USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

PANOPTİKON

PANOPTİKON
26-11-2023

Panoptikonun temel ilkesi bilinmezliktir. Merkezde bir kule vardır ve halka halinde küçük hücrelerden yani hapishane şeklinde tasarlanan bir bina vardır.

Kulede hücrelerin iç cephesine bakan pencereler bulunmaktadır. Kuleye bir gözetmen, hücrelere de gözetlenecek farklı alanlardan kişiler yerleştirilir.

Hırsız, araştırmacı, otist, sex işçisi, doktor vb. elbette ki çoğaltılabilir. İşte aklınıza kim geliyor ise olur.

Panoptikon yapılanma, en saf haliyle bilgisayar teknolojilerinin kurulmasında temel olmuştur.

Devasa kurulan fabrikaların izlenmesi akıllı kameralarla izlenir ve kameraların başında sürekli bir gözetmen bulunması gerekmez; ama çalışanlar bilir ki yaptıkları işler kayıt altındadır.

Endüstri döneminde malumunuz dünya kendi savaşı ile tanıştı.

Her insan hayatta kalabilmenin güçlü olabilmenin ne kadar önemli ve de zorunlu olduğunu acımasızca anladı.

Cici fabrikaların gösterişli yapılarının içinde uzun saatler aç çalışan çocuk işçiler, kadınlar…

Panoptikonun çıkış noktası teknoloji. Kamera. İş yerindeki verimliliğin artışı.

Üzerine o kadar ekleyerek katlandı ki, fabrikalara kurulan kameralar, ilk dev bilgisayarlara.

Okullara iş yerlerine düğündü bayramdı derken geldi avcumuzun içindeki bir ‘’ dünya’’ oluverdi.

POPOSUYLA BALON PATLATAN KIZ!

Panoptikon amacından uzaklaştıkça, kameralar küçüle küçüle dünyamıza girdikçe bizler yabancılaştık.

Annemize, babamıza, çocuğumuza, değerlerimize en çok da kendimize.

Artık biliyoruz ki. İzleniyoruz. Sihirli de bir dünya. Öyle ya kameralar artık sadece fabrikalarda uzun saatler çalışan işçileri çekmiyor.

Geçenlerde önüme bir haber düştü. Ünlü fenomen işte filan bir şeyler. Merak ettim. Baktım.

Öyle önemli bir olay gibi pazarlanmış ki. Fenomen. İnanın hiç duymadım. Şu an da hatırlamıyorum. Hatırlamak da istemiyorum.

Poposuyla balon patlatmış, kendisini de sürekli kameraya almış. Yayınlamış. Ünlü olmuş. Pardon fenomen. Muhtemelen de zengin olmuş hikayesi vardır.

Gülümsedim.

Poposuyla balon patlatmış ne kadar da komik geliyor.

Neden fenomen olmuş peki. Yani bir kızın poposuyla balon patlatması binlerce insana neden çekici gelmiş olabilir?

Sexapal bir içerik, çocuk animasyon pazarlama. İki uç kategoride yazık dedim.

Sexapal bir içerik ise saygı duyarım. Çocuklar da izliyorsa ki kuvvetle muhtemel yazık ki ne yazık.

Dikkatinizi rica ediyorum, bu şekilde çekimlerle fenomen oluyor. Günümüzün ihtişamlı kelimesi.

Poposuyla balon patlatmak fikrine yakın içerik üretmek zor olmasa gerek. Ben de fenomen olayım. Ben de ünlü olayım. Zengin olayım.

Matematik problemleri yerine daha yapılabilir değil mi? Çocuklar için. Çocuklarımız için.

YAM YAM TAYFUN TIKLAMASIN!

Günümüzün en popüler söylemi. Bunalımdayım. Neden?

Sosyal medyada çok üstüme geldiler. Kim peki onlar. Ekranı kapattığın an görmeyeceğin her biri.

Belki küçük bir çocuk, belki yalan dolan bir hesap belki, belki de…

Yıl 1996. Yer Manisa Kırkağaç. Oktay tayfun BÖLGE isimli bir cani yaratık, tatilde tütün fabrikasında çalışan küçük Mustafa ve arkadaşını kandırdı.

Ormana götürdü. Taciz etti. Nezaketli olamayacağım bu konuda. Tecavüz. İkinci defa niyetlendiğinde Mustafa bağırmaya başlayınca, arkadaşının yanında başını kesti. Arkadaşı kaçtı.

Gözü yaşlı anne, tüm kasaba herkes Mustafa’yı ararken anne Mustafa bulunsun diye evde dua okutmak istedi.

Küçük kasaba. Eş dost çağırmaya giderken orman yolunda Mustafa’nın oğlunun kanlı kıyafetlerini ve eti kemiğinden ayrılmış kafatası buldu.

17 gün boyunca hiçbir iz yoktu. Derken Mustafa’nın arkadaşı da konuşunca olaylar ortaya çıktı.

Yam yam tayfun, Mustafa’nın etlerini kemiklerinden ayırıyor. Kaynatarak. Onu da çorba yapıyor. Kasabada da bu caninin esnaf lokantası var sahi orada yapıyor.

Etleri de yemeklere atıyor. Kaybolduğu 17 gün boyunca kasaba halkına yediriyor. Evet. Anne ve babası da yedi.

Unutmadan bu cani, bu olaydan önce öz kardeşini öldürmüş yedi yıl hapisten sonra çıkmış.

Uzun yıllar kasaba halkı psikolojik tedavi gördü.

Şimdi, şimdi peki Oktay Tayfun BÖLGE canisi serbest. (mansettürkiye.com haber verilerine göre)

Kendisini de sosyal medyada bir arkadaşı kader mahkumu diye tanıtmış.

Sizi depresyona girecek kadar etkileyen o sosyal medyada.

Ünlü, fenomen, zengin adı her ne ise. Hani o takipçi sayıları, sözde güç. İşte diyorum belki takipçilerin içindedir o Yam Yam.

Yolda görseniz selam vermeyeceğiniz, iğreneceğiniz biridir belki.

Panoptikon, ilk fabrikalar kurulduğunda güzel bir teori olarak kameraların, bilgisayarın, teknolojinin temel dinamiği olmuştur.

O yıllardan günümüze kullanım amacını çok aşmıştır. Evet. Ama dikkatinizi rica ediyorum. İster panoptikon ister poposuyla balon patlatan kız. Değişmeyen tek bir şey var.

İlk kurulduğu zamanda da fabrikalarda uzun saatler çalışan çocuk işçiler vardı, bugün de o sosyal medyanın merak ve zaman geçirme ile pazarladığı dijital dünyada çocuklar var. Bizim çocuklarımız.

Sahi, kitapların kokusu ne kadar güzeldir bilir misiniz? Dokunabilirsiniz. Gerçektir. Baharda açan iğde çiçeği kokusunu anımsatır bana.

Çocukluğumun kokusu iğde çiçeği.

 

Masumiyetle kalın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?