USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kâr payının sürekli olarak dağıtılmaması

04-07-2017

Diğer ticaret ortaklıklarında olduğu gibi, anonim şirketlerde de asıl amaç kar elde ederek, şirket pay sahiplerine dağıtılmasıdır.
Şirket esas sözleşmesinde bu husus bir amaç olarak gösterilmemektedir. Ancak bu olgu, 'ortaklık' kavramının hukuksal ve ekonomik bir sonucudur. Nitekim, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 331 (I) inci madde fıkrası aynen şöyledir: 'Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir.' Bu madde hükmü, serbest piyasa ekonomisi ve devlet tekellerinin, 'acquis communautaire' e uyum bağlamında kaldırılması ile ayrı bir boyut kazanmıştır. (TTK m.331/1 Gerekçesi). Bu nedenle, anonim şirket hukukunda yer alan 'ortaklık' kavramı kapsamında kar elde etmek ve ortaklar arasında paylaştırmak hedef olarak kabul edilir. Anonim şirket organları bu amaca uygun kararları almakla yükümlüdür. Bunun sonucu olarak, ortaklıkta kar elde etmek ve bunu pay sahiplerine dağıtmak, onlar için vazgeçilmez bir hak olarak görülür.
Şirketin nihai amacının kar elde ederek ortaklara dağıtılması esas olmakla birlikte, esas sözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler, bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülmekte olanı, konu ile ilgili düzenleme TTK'nın 423 (2) nci (Mülga TTK m.469/II) maddesidir.
Söz konusu düzenleme gereğince şirketin devamlı inkişafı ve mümkün mertebe istikrarlı kar dağıtımını temin bakımından esas sözleşmede zikredilenlerden başka yedek akçeler ayrılmasına şirket genel kurulunca karar verilebilir.
TTK'nın 452 nci maddesinde düzenlenen müktesep hak olan kar payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan, anılan yasanın 423 (2) madde fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması gerekir. Esas sözleşmede ihtiyari ve kanuni yedek akçelerin ayrılmasından sonra kalan safi karın bir kısmının dağıtılmamasına ve olağanüstü yedek akçeye ayrılması mümkün ve bu konudaki genel kurul kararının esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılığı söz konusu olmamakla birlikte, tamamının yedek akçeye ayrılması TTK'nın 423 (2) (Mülga TTK m.469/II) maddesinin istisna hükmü olduğu gözetildiğinde; TTK'nın 423 (2) (Mülga TTK m.385) maddesinde düzenlenen müktesep hakkın ihlal edilmediğini kanıt yükünün şirkette olması sonucunu doğurur. Karın olağanüstü yedek akçeye ayrılmasına ilişkin karar genel kurulda gerçekleştirilmemiş olsa bile, açılacak davanın yargılaması sırasında pay sahibinin bunu açıklayarak somut deliler ile ispat etmesi gerekmektedir. Ancak, şirket tarafından kar payının sürekli olarak dağıtılmamasını gerektirir durumun ne olduğu somut olarak açıklanması gerekir. Bu durumda, kar payının dağıtılmamasına ilişkin alınan genel kurul kararının yasa, esas sözleşme ve özellikle iyiniyet kuralları ile bağdaştığını kabul etmek mümkün değildir.
Bu itibarla mahkemece, kar payının nispi müktesep hak olduğu ve TTK'nın 423 (2) (Mülga TTK m.469/II) maddesinin TTK'nın 452 (Mülga TTK m.385) maddesini bertaraf eden bir hüküm olmayıp, gerektiğinde uygulanması mümkün istisnai bir nitelik taşıdığı, pay sahibinin yeterli oranda kar payı üzerinde müktesep hakkı bulunduğu, dolayısı ile istisnai hakların sakınılarak kullanılması gerektiği ilkesi çerçevesinde karın dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının iyiniyetli olmadığının kabulü gerekir (Yargıtay 11.HD., 28.04.2015, E/K. 994 - 5904).
Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımızı sunarız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?