USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Evet, en güzel yerlerden biri,Ama ÜNİVERSİTE KURMAK için değil…

22-08-2017

Geçen hafta sevgili Mustafa Özdal, Olay Gazetesindeki köşesinde, Bursa Teknik Üniversitesi rektörü Sayın Prof. Dr. Arif Karademir ile yaptığı söyleşiyi değerlendirdi. Sayın Rektör, Kalkınma Bakanlığının yeni üniversiteler kriterinde 1000 dönüm büyüklüğünde yerleşim alanı şartı olduğunu, Üniversitenin şu an bulunduğu alanın bu bakımdan da en güzel yerlerden biri olduğunu söylüyor ve ekliyor;
'Kestel Çataltepe'deki alan 1500 dönüm (!) ama inşaat yapılabilir alan 450 dönüm, biz 351 dönümünü kamulaştırdık, bize burada teslim edilen arazi zor bir arazi, ama siyasilerin verdiği kararı uyguladık… Halen kullandığımız tesis, eski Orhangazi Üniversitesi için yapılmış, bizim için en güzel yerlerden biri (?) ve ciddi bir yatırım var, 51bin metrekaresi üniversite için inşa edilmiş, ama halen 30bin metrekaresini kullanıyoruz…''
Sayın Rektörümüz gerçekten haklı, en güzel yerlerden biri, halen sabah/akşam gidip geldiği, gün boyu bilgi ve emek harcadığı, doğanın güzellikleri içinde, çok güzel bir çalışma ve eğitim ortamı…
Ama gelin, Sayın Rektörümüz ve sizler, bir de önünüze açacağım pencereden bakın bu güzelliklere, evet bu ortamın tamamı, birinci sınıf ve çok verimli tarım topraklarına sahip Bursa Ovasının göbeğinde, gene tamamı DSİ tarafından kurulmuş sulama sistemleriyle sulanan sebze ve meyve bahçelerinin göbeğinde, sadece yaz aylarında değil, iklim koşullarının uygunluğu nedeniyle, dört mevsim, her metrekaresinden tarımsal servet fışkıran bir doğa hazinesinin göbeğinde…
Gelin, Üniversite kurulması için en güzel yerlerden biri, diye tanımladığımız bu bölgenin başka güzelliklerine göz atalım, gelin bugün tarımdan da zengin olunabileceğini ispatlayan AĞAKÖY Tarımsal Üretim Modelini inceleyelim, hem de büyük paralar harcamadan, köylünün kendisinin geliştirdiği bilgi ve deneyime oturan üretim modelini… Biliyorsunuz Ağaköy ovanın ortasında kurulmuş, yetiştirdiği armuda adını aktaran, 'Ağaköy Armudu'', tarımdan zengin olunmaz tezini çürüten, örnek bir tarım köyü. Köyde yaşayanların neredeyse tamamının üyesi olduğu bir tarım kooperatifine sahipler, yıllar önce köyün ileri gelenleri Avrupa pazarlarına meyve ihraç etmeyi düşünmüşler, gidip o pazarları incelemişler, pazarların gözde meyveleri nelerdir, araştırmışlar ve sonunda, bizim deveci armudu dediğimiz, Santa Maria armut türünü yoğun biçimde onlara satabileceklerini belirlemişler. Ardından fidanların seçiminden, tarlalara yerleştirilmesinden, dikimine, bakımına kadar tüm yetişme sürecinin inceliklerini öğrenmişler ve bu oluşumu işler hale sokmuşlar.
Geçen hafta bu konu Milliyet internette de işlendi, oradan aldığım bazı bilgiler şöyle, '…bugün bu türdeki armudun ağaç başına verimi 200-300 kg iken, Ağaköy ağaç başına 350-400 kg ürün almayı başarmış. Ağaköy bugün 140 haneli, 140 otomobil, 200 traktör, soğuk hava depoları, kamyonları, marketleriyle zengin bir köy. Kendi arazileri 2800 dönüm, çevre köylerden satın aldıklarıyla 3500 dönüme çıkmış, 15 yıldır köyde hiç polisiye olay olmamış, evlerin yüzde 30'u kaloriferli, yüzde 70'i güneş enerjili. Bursa ovasının bu zengin köyünün ekonomisi, üretip, büyük bölümünü dış pazarlara sattıkları deveci armudu üzerine kurulmuş, köyün önemli bir özelliği de, köyden kente göç olmaması…''
Sayın Rektörüm, bu etkin örnekten göreceğiniz gibi, Bursa ovasının her karış toprağı, bu zenginlikleri üretecek özelliklere sahip, gönül ister ki, bu topraklar üzerine üniversite binaları yapılacağına, Ağaköy Tarımsal Üretim Modeli ovanın tüm köylerine uygulansın. Onun için gelin ilk başta attığınız doğru adıma, Bursa Teknik Üniversitesi'ni Kestel'de kurma adımına dönün ve bunu içinize sindirin. Aslında bu konuda siyasetçiler çok doğru bir karar vermişler ve oluşumun gerçekleşmesi için size destek olmuşlar. Belki 1500 dönüm alanın 450 dönümüne üniversite binalarını yapabileceksiniz ama, geri kalan alan da, bana göre sizin eğitim sürecinizin çok değerli, çok güçlü bir pompası olacak, teknik bilgilerle dolduracağınız genç beyinleri doğa ile bütünleştireceksiniz, bu bütünleşme ise insanlığın geleceği açısından, en az mesleki bilgileri kadar, mesleki becerileri kadar, önemli ve değerli olacak. Boş kalacak diye baktığınız o 1000 dönümün üzerindeki alan, eğitim sürecinin kopmaz parçası olarak, doğanın içinde yaşamanın, doğanın değerlerini tanımanın ve de tanıdıkça onları korumanın önemi, öğrencilerinizin beyinlerine işleyecek, tabii bu işlemeyi, öğrencilerinizin doğanın güzellikleri içinde yapacakları sosyal ve sportif etkinlikler de pekiştirecek. Ayrıca ileriki yıllarda bünyenizde Ziraat,Veterinerlik Fakülteleri de yer alırsa, bu alan onlar için paha biçilmez değerde olacak, uygulamalı eğitim/öğrenim tesislerinin kurulmasına imkan sağlayacak.
Bugün İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ felaketiyle yüzleşmekte olan insanlık, artık attığı, atacağı her adımda, durdurmak imkansız ama, en azından bu felaketi yavaşlatmak zorunda, bu bilinç içinde yaşamak zorunda, işte bu nedenle de Kestel alternatifi, güzel olmanın çok ötesinde, oluşumunuzun olmazsa/olmazı olmak zorunda…
Yazımı kendimden bir örnek vererek bitireceğim, Sayın Rektörüm, ben İTÜ İnşaat Fakültesi mezunuyum, 5 yıllık eğitim sürecim Taşkışla'da, dört duvar içinde geçti. Ama şanslıydım, 1. sınıftan itibaren stajlarımı DSİ'de yaptım, okulda öğrendiklerimi doğanın içinde uygulama fırsatını yakaladım, 35 yıllık meslek yaşantımın tamamı da gene DSİ'de, bazen doğa olaylarıyla boğuşarak, ama büyük bölümünde, doğanın yeteneklerini insanın faydasına sunarak geçti. İşte bu yaşam tecrübeme dayanarak derim ki;
Sayın Rektörüm, lütfen Çataltepe yerleşimi için atılan adımı geri çekmeyin, Ben o alanı çok iyi biliyorum, gelin Bursa Teknik Üniversitesini, mühendislik yeteneklerinizi iyi kullanarak, doğaya zarar vermeden, doğanın güzellikleriyle buluşturun ve Kestel'de kurun…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?