USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bursa Depremleri -11-

23-06-2020

17 Ağustos depremi ekonomik etkileri

Şu anda Türkiye’de artan birçok ihtiyacın gereksinimi karşısında kendine yol ararken yeni yöntemleri ve teknolojileri kullanmadan, konulara “ben istersem olur” mantığı ile yaklaşılırsa, kamu görevlilerinin doğruları söylemesi dahi çok anlamlı olmaz… 

Örneğin: Yerbilimcilerin daha önce İzmit bölgesindeki sanayileşmede yapılaşma şu şekilde olsun önerilerinin dikkate alınmadığını, bilimsel çalışmalara değer verilmediği ve bu anlayışın sınıfta kaldığını 1999 depremlerinde gördük. Burada “söyleneni yaptık, bizi uyarmadılar” gibi savunmaların hiçbir anlamı olmaz…

                                                                  

Nasıl yapılmalı? Son on beş yılda bilgisayar kapasiteleri ve veri işlem yöntemlerinde kaydedilen gelişmeler, aktif fayların arazide gözlenmesi zor alanlardaki devamlılığı ve izi hakkında yerbilimcilerin çalışmalarını kolaylaştırdı. Farklı metotlarla elde edilebilen yüksek çözünürlüklü,  sayısal yükseklik verilerinden üretilen arazi modelleri ile çakıştırılan uydu görüntüleri, jeolojik gözlemlerle ve haritalarla birleştirilebiliyor. Böylece fay haritaları kara alanlarında daha keskinlikle üretiliyor. Aynı şekilde deniz alanlarında da deniz tabanına ait sayısal derinlik verileri çok ışınlı batimetri yöntemiyle toplanabilmekte ve denizden elde edilen sismik yansıma verileri ile birleştirilerek deniz tabanının morfolojik ve tektonik yapısı açığa çıkartılabilmekte. Çağdaş yerbilimleri, artık sadece arazide yapılan gözlemlerle yetinmiyor.

Siyasi iradeler geçicidir. Yaşanan bunca felaketin gerçek sorumluları, hiç araştırılmamıştır.  Hâlbuki yasalarımız sorumlulukları belirlemiştir.  Göz ardı edilen, karar mercii iradenin hatalarını geriye çevirmek mümkün olmaz. Bilimin tüm detayları ile irdelemediği ve toplumu etkileyen her türlü oldubittinin karşısında olmak zorundayız. Toplum yaşamını etkileyen her konuda, mutlaka bilimsel metotlar etkin olmalıdır. Son kararı yine bilim vermelidir. 1999 depremleri öncesi bölgede sanayi tesisleri kurulmasını teşvik edenlerin tek savunması,  “bizi kimse uyarmadı” olmuştur. 21 yüzyılda bilim insanlarının görevi, durumu ortaya koymak ve varsa tehlikelere açıkça işaret etmek, kamuoyunu da bilgilendirmek olmalıdır… Türkiye’de 1051 belediye vardır. En küçüğünde dahi bir Fen memuru olmak zorundadır. O halde, yasaya rağmen, Türkiye topraklarında bu 12 milyon kaçak, ruhsatsız yapı nasıl yapılmıştır?

Bursa Depreme hazır mı?

Bir gün OSB başkanları ve birkaç Sayın Milletvekili ile birlikte yemekteyiz. Bursa’da ve özellikle Sanayide deprem riski konusunda konuşmamı rica ettiler. Saygın ve eğitimli dostlara bildiğim kadarıyla risklerimizi anlattım. Bir Sayın Milletvekilimiz iyi niyetle elbette “Acaba insanları korkutmasak mı” dedi.  Ben öcü değildim elbette. Konuyu araştırmış eğitimini almış bir Mühendis’tim.  Daha önce yaşanmış gerçekleri, mevcut yapı stokunun durumunu ve bunun ışığında tahmini olabilecekleri anlattım.  Korkulacak bir şey varsa, bizatihi depremin kendisiydi.  Eğer bu gerçekler can alacak ise, bilmek herkesin hakkı olmalı. “Korkutmayalım” diyerek olacaklar engellenemez. Bilinmeli ve ona göre önlem alınmalı… Afet yasası 2012’ de yürürlüğe girdi ve yasada Türkiye’deki tüm Medya kuruluşlarının, her gün en az yarım saat konu ile ilgili yayın yapması konusunda madde var. Deprem kendini hatırlatmadığında, bu zorunluluğu uygulayan kaç medya kuruluşu oldu acaba… Ayrıca biliyoruz ki öldüren deprem değil, çürük yapılar.

--Devam edecek—

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?