Son 6-7 yıllık süreçte yönetimlerin yaptığı borcun toplamı 1 milyar 58 milyonTL!
Geleni gideni sorumsuzca umursamazca kulübü gırtlağa kadar borca sokarak ceketini alıp arka kapıdan sıvışmış.
Kestirmeden söylersek Bursaspor şanlı armadası denizin dibine çöken denizaltı gibi batmış...
110 yıl önce batan efsanevi lüks yolcu gemisi Titanik’in enkazını kaldırmak ile ironik anlamda Bursaspor’u ayağa kaldırıp yüzdürmek eşdeğer gibi...
Hep yazıyor ve söylüyorum bugünkü koşullarda ülkemizde hesap sorulamayan iki zümre var:
Siyasetçiler ve de futbol kulüp yöneticileri!
Sevgili kardeşim Başkan Banaz’ın ekranda alt alta sıraladığı alacaklı isimleri ve de kurumları görünce aklım şaştı...
Kimler yok ki?
Özlüce’deki kulüp binasının yerini hiç bilmeyen, önünden bile geçmeyen o kadar çok alacaklı var ki! Görünen o ki; Bursaspor’un borçlu olduğu listenin en başlarında menajerler haliyle de yabancı kulüpler var. Öyle uçuk/ astronomik rakamlar var ki; ne mantığa ne de akla sığar.
Hani derler ya ‘futbolda menajerle aynı çuvala gireceğine şeytanla gir’ diye...
İşte aynen öyle...
Tabii ki; kastettiklerim işinin ehlisi dürüstü olanlar değil, kurnaz simsarlar ve de cambazlar...
Hiç şüphe yok ki; borç sorunu sadece Bursaspor’un değil; tüm kulüplerin sıkıntısı.
Çünkü ülke futboluna, transfer ve kazanma odaklı bir bakış açısı hâkim. Transfer, futbolun olmazsa olmazı kabul ediliyor neredeyse. Oyuncu yetiştirme ya da oyuncu geliştirme konusu çok az kişinin ilgisini çekiyor.
Borçları takan kimse de yok. “Ne pahasına olursa olsun transfer” anlayışıyla çıkılan yolun sonraki aşamaları, “Ne pahasına olursa olsun kazan” ve “Ne pahasına olursa olsun şampiyon ol”…
Ülke ekonomisinin günden güne daha ağırlaştığı bir ortamda, kulüplerin haliyle geliri giderek azalır, buna karşılık borçları, döviz hareketliliği yüzünden giderek artar. Bursaspor gibi umudu; bilgide, emekte, altyapıda, genç oyuncularda değil de, onları satarak, transferde yabancı oyunculara borçlanmakta gören zihniyetle bugün gelinen nokta ortada...
Allah yardım etsin...
