"PROSTATLAR SAĞLAM, ASABİLİRİZ!"

Merve ÖZDEMİR
Merve ÖZDEMİR
"PROSTATLAR SAĞLAM, ASABİLİRİZ!"
19-11-2023

Fransa’da Hanedanın ziyaretine giden Menderes, gördükleri karşısında çılgına döner. Abdülhamid Han’ın, 80 yaşındaki hanımı Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları, Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların bulaşıklarını yıkamaktadırlar.

Menderes Türkiye’ye döner dönmez, doğruca Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a çıkar.

– “Osmanlı hanımlarını bulaşık yıkarken gördüm. Onların Türkiye’ye dönmeleri için af kanunu çıkaracağım.’’ der. Celal Bayar da:

– “Adnan Bey sus! Sakın bu konuyu bir daha başka yerde açma, malum gazeteler tahrikiyle, silahlı kuvvetlerin içindeki cunta Türkiye’de ihtilal yapar” der.
Menderes cebinden çıkardığı bir mektubu masanın üzerine bırakarak dışarı çıkar. Mektupta şunlar yazılıdır: “Analarının ve babalarının Fransa’da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. Adnan Menderes.”

Menderes’in istifadan vazgeçmesi için epeyce uğraşılır ve hanedan hanımlarının yurda dönmelerine izin verilmesi şartıyla, Menderes istifadan vazgeçer.

ÖNCE 1960 DARBESİ

Menderes dönmüştür; ama Celal BAYAR ne dediyse olmuştur.

Seçimleri açık ara kazanması, ezanımızı yeniden Arapçaya çevirmesi, Osmanlı Hanedanına sahip çıkması, halkın sürekli sevgi ve takdirini kazanması ve dahası sonucu 1960 darbesi yapılmıştır.

Seçimle yapamadıklarını zorba ile yapmışlardır. Bin bir gerekçe ile. Esasen olayın içinde olan birçok kişi de olacaklardan habersizdi. Radyoda bildiriyi okuyan ve darbeyi meşru göstermeye çalışan kişi kim dersiniz?

Alparslan TÜRKEŞ. Evet bildiğimiz Rahmetli, kıymetli Alparslan TÜRKEŞ. Yıllar sonra arşivlerde kendisi de olacaklardan habersiz olduğunu ve üzgün olduğunu söylüyor. Merak edenler bakabilir.

Esasen Demokrat Parti’nin son döneminde ekonomik sıkıntıların giderek ağırlaşması iktidarı güç durumda bırakmaktaydı. Yardımlardan gelen paralar bitti özellikle 1958 yılı içerisinde fiyat artışları ile birlikte kuyruklar ve karaborsa ortaya çıktı.

Muhalefet Adnan MENDERES’İ baskı rejimi kurmakla suçlarken, Adnan MENDERES iktidarı ise muhalefeti ihtilal çığırtkanlığı yapmakla suçlamaktaydı. Derken olanlar oldu. Darbe.

Dikkatinizi önemle rica ediyorum, bakın büyük bir olay var. Öyle şeyler olmalıydı ki ülkemiz için doğrusu yapılmış, ülke elden gidiyormuş etkisi oluşturulmalıydı.

İdam olacak ki halk şunu söylesin. Gördün mü suçlularmış. İyi ki darbe yapılmış.

Ülkenin çok tehlikeli bir uçurumdan son dakikada kurtarıldığı şeklinde yoğun bir propaganda yapılmaya başlandı. Bu sebeple de propaganda yöntemleri kullanılmalıydı. Cunta, idareyi ele alır almaz Adnan MENDERES ve diğer bürokratları akıllara durgunluk veren suçlamalarla itham etmeye başladı. Askeri cuntanın iddia ettiği sebepler arasında: Devrilen iktidar, İstanbul Bayezit Meydanında hükümet aleyhine gösterilerde bulunmuş öğrencilerin arasından yüzlercesini gizlice öldürmüş ve cesetlerini bilinmeyen yerlere gömmüş veya Et-Balık Kurumu’nun kombinalarında kıyma şekline dönüştürerek hayvan yemi haline getirmiş olması. Harp Okulunun 1500 öğrencisini toptan imha etmenin hazırlıklarının yapıldığı. Kars ve Ardahan’ı Sovyet Rusya’ya satıldığı.

Tek delili tek inananı olmayan nice ithamlar.

Darbeyi yapanlar tarafından halka duyurulan bu iddialarla ilgili gazetelerde de sürekli haberler çıkmaktaydı. Derken Adnan MENDERES aniden alındı ve Yassı Adaya götürüldü. Orda da aylarca kimseyle konuşturulmadı. Tek kelime yok. Düşünebiliyor musunuz?

Adnan MENDERES mahkemede ne istiyor biliyor musunuz? Konuşmak. En azından başını bekleyen muhafızlarla bir kelime olsun konuşabilmek. Çıldıracak gibi olduğunu söylüyor.

Bu bile kabul edilmedi. Bunu bile çok gördüler.

Mahkeme. Adı öyle; ama özel oluşturulmuş bir yargı ekibi, mahkeme adı altında yüzlerce kişinin katılabildiği bir ortamda alay edilen, aşağılanan, kendini savunmayı bırakın söz hakkı dahi tanınmayan bir sistem.

Kurulduğu andan itibaren sonucun baştan belli olduğunu gözler önüne seriyor.

Utanç içinde izledim mahkemenin arşivlerdeki kayıtlarını. Tekrar tekrar izledim. Hislerim aynı.

Bir an bir an dahi nezaketini bırakmayan Adnan MENDERES. Benim Ülkemin Başbakanı o halde. Yıllarca yönettiği halkın içinde alay etmeler, gülüşmeler, aşağılamalar ve daha nicesi.

 

PROSTATLAR SAĞLAM, ASABİLİRİZ!

Yıl 1961 tarih 17 Eylül saat 14:28 Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes idam edildi.

1960 darbesinin bir gereği olarak.

Boynuna geçirdikleri ipi daha fazla acı çekerek ve can çekişerek ölmesi için tam arkadan değil biraz sağ taraftan geçirerek bağladılar.

Bilerek. Ve öyle de oldu. Daha çok can çekişti. Daha çok acı çekti.

Asıldıktan sonra celladı ölmüş bedenini tekrar yukarı çekerek sallamaya devam etti. Alay ederek de Adnan Menderes perşembe geceleri Eyüp Sultan’a uçarmış mübarek, sonra da adaya geri gelirmiş. Ben şimdi tamamen uçuruyorum diyerek kendince eğlendi.

Bilmem ben okuyunca aklıma bizim Miraç Kandilimiz geldi. Peygamberimiz (S.A.V) Kudüs’e gece uçtuğu oradan Miraç’a çıktığı kutsal inanış.

Adnan Menderesi orada öylece bırakarak gazinoya gittiler. Şarkılar türküler eğlence başladı. Kuyruğun başından kurtulduk cümleleri eşliğinde.

Cansız bedeninde göğsünden karnına söndürülmüş sigara yaralarının kabukları öylece duruyordu.

Beyaz bir gömlek, üzerinde kendisine verilen hüküm yazısı.

İdam.

Mustafa Kemal ATATÜRK ün keşfettiği bir bürokrattır Adnan MENDERES. Gayet de Cumhuriyet Halk Partisindeydi.

Sonradan toprak reformu isimli konuda anlaşamamış ve ayrılmıştır ve Demokrat Parti içinde devam etmiştir.

Türkçe okunan ezanları yeniden Arapçaya çevirmesi. Sürgün edilen Abdülhamit Han'ın eşi Şefika Sultan’ın Türkiye'ye getirmesi, seçimleri açık ara kazanması.

Son dönemlerde ekonominin kötü gidişi bir fırsat olmuş ve hemen darbe ardından idam.

Ve bana göre en acısı Menderes idamdan bir iki gün önce uyku haplarını içerek intihar ediyor. Komada bulunuyor.

Öyle bir ilgileniyorlar ki iyileşsin de asalım diye. Bir gün önce komada olan Menderese bir gün sonra özel rapor çıkarılıyor.

Sağlıklı, iyi diye. İdam edebilmek için. İpte sallanarak öldüğünü görebilmek için. Hatta hasta idam edilemez diyecekler korkusu ile infazın gerçekleşeceği adaya hoca cellatlar apar topar getiriliyor.

Son sağlıklı raporunda kapıdan çıkmadan önce bir şeyi unuttuk diyorlar. Prostat muayenesi.

Adnan MENDERES tüm bu olanlardan idam kararından habersiz elbette. ‘’istirham ederim’’ diyerek utanıyor.

Prostat muayenesini yapıyorlar. İdamdan hemen önce. Son kez aşağılamak, küçük düşürmek için.

Bu arada idam sehpasına giderken koluna girenlere arkadan sesleniyorlar. Kolundan çıkın tek yürüsün diye. Kolunda kimse olmasın ki hasta olduğu anlaşılmasın.

Çok hastaydı. Kendisine kurtulduğu ve İstanbul’a hastaneye götürüldüğü söylenmişti. Sevinmişti.

Yağmurlu bir gündü o gün. Yağmurlu ve rüzgarlı.

Yazımı yazdığım şu an da yağmurlu ve rüzgarlı.

Hiçbir sebep bana darbeyi, idamı haklı gösteremiyor.

O gün, o gün Menderes’in boynuna astığınız ipin izi esasen Cumhuriyetimizin üzerinde utanç verici bir leke olarak kalmaktadır. Ve o lekeyi hiçbir yağmur temizleyemez, hiçbir rüzgar alıp götüremez.

Ve Son yediği şey ise bir dilim şeftali. Onun suyu da asıldıktan sonra kefenine akmıştır.

Vefa ile kalın.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Mehmet1326 7 ay önce
Menderes ve arkadaşlarına rahmet onu ve arkadaşlarını asanlara da cehenneme zümera
Serdengeçti Ecelfe 7 ay önce
O ip haķîkatte halkın en çok muhabbet gösterdiği, gözünden sakındığı ve aslā unutmadığı başbakan olan Menderes'in boynuna değil; onların boynuna geçti de her vakti geldiğinde sıkıp azgınlıklarından emniyyette olunca gevşetiyoruz lâkin aslā bırakmıyoruz ki dördüncü re'îsimizi ve haleflerini alamasınlar!