Çok yoruldum...
Bıktım...
Yıldım...
Tükendim...
Herkes gibi...
Bursaspor'u hayatının içine bütünüyle entegre etmiş, kanıyla canıyla an be an yaşayan insanlar gibi...
Ümraniye maçının ilk yarısında 'TRT'nin de yağmur damlacıklı katkılarıyla' hayli bulanık bir görüntü(!) sergileyen Bursaspor, isabetli şutu olmadan tamamladı koskoca 45 dakikayı.
11.dakikada Taha'nın Bammou'ya ceza sahasında yaptığı hareketle penaltı kazanan Ümraniye'nin ilk denemede başaramadığı, hakem kararıyla tekrarlanarak attığı gol, Bursaspor'un gardını da hayli düşürdü.
Zaten elle tutulur, gözle görülür bir hücum seti olmayan takım, ucuna yetersiz son vuruşlarını da eklediği futbolunun sonunda soyunma odasına 1-0 mağlup girdi.
İkinci yarıya Matavz/Batuhan, Taha/Zalazar değişikliği ile başlayan yeşil beyazlılar, beklediğimiz hamleyi yapmak yerine 61'de ikinci golü de kalesinde gördü.
68'de İsmail Yüksek'in kafa golüyle bir nebze umutlansak da 84'te Serkan Göksu ile gelen Ümraniye'nin üçüncü golü ile film kopmuş oldu.
85'te kendi kalemize 4. golü Burak'ın omzuyla atarak taçlandırdığımız maçı, yine bir utanç tablosu ile noktaladık.
Ve böylece bir kez daha sıfır çekerek, 16. maçımızda 8. yenilgimizi alıp, hedefe giden yönden, kuş uçmaz, kervan geçmez patika bir yola savrulmuş durumdayız.
Olumsuzluktan, olumsuz cümle kurmaktan, umutsuzluktan nefret ediyorum.
Ama bu tabloya pozitif şeyler söylemek, tam manasıyla Polyanna hikâyesine döner.
Bilemiyorum! Bu saatten sonra hangi şok bizi yeniden canlandırıp hedef yoluna iter ama böyle giderse bu işin sonu hepimizi üzer...
Umuyorum ki bir an evvel bir çözüm bulunur.
Umuyorum ki bu kulüp, başarısız olmasını isteyenleri hayal kırıklığına uğratır.
Umuyorum ki bu kulüp aportta bekleyen, avucunu ovuşturan, hatta daha da ileri gidiyorum yok olmasını bekleyenlerin hevesini kursağında bırakır, varsa bu yönde planlar hepsini suya düşürür.
Yoksa ciğerimiz çok yanacak.
Farkında mıyız?
Çok yanacak!..
