USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Turizm strateji planı ve Uludağ…

11-07-2017


Turizm Bakanlığı nihayet Bursa'yı da bir turizm kenti olarak gündemine almaya karar vermiş ve uzmanları bu hafta kentimizde inceleme yapıyorlar ve2023 yılını hedef alan Bursa Turizm Strateji Planı hazırlayacaklarını beyan ediyorlar.
Aslında aşağıdaki yazımı, Uludağ'ın farkında olmadığımız 'YAZ TURİZMİ' potansiyelini masaya yatırmak için yazıyordum, sevgili Ahmet Emin Yılmaz'ın köşesinde aktardığı bu önemli plan çalışması haberi, yazıma bir başka önem kazandırdı, umarım Uludağ'ın bu çok değerli yönü, gelen heyetin gündeminin ön sırasına yerleşir. Tabii Bursa ve çevresinin sahip olduğu değerler, çeşitli yönleriyle turizm sektörünün çalışma alanları içinde yer alıyor. Örneğin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Altepe, geçen ayki Meclis toplantısında, eski tabakhaneler bölgesinin 20 bin m2 büyüklüğündeki bölümünü, Termal Turizm Tesisleri yapılmak üzere sattıklarını, böylece sanayi kenti Bursa'da turizm sektörünü çeşitlendirecek ve güçlendirecek önemli bir adım attıklarını, açıkladı. Biliyorsunuz, Osmangazi Belediye Başkanı Sayın Mustafa Dündar'da, Hisar İçi Restorasyon Projesini başlatarak, kentimizin çok değerli tarih varlığını, Tarih Turizmini geliştirmek üzere, turizm sektörünün önüne seriyor.
Eski Bursa Valisi Münir Karaloğlu, görevi süresince, kentimizin nadide doğa değerlerini turizme açmıştı. Bu kapsamda doğanın içinde oluşumu planlanan, toplamda 2000 km uzunluğundaki Doğa Yürüyüş ve Bisiklet Parkurları Projesi içinde, 18 km uzunluğundaki İznik Gün Batımı Sırtı Parkurunun 8 km uzunluğundaki bölümünü ve 12 km uzunluğundaki Sadağı Kanyonu Parkurunu hizmete sokmuştu.
Evet, bunlar kentimizin tarih ve doğa hazinesinin turizm sektörünün önüne konmaya başlanan alanları, ama tüm bunları gölgede bırakacak, muhteşem bir doğa hazinemiz daha var, ULUDAĞ…
Ne yazık ki, bu hazinemizin içinde ne büyüklükte, ne kadar paha biçilmez değerler saklı, farkında değiliz. Uludağ denince, önümüzde kış aylarının görüntüsü canlanır, kar ve kayak bu görüntünün ana temasını oluşturur, turizm sektörü de yaptığı büyük yatırımlarla bu temayı renklendirirler, ama yaptıkları yatırımın karşılığını alacakları süre 3-3,5ay içine sıkışır. Bursa halkı olarak, Uludağ bizim için, yaz ve kış ağırlıklı olarak, mangal başında piknik yaptığımız bir yerdir, kayak yapmak ikinci sırada gelir.
Geçende, serinlemek, temiz hava solumak için, arabayla Bakacık'a kadar gittik, Kirazlı Yayladan itibaren tüm yol boyu, iki taraflı araba parkıydı ve ağaçların altı da et/mangallı piknik alanıydı, oysa bilinçsizce kullandığımız ve tahrip ettiğimiz o alanların üzerinde, dünya değerleriyle ölçülemeyecek büyüklükte bir DOĞA HAZİNESİ yatıyor, biz farkında değiliz… Ama, bu hazinemizi Uludağ Üniversitemizden Prof. Dr. Gürcan Güleryüz ve Prof. Dr. Gönül Kaynak hocalarımız, adım adım tarayarak ortaya çıkardılar, kayıtlara geçtiler, eserler yayınladılar, uluslararası bilimsel ortamlarda anlattılar, tanıttılar. Geçen hafta, Rabia DENİZ'in OLAY Gazetesinde yayınlanan röportajında isimlendirdiği, ULUDAĞ'IN TOPRAK ANASI, Prof. Dr. GÖNÜL KAYNAK hocamız verdiği bilgilerle, bu doğa hazinemizi bizlere tanıttı, umarım okumuşsunuzdur, aslında arşivinizde saklanacak, yeri geldiğinde çevrenize anlatacağınız çok değerli bilgilerdi, anlatılanları özetlersek;
Uludağ, Çekirgenin üstünden, 200 metre rakımdan, 2545 metre zirveye uzanır, sahip olduğu bu yükseklik farkı, Akdeniz iklimi bitkilerinden başlayan çeşitliliği, değişen iklim koşulları paralelinde artırarak, zirveye kadar taşır. Eskiden 350m.ye kadar maki türleri yerleşikti, ama ne yazık ki bilinçsiz yapılaşma ile bu nadide türü artık görmek mümkün değil. 350m.den sonra kestane, ıhlamur, gürgen, meşe, dişbudakların hakim olduğu geniş yapraklı orman türleri 1200metreye kadar görülür. 1200Metre üzerinde köknar kuşağı başlar, kayın ve çamlarla orman oluştururlar ve 2200 metreye kadar uzanırlar, bu bölge birçok endemik bitkiyi de içinde barındırır. 2200metre üzeri ise Alpin kuşağıdır, Balkanlar ve Türkiye'de sadece Uludağ'da bulunan Alp köknarı ormanıyla kaplıdır… Uludağ'ın bu ekolojik yapısına özgün çeşitlilik içinde, nadide bitki türlerinin de yaşam alanları yer alıyor ve dünyada sadece Uludağ'da yaşayan 37 tür, sadece Türkiye'de yaşayan 200 tür endemik bitki bu alanlarda yaşıyor. Bu bitkilerin yerleri, türleri ve özellikleri, Gönül Kaynak hocamızın, Uludağ yüzeyini adeta karış, karış incelemeleriyle belirlenmiştir. Bu bitkiler Avrupa Yaban Hayatı veYaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi kapsamında, koruma altına alınanlar listesinde yer alırlar. Gene dünyada yaşamları çok tehlikede olanlar listesinde yer alan 13 tür de Uludağ'da yaşar. Bunların içinde yer alan, dünyanın gözbebeği 3 tür endemik bitki de Uludağ'ı yıldızlaştırır. Aslında dünya doğasının bir başka gözbebeği daha var, APOLLON KELEBEĞİ… Ne yazık ki bu hazinelerimizi hiç bilmiyoruz, tanımıyoruz ve bilinçsizce yok ediyoruz… Prof. Dr. Gönül Kaynak tarafından aktarılan bu bilgilerin çok kısa özetini sizlerle paylaştım. Paylaşmamın temel nedeni, bu hazinemizin varlığının Bursa'mıza ve ülkemize, bugün sanayi sektörünün sağladığı büyüklükteki ekonomik girdileri akıtacağı inancımdır. Bu inancımı Alp dağlarındaki yaz turizminin hareketini ve yoğunluğunu görmüş bir insan olarak yapıyorum.

Aslında Uludağ alt yapısını, Alplerin benzeri biçimde, doğa turizmine hazırlamak, büyük yatırım gerektiren işler de değil, teknik bilgiye dayalı düzenlemeler yeterli olacaktır. Bugünün gelişmiş teknolojileri istediğimiz tüm bilgileri önümüze koyuyor, elektronik ortamda oluşmuş haritalar üzerinde, yukarda Gönül Hocamızın anlattığı bitki ve ağaç türleri, ormanlar, endemik bitkiler, tamamının konumları, yayılım alanları, yoğunluklarıyla işaretlenebilir. Gene aynı haritalar üzerinde yürüyüş parkurları belirlenir, parkurların bütün düğüm noktaları, noktalar arası mesafeler ve yönler işlenir. Haritalar üzerinde oluşturulan bu bilgi demeti araziye aktarılır. Patikalar, ağaç ve bitki kesmeden, dal budayarak arazide oluşturulur, yön/uzaklık/kot/endemik bitki alanları ve orman türleri gibi bilgiler, ağaç levhalar üzerine kazınarak, patika ağı içine yerleştirilir.Bunları yapmak, dediğim gibi, bugünün bilgi teknolojisi içinde çok kolay, ama çok zor olan bir şey var, bizi, Türk halkını, et mangaldan koparmak ve yürüyerek, daha sağlıklı ve uzun ömürlü olacaklarına inandırmak…
Bunları yazarken, hiç unutmadığım bir anımı da tekrar sizlere hatırlatmak istiyorum, Kayak Milli Takımımızla Fransa/Albertville Kış Oyunları'nagittiğimde, tanıştığım bir turizmci bana şunu demişti, ''Biz artık kış turizmcisi değiliz, yoğunluğumuz yaz aylarında oluşur, yıllık kazancımızın yüzde 60'ını bu aylarda kazanırız.'' Oysa yaz ayları Uludağ için ölü dönem, otellerin büyük bölümü kapalı, açık olanlar da boş… Evet, önce biz Uludağ'ı yaz aylarında da yoğun kullanmaya başlayacağız, ama önce Alplerdeki uygulama yöntemleriyle yürüyüş parkurlarını oluşturacağız, sonra da dünyaya açılmak üzere tanıtımımızı yapacağız. Turizm firmalarımız bu tanıtımı, Uludağ'ın tüm güzelliklerini, endemik bitkilerini, nadide ormanlarını, yürüyüş parkurlarını dünya insanlarının önüne koyacaklar, özel yürüyüş paketleriyle, yerli ve yabancı kafileleri Uludağ'a getirecekler. Burada şunu unutmayalım, Uludağ'ın Alplerden farkı, üzerinde hakim olan ve Akdeniz ikliminden Alp kuşağına kadar uzanan iklim çeşitliliği paralelinde, oluşan bitki örtüsünü çeşitliliği ve bunlar içinde yerküre üzerinde sadece Uludağ'da görebilecekleri endemik bitkilerin varlığı. Ben inanıyorum ki, eğer bu varlığımızı dünyaya iyi tanıtabilirsek, milyonlarca doğa meraklısı insanı yaz aylarında Uludağ'a çekeriz.
Bahar ve yaz aylarında okullarımızın, çocukların beynine bu güzellikleri, ömürleri boyunca unutamayacakları biçimde işleyecek yürüyüş etkinliklerini, eğitim programlarına yerleştirmeleri de, gelecek nesillerimizin Uludağ'a, gerçek değerleriyle sahip çıkmalarını sağlayacaktır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?