USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

6 ŞUBAT 2023

12-02-2024

1 yıl önce 6.02.2023 günü, Türkiye saati ile 04:17'de merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) ve 13:24’te merkez üssü Elbistan (Kahramanmaraş) olan Mw 7.7 ve Mw 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremden 11 ilimiz yıkıcı şiddette etkilendi.

Bu depremler, can kaybı ve sosyal etkileri bakımından Türkiye’de yaşanan tarihin en büyük felaketi idi. 3 Şubat 2023 Pazar günü TV kanallarında gezinirken Halk TV tarafından Adıyaman’da hala kaldırılamamış yıkıntılar arasında vatandaşlarla yapılan canlı yayında konuşanlar dikkatimi çekti. Vatandaşlar Adıyaman’da can kayıplarının yüzde 80’leri bulduğunu, sayının 150 binleri bulmuş olabileceği söylendi. Tamamı çöken binaların bulunduğu bir caddede binalara imar barışı beklentisiyle her yıl bir kat ilave edildiğini ifade edenler oldu. Açıklanan resmi kayıtlarda 11 ilin toplamında can kayıplarının 50 binli rakamlarda olduğu ifade edilmişti ancak bu rakam inandırıcılığını ne yazık ki çoktan kaybetti ve sayıyı tespit eden AFAD konusunda bir güven kaybı daha yarattı. Depremin 11 ilde yıkıcı etki yaptığı düşünülürse, toplamda can kayıplarının açıklanan resmi rakamların kat kat üzerinde olması muhtemel. Kaldı ki yıkılan bina sayısına bakıldığında da can kaybının açıklanandan çok daha yüksek olduğu anlaşılıyor. Hayatını kaybedenlere Allah rahmet eylesin diyor ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Peki yıllardır yaşanan depremler nedeniyle meydana gelen can kayıpları ve acılar ne zaman bitecek. Deprem bir felaket değil, bir doğal afettir ve ülkemizin gerçeğidir. Olmaya devam edeceklerdir. Ancak her depremde insanların ölmesinin nedeni deprem değil, daha çok ihmal, cehalet ve bilimden uzak yapılaşma ve uygulamalardır. Örneğin İmar barışı denilen uygulama tam da bu nedenlerin hepsini kapsamış çarpıcı bir örnektir.

Türkiye’de bugün 81 ilde uygulanan yapı denetimi, 1999 körfez depreminden sonra, 2001'de yalnızca Adana, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova illeri için yürürlüğe girmişti. Yüzde 98’i fay hatlarında olan ülkemizin diğer illerinde yoktu. Acaba neden? Bu kanunun 81 ilde geçerli olacak hale getirilmesi 2011 yılında gerçekleşti. Deprem yönetmelikleri 2007 ve sonrasında önemli değişikliklerle neredeyse yüzde 40 güçlenerek bugünkü halini aldı. Kentsel dönüşüm yasası denilen afet yasası ise 2012’de çıktı.

Şu an İstanbul’da ya da Bursa’da 2001 öncesi yapılmış binlerce bina var. Allah korusun ama aktif fay hatları üzerinde kurulu bu büyük şehirlerimizde 7 şiddet üzerinde bir deprem olduğunda meydana gelecek olası can kayıpları için kader mi diyeceğiz? Göz göre göre, bile bile yıllarca ihmal edilen, suistimal edilen, rant kapısı haline getirilen, düpedüz yönetim hataları olan imar uygulamaları nedeniyle yaşanacak felaketlere kader mi denilecek?

Bugün Türkiye’de Belediye başkanı olabilmek için en az lise mezunu, belediye meclis üyesi olmak için en az ilkokul mezunu olmak gerekiyor. Sonra seçilenlerin oylarıyla şehirlerin imar durumları belirleniyor. Hatta o oylarla fay hatlarının yeri değiştirilmeye çalışılıyor. Bu da mı kader? 1999’a kadar Belediye Başkanı olmak için ilkokul mezunu olmak yeterliydi. Ve fen memuru bile olmayan belde belediyelerinin sanayi bölgesi açma yetkileri vardı. Fabrika ruhsatları da bu belediyelerce düzenlenirdi.

Bugün kaderimizi belirleyen, bizleri yöneten, yasalar çıkaran TBMM’ne seçerek yolladığımız Milletvekillerinin aday olabilmeleri için ilkokul mezunu olması yeterli. Türkiye cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden yani 6 yıl önce Başbakan olmak için ilkokul mezunu olmak yeterli idi. Var mı ötesi? Var aslında ama bu kadarı yeter de artar. Seçmenin en az lise mezunu olmasının gerekli olduğu bir çağda, hala milletvekilimizin, belediye meclis üyelerinin cehaletini kabullenmiş isek, akılla ve bilimle mümkün olan doğal felaketlerin verebileceği zararlara karşı tedbirler konusunda alınacak kararlara, uygulamalara ne kadar güveneceğiz? Bakın kentsel dönüşüm konusu çoktan ranta dönmüş durumda, gereğince sağlıklı ve hızlı ilerleyemiyor. Depremin adres ve parti sormayacağını unutmayalım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?