USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nereye kadar sabır?

19-07-2019

Toplumun her katmanı öyle veya böyle bir yerlere borçlu… Kimi 25-30 sene vadeyle ev alıyor, kimi 1 haftalık tatil ödemesini 9 taksit yaptırıp, bu yazın ortasından bir dahaki yılın yaz mevsimine kadar borçlanmayı kabul ediyor.
Eh, futbol toplumun aynası olduğu için kulüpler de adeta borçlanma konusunda birbirleriyle yarışıyor..
Geçenlerde bir araştırma yayımlandı gazetelerde. Türk futbolunun borcu 2012 ile 2018 arasındaki 6 yılda yüzde 360 artmış. 2019 Mart itibarıyla Bursaspor’un toplam borcu 491 milyon 631 bin lira…
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu dahil FIFA ve CAS’a olan borç ise 36 milyon TL civarında…
Peki Bursaspor başta olmak üzere kulüpler neye güvenerek bu kadar borcu yaptı diyecek olursanız, yanıt gayet basit.
Türkiye’deki mevcut spor yasası, seçilen yönetimleri ‘har vurup harman savurmaya’ itiyor.
Laz Bakkal usulü anlatalım: “İstediğin kadar harca, borç yap, görev süren bittiğinde elini kolunu sallaya sallaya görevi bırakabiliyorsun.
Kimse, “Dur, sen yanlış yönettin, kulübü zarara uğrattın, tazminat öde” diyemiyor!
Genel kurulda ibra etmemek hikâye! Geçmişte Kani Şen/Recep Bölükbaşı yönetimleri ibra olmadı da ne oldu? Merhum başkan İbrahim Yazıcı dönemi sonrası kulübün başına geçen her yönetim har vurup harman savurmuş. Kaynak tükenince de kulübün isim hakkından tutun, reklam gelirine, kombineden, yayın parasına kadar gelecek yıllardaki olası gelirler harcanmış, hatta banka kredisi ile satın alınan taşınmazlar, bir başka bankaya teminat gösterilip, yeni borçlanmalar gerçekleştirilmiş. Yeter ki, vahşi transfer pazarında at koşturulsun…
Le Guen’ler, Sow’lar, Kembo’lar, Delarge’lar, Agu ve Badu’lar, Badji ve diğerleri ile onların menajerleri zengin edilsin!
Bursaspor’da yıllardır aynı senaryo sahnelendi, ders çıkan olmadı. Başarının salt transferle gerçekleşeceğini var saymış olacaklar ki son 5 yılda Özlüce’ye kamyon dolusu adam geldi bir o kadarı da geri gönderildi…
Ve deniz bitti, arkasında enkaz yığını bırakan Ali Ay yönetimi süt dökmüş gibi gitti… Tahta kapalı, girilen karanlık tünelin ucunda ışık yok…
Cep delik, cepken delik, kulüp kasasında yok kuruş metelik!
Peki ne olacak?
Sabır sabır sabır…
İyi güzel de nereye kadar?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?