USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Mikroçip kaç gram gelir?

17-10-2022

Mesela Abdülhamit 1876’da padişah olduktan bir sene sonra, tarihte 93 Harbi diye anılan Osmanlı-Rus harbi baş­lamış. Osmanlı, 1878’de biten savaşın ardından, dışarıdan alınmış ancak verimsiz alanlarda kullanılmış Osmanlı borç­larını ödeyemeyeceğini söyleyerek moratoryum ilan etmiş. Devamında yeni ödeme anlaşmaları yapılmış. 1882’de ise alacaklıların sıkıştırması ile, borçların tasfiyesi için 6’sı yabancı 7 kişiden oluşan Duyun-u Umumiye ida­resi kurulmasına izin verilmiş ve bu kurum Osmanlı gelir­lerinin üçte birini yönetmeye, yeni vergiler koymaya, tedbirler almaya yetkilendirilmiş. Böylece Osmanlı, bir ma­nada hükümranlık haklarının bir bölümünü devretmek zorunda kalmış.

İkinci Abdülhamit sonrası Mehmet Reşat sadece 9 yıl ve sonra­sında işgal altında kalan Osmanlı Devleti’nin son Padişahı Vahdettin sa­dece 4 yıl hüküm sür­müş ve Osmanlı çökmüş. Osmanlı borçlarının ta­mamı, Mustafa Kemal Atatürk döneminde ta­ahhüt edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri tarafın­dan taksitlerle ödenmiş, mali bağımsızlık kazanılmış. 2020 yılı alım gücü değeri ile yaklaşık 363 milyar dolar dış, 57,8 milyar dolar iç borç.

Neticede hepsi bizim tarihimizde yaşanmış, yönetmiş doğruları, yanlışları ile tarihimize geçmişlerdir.

Bugün ise ülkemizin borcu 445 milyar dolar. TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 83’ün üzerinde. Osmanlı döne­minin geçmişten alınması gereken dersler dışında, onca sorunla mücadele edilen günümüzde konuşulması ne fayda sağlar acaba.

1700’lerde İngiliz­ler ilk buharlı maki­neyi icat etmiş, 1804’te ilk buharlı lokomotif hareket etmiş ve bu tekno­loji 20. yüzyılın orta­larına kadar kullanılmış. Bugün gelişmiş ülkelerin hepsi raylı sistemi geliştiriyor ve taşımacılıkta kullanıyor. Dünyada ilk uçma deneyini başaran bir Türk. Hezarfen Ahmet Çelebi’yi ha­tırlarsınız. 1632 yılında kendi yaptığı kanatları takıp Galata Kulesi’nden boşluğa atlamış ve Üsküdar’a süzülerek inmiş. Zamanın padişahı 4.Murat, önce taltif ettiği bu mucitten, sonra çok bilgili diyerek çekinmiş ve Cezayir’e sürmüş. Biz ise 1926’da uçak üretmiş iken 1950’lerde vazgeçmiş, açtı­ğımız uçak ve motor fabrikalarını kapatmış, eğitim sefer­berliğini, “işçilerim benden daha mı bilgili olacak?” korkusu ile engellemiş, pek çok alanda akıl ve bilim yerine cehalet ve hurafeyi tercih ederek, bilim ve teknolojinin ge­risinde kalmışız.

Gerçeği, bilimi, teknolojiyi reddederek yaşayan toplum­lardaki zulüm artık dünyadan saklanamıyor. Dünyanın en çağdaş dini İslam’ın kitabı Kuranı Kerim’in ilk emri “oku” derken, bilim ve teknolojinin gerisinde kalarak, insanca yaşam için yabancıya muhtaç olmak, başta ekonomi pek çok alanda geride kalmak, kendimize yaptığımız en büyük haksızlık değil mi?

Bir mikroçipe on binlerce kitap yüklense kaç gram gelir? Okunan on binlerce kitap kaç tondur? Bilim insanlığa su­nulmuş aydınlık bir kapı. Geçersen zihnin, yaşamın aydın­lanacak. Geçmez isen karanlığın ve zalimliğin kölesi kalacaksın.

Halide Edip Adıvar hatıratında ibret bir anısını anlatır. Birlikte geldikleri bir kasabada halk tarafından karşılanma­yan Demirci Mehmet Efe çok kızar ve ilk görülenin asılma­sını emreder. Otlaktan dönen genç bir çoban görülür ve derhal asılır. Çok üzülen Halide Edip, Efe’ye halka neden zulüm yaptığını sorar. Mehmet Efe,

“Yönetmek ya ilimle olur ya da zulümle. Bende ilim yok” demiştir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?