USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

AĞLAR MISIN GÜLER MİSİN?

27-03-2021

IFFHS’nin yaptığı bu araştırma Türk futbolunun resmen dip yaptığının bir belgesidir. Yıllardır dinleye geldiğimiz ve de övündüğümüz ‘Bizim ligimiz Avrupa futbolunun 5 büyük liginden biridir’ masalı da böylece iflas etmiştir. Futbolseverlerin maçları izleyebilmek için Avrupa’nın en yüksek decoder bedeli ödediği ülke insanımın nasıl aldatıldığı ve de kandırıldığı artık gün yüzüne çıkmıştır... Neymiş? Süper Lig Avrupa’nın en pahalı ligiymiş! Mal ortada, güldürmeyin insanı, aklımızla alay etmeyin... Milli takımı Avrupa Ulusal Ligi’nde küme düşmüş, sezonu ilk 5 arasında bitiren, Ziraat Kupası kontenjanından Avrupa’ya açılan toplamda 6 takımı neredeyse turnuvaların başında elenip geri döndüğü bir ülkeden söz ediyoruz... Şimdi Ulusal Takımın 2022 Dünya Kupası’na katılması için ulus olarak dua ediyoruz... Tamam; “2020’de hayatımıza birçok yeni kelime girdi. Pandemi, Covid, mutasyon…” Ancak başarısızlığı sadece bu etmenlere bağlamak yanlış... Ritmik jimnastikten, atletizme, yüzmeye, “spor” denilince akla “ilk gelen” sporun ana dallarında başarıdan başarıya koşan, rekorlar kıran, altın madalyalar, alan, ferdi yarışmalarda da, takım yarışmalarında da madalya podyumunun en üst basamağına çıkarak “İstiklal Marşımızı” dinleten “kadınlı erkekli” sporcularımıza ne diyeceğiz o zaman? Onlar pandemiden etkilenmedi mi? İşte size birkaç örnek... Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle geç açılan sezona karşın milli sporcularımız uluslararası arenada atletizmde 115, yüzmede 42 olmak üzere toplamda 157 madalyayı Türkiye’ye getirdi. A Milli Kadın Voleybol takımı Tokyo Olimpiyatları’na katılma hakkı elde etti. Taekwondo, Judo, Karate, Masa Tenisi, Güreş’te uluslar arası arenalarda nice kez bayrağımız zirvede dalgalandı. Kimin haberi oldu bu göğüs kabartan başarılardan?..

Bu soruyu sorduğumuzda, “biz gazeteciler, biz spor (!) yazanlar, biz TV ekranlarında spor (!) konuşanlar aynaya bakmalı” ve “mahcubiyet içinde” başlarımızı ‘yüzümüzün kızardığı görülmesin” diye önümüze eğmeliyiz! Küme düşmüş, çökmüş futbol ile basketbolun peşinde koşmaya devam ederken, hâlâ ve hâlâ “sporumuzdaki müthiş mutasyonu” dünya âleme gösteren Türk gençlerine “hak ettikleri yeri vermemekte yarışan” sayfalarımızın ve ekranlarımızın sahibi olan “bizler” bilmem ki, ne zaman “Sezar’ın hakkını Sezar’a verecek” bir “spor anlayışına” sahip olacağız?.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?