"AĞAM PAŞAM SİZİ ŞÖYLE ALALIM"

Merve ÖZDEMİR
Merve ÖZDEMİR
"AĞAM PAŞAM SİZİ ŞÖYLE ALALIM"
04-10-2023
[email protected]

Kadınların en özel hissettiği ve belki de kendilerini en değerli hissettiği an o andır...

Hamilesiniz...

Hemen o saniyede ‘’anne‘’ oluruz, elimiz ister istemez karnımıza gider, dokunmak isteriz.

Dört haftalık diyorsa annemiz, hepimiz anlarız ki ilk bebektir beklenen, bir aylık değil dört haftalık.

Özenle sayılır günleri, ismi ne olsundan gideceği okullara kadar doğmadan düşünülür, araştırılır.

İlk kalp atışından ilk tekmesine, hele ilk kucağına aldığındaki kokusuna saymakla bitmez özel anları.

Tüm bu özel anları "o istenmeyen çocukların" anneleri de yaşıyor biliyor musunuz?

Siz belki mesleğinizde tanışıyorsunuz onlarla yıllar sonra, belki bir okul müdürü olduğunuzda bir kayıtta istemiyorsunuz, belki çocuğunuzun sınıf arkadaşı olduğunda o çocuğu istemiyorum diyorsunuz;

"Otizmli. Çocuğuma zarar verir."

Vermez.

Belki de sıradan bir günde yanınızdan geçiyor, ben bu çocuğu bir yerde görmüştüm sanki ile yolunuza devam ediyorsunuz.

Evet, büyüdükçe birbirlerine benziyorlar.

Down Sendromlu.

Bulaşıcı değil.

İnanın, tüm bu çocuklarımızın annesi de her anne gibi tüm özel anları yaşıyor ve hatta özel çocuklarımızın anneleri çok daha fazla özel anı biriktiriyor.

Normalde çocuğunuz bir buçuk yaşlarında öpücük attığında bir an gülümsüyorsunuz; ama özel çocuklarımız beş yaşında altı yaşında saatlerce özel eğitimden sonra ilk öpücüğünü attığında hiç unutulmayan bir başlangıç oluyor. Nereye mi?

Önyargılarımızla küçücük bedenlerini sığdıramadığımız Dünyamıza.

Malumunuz Kamu Personel Seçme Sınavı çalışma ekonomisi alan Türkiye yedincisi ve çalışma ekonomisi, hukuk, ekonomi alanlarında Türkiye on birincisi olmam üzerine başladım yazmaya. Çalışma Ekonomisi.

Kitabımın içindeki sosyal devlet konusu için farkındalık çalışmasıyla güzel ülkemizin her köşesine ulaşmaya çalışarak özel çocuklarımızın ailelerini dinlemek ve yazmak istedim.Yüzlerce mektup aldım. İsimsiz. Yazısı farklı. Hisleri aynı. Nereye dokunsan gözyaşı.

’’…Kimse doğmamış çocuğunu öldürmez…’’

 

Kaç kez okudum, kaç kez ağladım. Kendime gelebildiğimde anneye ulaşmaya çalıştım. Bir telefon konuşması olabildi. Biraz korkak, çokça çaresiz.

En çok canınızı acıtan neydi diye sordum. Biraz sessizlik oldu, bir an başka konuyu açmayı düşünüyordum ki…

‘’Kızım doğduğunda kimse beni tebrik etmedi, kızımı görmeye kimse gelmedi.’’ Dedi.

Öyle ya, Down Sendromlu.

Ne kadar da çok ulaşmaya çalışan, anlatmak istediği olan varmış, mektupların her birini özenle, çokça kendimi suçlayarak, içimde geç kalmışlık hissi ile okudum, sözüm üzerine de sadece bendedir.

Bu mektubun sahibi kıymetli, güzel anne, Sizi ve kızınızı hiç görmedim; henüz o kadar şanslı olamadım.

Tüm kalbimle söylüyorum ki, bebeğinizin olması sebebiyle sizi tebrik ederim. Sizin gibi annesi olduğu için çok şanslı.

Sorgulamaya başladım, neden bu kadar gözyaşı vardı ki, eğitimle normal gelişim gösteren bireyler olabilir, içlerinde doğuştan getirdikleri mucizevi potansiyellerini çıkararak üstün başarılar gösterebilirlerdi ve dahi örnekleri çokça varken neden benim ülkemin her köşesinde aynı gözyaşı.

Araştırmaya başladım, özel çocuklarımızın yasal haklarını. Bir de ne göreyim, ülkemde özel çocuklarımız için görkemli okullar yapılmış, servisler evlerinden özenle alıyor, özenle okuluna bırakıyor.

Özel eğitim için adım başı rehabilitasyonlar açılmış, belirli oranda devletimiz karşılıyor.

Evde bakım hizmetinden, vergi indirimine, öyle ya ücretsiz ulaşıma varana kadar özenle düşünülmüş, mevzuatları yazılmış.

Anlayamadım. Mevzuatları çokça okudum. İnanamadım. Özel çocuklarımızın bu kadar yasal hakkı varken neden öyleyse bu kadar zorluk vardı?

Önyargılar.

Bilinmezlik içinde kalan süslü püslü gösterişli Ulusal Eylem Planlarımız, bakınca ne kadar da gururlandırıyordu.

Çocuğumuzun kaynaştırma öğrencisi olmak hakkı var, konuşan, uyumlu ve dahası pek çok yeterliliği resmi raporla belgelenmiş, okul müdürü kayıt yapmıyor, gözyaşı.

O vakte kadar çocuğumuza verilmiş maddi manevi emeğe mi yanarsın, okullarımızı, çocuklarımızı emanet ettiğimiz sözüm ona müdürler, ağam paşam gezer de hak hukuk bilmez ona mı, orası da size kalmış.

Ben bunca zaman bir tanesini bile dava etmeyip, sessizce ağlayarak omzu düşük, elinde rapor okul okul gezen annelerimize yanarım. Ah bilseler, ne haklarımız var da neler mümkün.

Kaynaştırma çocuklarımızı okula kayıt aşamasında engellemeye çalışan, sözlü yahut davranışlarıyla özel çocuğumuzu okula kayıt ettirmek istemeyen yahut özel çocuğumuzun eğitim- öğretim süresi boyunca kaynaştırma öğrencisi statüsünü aslı olmayan gerekçelerle sona erdirmeye çalışan kamu/özel idari yönetici/personel/öğretmen yahut başka bir öğrenci velisinin TCK 112. Madde kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şikayete gerek olmaksızın resen( kendiliğinden ) soruşturulması mümkün olan bu suç neticesinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası alabilmesi mümkün.

Ben demiyorum, kanunumuz diyor. Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi suçtur.

TCK Madde 112:Eğitim Ve Öğretim Hakkının Engellenmesi Suçu

Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, Kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Karar bağımsız yargımızın. Benden söylemesi.

Bu arada gerçekten benden söylemesi. Resen dava edilebilir zaten, çocuğumuzun eğitim öğretim hakkını engellemeye çalışan kim varsa ben seve seve söylerim Cumhuriyet Savcımıza.

Hangi çocuğumuzu mu, ayrımı yok ki, bizim tüm çocuklarımız özel.

Evet, zeka engelli deyip kendinizi sakındığınız aslında mucizelere gebe otizmli çocuklarımız da, birbirlerine benzeyen down sendromlu çocuklarımız da, özel çocuklarımızı kaynaştırma olduklarında küçücük elleriyle, kocaman sevgisiyle karşılayan normal gelişim gösteren çocuklarımız da hepsi ve her biri çok özel.

Sözüm ona ağam paşam sizi şöyle alalım!

MERVE ÖZDEMİR KİMDİR?

Eskişehirlidir. Anadolu Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi mezunu olmakla birlikte dış ticaret okumuştur. Yüksek lisansını İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler tezli bölümünde yapmaktadır. Bir medya kuruluşunda gazeteci olarak çalışmakla birlikte çokça sosyal projenin yönetimini yapmıştır. Uluslararası platformda da Avrupa Uyum proje sorumlusu olarak çeşitli görevler almıştır. Kamu Personel Seçme Sınavı Çalışma Ekonomisi alanında Türkiye yedincisi, Çalışma Ekonomisi, Hukuk, Ekonomi ağırlıklı puan türlerinde Türkiye on birincisi gelmiştir. Özel çocuklarımızla ilgili Türkiye geneli yaptığı araştırmalar ve anket taramaları ile kaynaştırma çocuklarımızın haklarına yönelik sosyal bir proje yazmıştır. Projesi, Milli Eğitim Bakanlığı, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Ulusal Eylem Planları Madde 13 kapsamına alınmıştır. Çalışma Ekonomisi Kamu Personel Seçme Sınavlarına hazırlık ve Üniversitelere Yardımcı Çalışma Ekonomisi Kitabı ve Çalışma Ekonomisi Soru Bankası kitaplarının yazarıdır. Şu an, sosyal bir projenin yöneticiliğini yapmakla birlikte, bir medya kuruluşunda köşe yazarı olarak çalışmaktadır. Evli, iki çocuk annesidir.

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Zehra 8 ay önce
bir özel çocuk annesi olarak çok duygulandım.. kaleminize sağlık. sizi tebrik ediyorum
Sitem 8 ay önce
Ağzına yüreğine sağlık tekrar tekrar okuyorum her defasında ağlayarak okuyorum telefonda görüşme fırsatım oldu çok şükür sizi tanıdığım için çok şanslıyım
Veli 8 ay önce
Ciddi emekle ve yaşanmıslıkla yazılan, faydalı ve etkileyici bir yazı olmus. Emeğinize sağlık.
Nesibe 8 ay önce
Hepimiz farklılıklarımızla özeliz, güzeliz
Nil 8 ay önce
Çok güzel
Cemre 8 ay önce
Çok özenle hazırlanmış bir yazı. Emeğinize sağlık gerçekten. Yaralı annelerin sesi olmuşsunuz..