Bir gün kısa kollu tişört bir gün palto- mont giydiğimiz bu günlerde, Bursaspor’un sezon boyunca tıpkı hava durumu gibi değişkenlik gösterdiği herkesçe malum. Tam kış bitti bahar geldi dediğimiz haftanın hemen ardından da Sibirya soğukları Timsah’ın kapısını çalıyordu. İşte bu nedenle de dünkü Gençlerbirliği maçı öncesinde de nasıl bir iklimle karşılaşacağımızı kestiremiyorduk...
Kendi iç sahanın en tarihi maçlarından birine çıkarken, biraz zorunluluktan, biraz da seçenek olmamasından dolayı pasa değil, güce kuvvete dayalı bir takım kurmak zorunda kalacaksın.
Ama rakip, iş güce kuvvete kaldığında en geriden en uca aynı orta çizgide arkalı-önlü oynayan Grechysin-Tshibola-Eleke üçlüsüyle senden daha önde...
Bursaspor teknik heyeti bu takımın göbekten gole gidecek hali yok diye düşünmüş olmalı ki; ‘bari kanatları çalıştırayım’ mantığıyla sağ uca Namık Alaskarov’u, sola da Enver Cenk’i koyup, Hasan ile Bruno’yu da onlara içten destek vermesi amacıyla görevlendirmiş...
Başkent temsilcisi ‘1 puan âlâ, 3 olursa oh ne âlâ’ parolasıyla Bursa’ya gelmiş. Savunmada langırt masasındaki gibi 7 çakılı adamla ‘Çanakkale Geçilmezi’ oynadılar. Ne var ki; Bursaspor açısından dünkü maç öyle bir anlam taşıyordu ki; rakip kendi ceza sahasına ‘Çin Seddi’ de örse yıkıp geçmek zorundaydı.
Yeşil Beyazlılar ikinci yarıya yine yüksek tempoda mutlak gol bulmak amacıyla başladı. Bütün hatlarıyla Gençlerbirliği kale sahasına yüklenerek resmen o bölgeyi şantiye alanına çevirdi.
Ama nafile beklenen gol bir türlü gelmedi.
Metin Diyadin hangi takımı çalıştırıyorsa çalıştırsın taktik faulleri kullanan bir teknik adam. Futbolcuları da zaman çalma, adam kandırma adına her türlü profesyonel hileye/artistliğe başvurarak 4’ü sarı 1’i kırmızı toplamda 5 kartla hedefine ulaştı(!)...
Bu dramatik gece Timsah Arena’nın hoparlöründe çalan öyle bir şarkı ile sona erdi ki!
Hani erkekler ağlamaz derler ya; o söz dün için geçerli değildi…
Gel de ağlama!
Sel gibi akan yanaklarından süzülen gözyaşlarını kimse görmesin diye…
Gel de sakla!
Hangi şarkı çalıyordu onu merak ediyorsunuz değil mi?
Leman Sam o buğulu yürek burkan sesiyle söylüyordu:
‘Anladım ki Bursasporum hiç kimse sen değil…’
‘Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil…’
