hepsini de Cumhuriyet’e, elbette öncesinde verilen muazzam milli mücadeleye, Mustafa Kemal Atatürk’ün engin dehasına borçluyuz.

“Kurtuluş Savaşı verileceğine, Cumhuriyet ilan edileceğine keşke Yunan işgal etseydi” diyenleri de var ne yazık ki bu ülkenin… Onları da anlamak lazım. Muhtemelen büyük büyük dedeleri işgalci Yunanlılardandı. Başka türlü niye böyle desinler ki! Niye hilalin yerine neden haçı koysunlar ki! Niye Yunan’ın yakıp yıktığı köyleri, kasabaları, şehirleri, kadın, yaşlı, çocuk demeden katlettikleri insanları görmezden, bilmezden gelsinler ki!
Ulusu bir arada tutan ortak değerler vardır. Bu değerler inşa edilmediğinde ya da korunamadığında Irak gibi üçe bölünürsünüz. Suriye gibi parça pinçik olursunuz. Afganistan’a dönersiniz…

CUMHURİYET ORTAK DEĞERDİR

Bu değerlerden biri de Cumhuriyet’tir… Ortak değerdir. Bazılarının kayıp olarak gördüğü Cumhuriyet kazanımlarına gelince… Saymakla bitmez de…
Mesela… Osmanlının son döneminde okur yazar sayısı yüzde 10'du. Bunların önemli kısmı da azınlıklardan oluşuyordu. Okur yazar kadın sayısı ise bindelik dilimlerdeydi. Edebiyat metni  üretebilen kadınların çoğu saray çevresindendi.

Eş zamanlı bakıldığında Osmanlı'da okur yazarlık oranı yüzde 10 iken 1870'te İspanya'da yüzde 30, Fransa'da yüzde 69, İngiltere'de yüzde 76, Almanya'da yüzde 80 ve Hollanda'da yüzde 81'di.

Cumhuriyet kadın erkek herkese katkı sundu.  Ama kadınların kazanımları daha çok. Çok eşlilik kaldırıldı, evlilik resmileştirildi; miras hakkı ve eğitimde fırsat eşitliği tanındı. Seçme ve seçilme hakkı verildi. Kadınların iş yaşamı düzenleyen yasalar çıkartıldı.

Genç Cumhuriyet kadını erkekle eşit yurttaş olarak gördü ve buna uygun yasalar çıkartıldı.

Atatürk diyor ki;

"Bir toplum, cinsinden yalnız birinin asrî gerekleri elde etmesiyle yetinirse o toplum yarıdan fazla zaaf içinde kalır. Bir millet gelişmek etmek isterse bilhassa bu noktayı esas olarak kabul etmek mecburiyetindedir... Binaenaleyh bizim toplumumuz için ilim ve fen lâzım ise bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın elde etmeleri lâzımdır..."

Kim ne derse desin, bu milletin kalbinden, aklından Atatürk sevgisi silinmeyecek. Ortak değerimizdir.  Mevcut eğitim sistemine; küresel dijital kültür dayatmasına rağmen, Z kuşağı arasında hızla yaygınlaşan Atatürk sevgisi bunun kanıtıdır...

.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?