USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İNŞAAT HİKAYELERİ-4-

11-12-2023

Bir müteahhit kardeşimiz yatırım riskine girdiği 80 dairelik siteyi bitirmiş. Kullanma iznini de almış. Daire teslimatlarını yapıyor ve insanlar taşınmaya başlıyor. Ancak site çevresindeki yollar hala stabilize. Defalarca ilgili belediyeye dilekçeler yazıp çevresindeki yolların asfaltlanmasını rica ediyor. Ancak bir türlü sonuç alamıyor. Nihayet belediyeden gelen cevapta site giriş cephesindeki yolda ilgili kurum tarafından kazı yapılacağı yazılı. Fakat o kurum bir ay kadar önce kazı yapmış bir kablo döşemiş ve gitmişti. Neyse neticede arkadaşımız kazı yapan ekibin iki kablo döşemesi gerekirken bir kablo döşemesi nedeniyle yeniden kazı gerektiğini öğreniyor.

Bu ve benzeri insan hatalarını çok yaşamışsınızdır. Ya projeyi yapanda yada uygulayanda sorumluluk bilinci eksiktir. Bıkmışsınızdır bunlardan. Ne hali varsa görsün diyeceksiniz ama bir insanın hatasından 80 aile mağdur. Hanımlar tozdan cam açamıyor. Ekipte başka bir ilçede işe başlamış bekle ki bitsin. Sonunda hepsi hal yoluna girmiş ve her şey unutulmuş. Her sene kaldırımların yenilenmesi, her gün bir yerlerin kırılıp dökülüp yeniden yapılması gibi.

Bir arkadaşımız kamuya iş yapmış. İstihkakını hazırlamış, kontroller yapılmış, onaylar verilmiş (tabi bu aşamalarda yaşanan onlarca vurdum duymazlık alışkanlık olduğundan bahse konu değil). Günlerden Cuma, müdür bey imza atacak, arkadaşımız parasını alıp, işçisinin maaşını, çeklerini, borçlarını ödeyecek. Para da büyük. Arkadaşımız kurumda bekliyor. Müdür beyin özel misafirleri var bakamıyor dosyaya kimsede bir şey diyemiyor. Sonra müdür bey cenazeye gidiyor, “geldiğinde mesai bitmek üzere olacak, gelmeyebilir sen istersen Pazartesi gel” diyorlar. Arkadaşımız yine de bekliyor. Kimse derdinin farkında değil ki. Gelmiyor Müdür Bey. Herkes çıkarken bir arkadaşına rastlıyor. Müdür beyin imzasını beklediğini anlatıyor. Arkadaşı “ama müdür bey Pazartesi izne çıkacak. 15 gün yok” deyince arkadaşı alıyor bir düşünce. Onca işçiye, emekçiye, malzeme aldığı insanlara sözleri var, çekleri var. “Yahu bir çözüm yok mu, ne yaparız” diye arkadaşına soruyor. Arkadaşı “Dur kardeşim telaş etme. Vekaleten bakacak yardımcıları var. Rica ederiz Pazartesi işin çözülür inşallah. Sen Pazartesi sabahtan bana gel” deyince bizim arkadaş yeniden doğmuş gibi ofisine dönüyor.

Şimdi bakınız. Arkadaşımız işini yapmış. Tüm kontrollerden onaylarını almış. Ama parasını alamıyor. Bu nedenle ticari itibarı ciddi risk altında. Ama bu durum sorumlu olanlar dahil kimseyi rahatsız etmiyor. Kimsenin umurunda da değil. Denebilir ki bu nasıl Müteahhit. Madem parası yok, boyuna göre iş yapsın. Bu bakışa ne deseniz boş. Hiç girmeyelim.

Bir Müteahhit 140 daireli bir sitenin inşaatını yapıyor. İnşaat yarıyı geçmiş, birçok dairede satmış, taahhütleri var, yatırımı sürüyor, piyasa ile ticari ilişkileri yoğun. Anlaşıp parasını ödemekte olduğu Yapı Denetim şirketi dört sene önce yaptığı başka bir işteki kusurları nedeniyle Bakanlık tarafından kapatılıyor. Anca hata görülmüş, bu nedenle Müteahhite “Başka bir yapı denetimle anlaş” deniyor. Ancak bu yeni anlaşma yapılana kadar şantiye durduruluyor. “2-3 günde halledersin” diyorlar. Arkadaş hemen yeni bir yapı denetimle anlaşıyor ama önce seviye tespitleri yapılacakmış. Giden ne yaptı gelen nereden başlayacak, ona göre onların ödemeleri ayarlanacakmış. Olay burada başlıyor. Seviye tespiti için gelecek görevliler acayip dolu. Bir hafta sonra nihayet geliyorlar, 5 dakika yazıp çizip gidiyorlar. Sonra evrak tamamlama aşaması. Her aşaması çıldırtacak cinsten bu işlem bitecek bir belediye görevlisinin imzası bekleniyor. Masasında elini uzatıp imza atacak görevli “İki gün sonra getirin diyor, şimdi bakamam”. Ve bütün bunların tamamen dışında her şeyi resmi ve kurallara uygun müteahhit arkadaşımız bekliyor. Ekipleri bekliyor. Kalıp hazır beton dökülecek bekliyor. Bunlardan zarar gören günahsızlar mağdur ve bekliyorlar. Ne sistem ama.

Tüm hikayeler müteahhitten yana oldu. Farkındayım. Tersi yok mu bunun derseniz çok. Yüzlerce hikâye anlatabilirim. Kendi başımdan da geçen onlarca hikâye var. Henüz onlara giremedim. İmsiad’ı kurduğumda pek çok müteahhit yeni arkadaş tanımış çok değerli hikayeler dinlemiştik. Sorunun galiba büyük tarafı sistem ve Devlet Kurumları dediğimiz kurumların kurumlaşamamış ve her türlü insan hatasına açık olması.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?