Düşenin dostu olmaz

Mustafa ÖZKESKİN
Mustafa ÖZKESKİN
Düşenin dostu olmaz
01-05-2024

Merhum İbrahim Yazıcı’dan sonra Bursaspor’da işbaşı yapan başkanların o günden bu yana kulübün ekonomik sorunlarıyla boğuştuğu malum.  Başkanların özelde, genelde yaptığı her söyleşinin satır aralarına sıkıştırdığı ‘borç kavramı’ camiada bıkkınlık yaratsa da, bu konudaki sorun yumağını da görmezden gelemeyiz.                                                                                                                    

Borcun miktarı, kimin nasıl ve ne zaman yaptığı, sorumluların yanına kâr kalıp kalmadığı taraftarı ilgilendirmez. Bu paradoksun çözümü öncelikle genel kurulun, ardından seçimle iş başına gelen yönetimin tasarrufundadır.                                                                                

Elinizde belge, bilgi, döküman ve benzeri resmi ayrıntılar içeren doneler varsa izlenecek yol bellidir.

Gelmiş-geçmiş yönetimlerde iyi tanıdığım için son derece iddialı olarak söylüyorum, mali konularda çok yetenekli tanınmış uzman isimler vardı. Öyle ki, içlerinde vergi rekortmeni şirketlerin mali konulardan sorumlu ödüllü yöneticileri görev aldılar Bursaspor'da... 

                                                                                                                                   

Ne var ki sorunlar-çözümler bu isimleri aşmış olmalı ki çabalar yetersiz kalmış, ya da bilemediğimiz olağanüstü koşullar çözümsüzlükte rol oynamıştır.                                                                    

Şu şaşırtıcı bir gerçek ki; 2010’da şampiyon olmuş, kasası dolmuş bir kulübün 5 yıl gibi kısa bir süreçte sıfırı tüketip, bol sıfırlı borç batağına batması üniversitelerin iktisat ve spor bölümleri için araştırılması gereken ideal bir tez konusudur.                                                                                                                                                                                                                                                                   

Mesela;  Bursaspor ile benzeşen birçok yanı olan Olympique Lyon Fransız Lig 1'e 1989'a yükseldiğinde 10 milyon euro gelir, 20 milyon euro bütçesi ile sıradan bir takımdı. Ancak istikrarlı ve disiplinli gidiş, O.Lyon'u on sene içinde Fransız Lig'inin efendisi yaparken, Avrupa'nın da en elit kulüpleri arasına soktu. Fransız kulübü üst üste yedi kez Lig 1'i kazanırken gelirini 155, bütçesini de 225 milyon euroya çıkarttı… O zamanlar O.Lyon'un ilk şampiyonluğuna dudak bükenler, bugün başarısını alkışlıyor, takdir ediyor.                                                                                                                  

2009-10’da taktığı şampiyon apoletiyle Anadolu takımları için uyanış hareketinin öncüsü sıfatıyla tarihi bir misyon üstlenen bir kulüp böylesine kısa bir süreçte nasıl olur da 3 kez küme düşerek iğneli fıçının içine girer?                                                                                                     

Sportif performans bir sonuçtur. O performansın getirisiyle kartvizitinize ‘Süper Ligin En Büyüğü’ yazdırabilirsiniz.                                                                                                          

Evet; şampiyon olmak çok zordur.                                                                                                                 

Ancak şampiyon olarak kalmak çok daha zordur.                                                                                                                                                                                                                                                           

Unutmayın; düşenin dostu olmaz.

GÜNÜN AYNASI

Seni soruyorlar Öldü mü diyeyim,

yoksa dönecek mi?

Çünkü biliyorum ve de;

İnanıyorum, bir gün döneceksin

Ve biliyorum,

sen benim için asla ölmezsin..

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?