Son Çorum hezimeti sonrası ‘Ey Ruh Dön Gel Artık’ başlıklı yazımda ‘takım ruhunun’ yokluğundan söz etmiştim. Yazının ardından soyut bir kavram olan ruhla ilgili sevgili dost ve okurlardan çok ileti aldım. Ne var ki; yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle görüşlerimizi paylaşmak bugüne kaldı.
Sorulara yanıt verebilmek için konuyu biraz daha açalım...
Toplum bilimci ünlü romancı Chris Wiedener, bir takım olmanın ortak özelliklerini şöyle sıralıyor:
1- Her şeyden önce bir takımı ortak bir hedefe yönlendiren etkili bir lider lazımdır. Liderin takımın amacını sürekli canlı tutması ve herkesi bu amaç doğrultusunda aynı frekans ve aynı tempoda çalıştırması gereklidir.
2- Takım içinde “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” duygusunun hâkim olması gerekir. Herkesin birbirine destek olması, yardım etmesi şarttır.
3- Sıra dışı başarılar, büyük bir adanmışlıkla mücadele eden takım oyuncularıyla elde edilir. Takımın amacını kabullenmeyenlerin takımda işi yoktur.
4-. İyi bir takımda kimin ne yapacağı herkes tarafından bilinir. Bir takım, birbirinden farklı özellikteki üyelerden oluşur. Bir takımda hiçbir kimse diğerinden “önemsiz” ya da “değersiz” değildir.
5- Sporda yıldız oyuncular vardır. Bu oyuncular, herkesin kabul ve takdir ettiği üstün niteliklere sahiptirler. Takımdaki diğer üyelerin bu ayrıcalığı kabul etmesi şarttır...
Malum; transfer yasağı nedeniyle Bursaspor alt yapıdan gelme kendi çocuklarıyla lige devam ediyor gelen olumsuz karar nedeniyle de böyle devam edecek. Unutulmamalı ki 1980'li yılların başlarında Bursaspor, futbolun en görkemli günlerini 'Kendi çocuklarıyla' yaşamıştı.
Ömeragiç'in 'piliçlerim' diye nitelediği, Hasan Bora ve Özmettin Erkut'un Türk futboluna hediye ettiği Semih Yuvakuran, Ahmet Suphi, Erkan Öncel, Ergin Parlar, Cemal Vardar, Murat Gültekin, Ali Aköz, Altan Güney, Gürsel Hattat ve diğerleri bu kentin suyunu içip, ekmeğini yiyerek büyüyen Yeşil Beyaz sevdalısı çocuklardı.
Bursaspor'un 11'ine abone olup, süksesini yaratmak isteyen İsmail Ertekin’in gençleri işte bu isimleri iyi incelemeli. İdmanlarda bile çalışırken her an kendini oyuna girecekmiş gibi hissetmeli, eğer kulübede oturuyorsa sahadaki ağabeylerini onların duygularıyla takip etmeli.
Hatta geceleri yatıp kalkarken bile rüyalarını Yeşil Beyaz forma süslemeli.
Geçmişten bir hatırlatma ile bitirelim...
Her Bursasporlu 1994-95'ün İntertoto'daki o muhteşem takımın hayaliyle yaşar hep. O armada, Bursaspor tarihinin en sıkıntılı dönemlerinde Orhan Özselek ve Murat Gülez yönetimlerinin attığı adımlarla, takım olma ruhu yakalanarak yaratılmıştır.
