Defter ve belgeleri gizleme suçu

Cem AĞ

9 ay önce

Kıymetli okurlar, Vergi Usul Ka­nunu hükümlerine göre, ger­çek ve tüzel kişiler muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile ver­mek zorunda bulundukları bilgi­lere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu ka­yıtlara erişim veya kayıtları okuna­bilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve me­murların talebi üzerine ibraz ve in­celeme için arz etmek zorundadırlar.

Bu mecburiyet arz edecek olan yükümlülüğe uymamanın veya eksik yerine getirmenin getireceği cezai işlemler ise iş bu yazının ko­nusunu oluşturmaktadır.

Vergi Usul Kanunu 30’uncu madde hükmüne göre, bu kanuna göre tutulması mecburi olan def­terlerin hepsi veya bir kısmı tutul­mamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yap­maya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse, 15 gün­den az olmamak üzere bir mühlet verilerek vergi matrahına ilişkin bil­gileri vermeye ve kanuni defterle­rini ibraz etmeye davet olunur. Bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve vesikalar ih­ticaca salih bulunmak şartıyla, mü­kellefe takdir olunacak matrah defter ve vesikaları kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan fazla olamaz. Pek tabi ki defter ve belge­ler vergi incelemesi yetkisine haiz kişiler yerine mahkemeye de ibraz edilebilmektedir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde, “Mükelleflerin yaptık­ları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisin­den, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesi­kalarda gösterilen Katma Değer Vergisi indirim konusu yapabile­cekleri,” mevzuatına 34. madde hükmünde ise, “Yurt içinden sağla­nan veya ithal olunan mal ve hiz­metlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şar­tıyla indirilebilir” hükmüne yer ve­rilmiştir.

Danıştayın vermiş olduğu bir ka­rarda ise ““2577 sayılı İdari Yargı­lama Usulü Kanunu’nda re’sen araştırma ilkesi benimsenmiş aynı kanunun 31. maddesinin atıfta bu­lunduğu 6100 sayılı Hukuk Muha­kemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde hakimin özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir konuda bilirkişi incelemesi yaptırmaya yet­kili olduğu belirtilmiştir. Olayda defter ve belgelerin ibraz edilme­mesi nedeniyle re’sen takdire gidil­mesi yerinde ise de, davacı tarafından defter ve belgelerin in­celenmek üzere hazır olduğu, is­tenmesi halinde ibraz edilebileceğinin temyiz aşama­sında ileri sürüldüğü görüldüğün­den, yukarıda sözü edilen re’sen araştırma ilkesi uyarınca, vergi mahkemesince yükümlünün def­ter ve belgelerinin asıllarının iste­nilmesi, ibraz edilecek defter ve belgelerden vergi dairesi de haber­dar edilmek suretiyle söz konusu belgelerin gerçekten alış yaptığı emtialara ait faturalar olup olmadı­ğının araştırılması ve gerçek alış fa­turaları göz önüne alınarak ödenecek verginin tespiti için bu defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle ortaya çıkacak sonuca göre uyuş­mazlık hakkında yeniden karar ve­rilmesi gerekmektedir” hükmü yer almaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI