USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GÖRDÜĞÜM LÜZUM ÜZERİNE...

11-11-2021

Malum; Bursaspor yönetimi başkan dâhil 13 kişiden oluşuyor. Ne ilginçtir ki mevcut yönetimin iş başı yapmasının hemen ardından özde 5 sözde 2 olmak üzere toplamda 7 yönetici başlıkta asılı cümleyi istifa dilekçelerinin sonuna ekleyerek görevden ayrıldılar.

Tamer İşler, Yalçın Cambaz, Metin Mustafaoğlu, İlker Batu Demirtaş ve Şevket Kaydı resmi olarak istifa ederken, geçmişteki bazı söylemleri büyük tepki çektiği gerekçesiyle Hasan Güler ile Emrah Kılıç sözlü olarak istifa ettiklerini açıkladılar... Neden, niçin, Net bir açıklama yok ama dilekçelerin tamamında ‘Gördüğüm Lüzum Üzerine’ etiketi var.

İlk 7 haftaya biri emanetçi olmak üzere toplamda 4 hoca sığdıran bir yönetimin teknik ve idari bazda ciddiyet, organizasyon, profesyonellik, bilgi, birikim, özveri ve de kalite zafiyetini görmek için kulübün içine girmeğe ya da idman seyretmeğe gerek yok...

Yaşananlara bakıldığında her şey o kadar açık ve net ki! Ancak bütün bunların ötesinde buzdağının görünmeyen yüzünde devasa bir sorun var? Bursaspor’da ‘birliktelik bütünlük’ kavramı yok! Yönetim, taraftar ve medya üçgenindeki camiada karşılıklı güven duygusu müthiş biçimde erozyona uğramış durumda..                                     Yönetim camiayı kucaklayamadı... Taraftar yönetime ısınamadı...

Yazılı/görsel/sosyal medya ile yönetim arasındaki köprüler çok erken atıldı.

Bursaspor’da başarı takım ruhu yakalandığında gelir hep... Kulübün gelenekleri arasında bir kişinin yükü sırtlanıp kulübü her alanda başarıdan başarıya koşturması yoktur.

Tarihinin en görkemli günlerinde ne İbrahim Yazıcı, ne Ertuğrul Sağlam bunu tek başlarına yapabildi. Camiada birliktelik sağlandığında sporcularda formaya can verirler. Bu birlikteliği de hiyerarşi sağlar kulüpte...

Birlikteliğin adı ‘ruh’ olur ve o ruh dalga dalga kentin her kesimine yansır. Maalesef bugün için ne yönetimde ne teknik anlamda ne de takımda o ruhu yansıtacak kimse yok.

Özetlersek; Bursaspor’da çözülemeyecek problem olmaz ama önemli olan problemin ne olduğunu görebilmek. 

Gerçekten birileri sorunun ne olduğunu görüyor mu?

Yoksa kongrenin zafer sarhoşluğu ile vazgeçilemez duygusu, Özlüce üzerinde hala promil etkisi mi yaratıyor?                                                                                                                                                                                                               

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?