Bir Bursa sevdalısı ve Yeşil Beyaz renklerin aşığı olarak yeni yerimi yadırgamayacağımı, sizlerin de beni içinize alacağınız inancıyla kolları yeni medyam için sıvıyor ve tabii ki ortak paydamız Bursaspor'la başlıyorum.
Meslek büyüklerimiz 'İlkyazı zordur' derler. Umarım bu ilkyazı uzun soluklu bir birlikteliğin başlangıcı olur.
Sevgilerle...
BURSASPOR yönetimine giren her kimse, ismine, etiketine, kariyerine bakmaksızın saygı duyarım. Hem cüzdanlarıyla, hem zamanlarıyla kulübe faydalı olmak için uğraştıklarını düşünürüm. Bursaspor gibi arkasında çok büyük bir kalabalık bulunan bir camiaya, her icraatı beğendirmek zor bir iştir. Ali Ay başkanlığındaki yönetimin yükünün ağır olduğunu biliyor ve anlıyoruz. Ancak bilemediğimiz ve de anlayamadığımız sayın başkanın transfer konusundaki söylemleri ve de bilmeceye dönüşen eylemleri!
Samet Aybaba başta olmak üzere taraftar ve medya ‘bu takıma transfer şart’ diye yırtınırcasına çırpınırken sorumluların kılını dahi kıpırdatmaması hayret verici!
İzlenimlerimiz odur ki; Başkan Ali Ay ve kurmayları ikinci yarıdaki Fenerbahçe ve Kayseri maçlarının sonuçlarına göre kendilerine bir yol haritası belirlemişler.
‘Kervan yolda düzülür’ düşüncesiyle transferin son gününe kadar (31 Ocak) beklemeyi hedeflemişler. Eğer bu felsefe ile yola çıkarlarsa kanaatimiz odur ki; bu kervan yoldan çıkar!
Neden mi?
Samet Hoca’nın talebi ve de yönetimin onayıyla kendilerine takım bulması söylenen 8-10 oyuncunun ne arayanı var ne de soranı? İçlerinde öyle isimler var ki; bunca zamandır antrenmanda kullandıkları malzemeye bile yazık!
Sayın Başkan kongre sonrası ve de sezon başı ‘Çıtayı yükseltmeyi’ vaat etmişti.
Şampiyonluk yaşamış, ardında da 3 yıl Avrupa’ya açılmış bir takım için çıtanın konacağı yer belli…
Ancak çıtanın üstünden mi atlanacak yoksa son iki sezonda olduğu gibi yine altından yürüyerek mi geçilecek?
İşte orası belli değil!
