Bursaspor, Fenerbahçe gibi önemli kulüplerde forma giyen eski bir futbolcu arkadaşımız ziyaretimize geldiğinde çalıştığı en iyi teknik direktörü sormuştum. İki isim saymıştı biri Brezilyalı Carlos Alberto Perreira diğeri Türk’tü.
Türk olan eğitimi, bilgisi ve tecrübesi ile gerçekten de herkesin takdirini kazanmış bir isimdi; ama yıllardır hedeflediği noktaya gelememişti.
Bunun da nedeni Türkiye’de teknik direktörlük makamının teknik direktörlükten fazlasını gerektirdiğiydi.
Liderlik vasfı, otorite, vücut dili, hitabet, kariyer ve yeteneğini doğru sunabilme en az futbol bilgisi kadar önemlidir.
Konuya Bursaspor açısından bakacak olursak, yeşil beyazlı camia için de teknik direktörün en az futbol bilgisi kadar bu özelliklere sahip bir ismi benimseyebileceğini biliyoruz.
“Benimsemek” diyorum çünkü bu Bursaspor için çok önemli. Benimsenmeyen kimse bu kulüpte başarılı olamadı, olamaz da.
Bunun için camianın hassasiyetlerini idrak edebilip ona göre hareket etmek de ayrıca önemli.
Şampiyonluk da müthiş futbol dehasıyla falan değil, bu şekilde gelmişti. Tüm şehrin sinerjisi hoca’nın yanında birleşmişti.
Hoca da şehri benimsemiş hassasiyetlere göre de hareket etmişti.
Hamza Hoca sonuçta Bursa’da sonsuza kadar kalmayacak. Bundan sonrasında hatalarından dönerek başarılı olup bu süreyi uzatmasını tabi ki isteriz. Zira başarının gelmesi önemli kiminle geldiği değil.
Ama görevi bıraktığında anlaşılacak isim çok önemli.
Hoca yanlış seçilince başta yönetim, kendisi ve tüm camia sıkıntı yaşıyor.
Kimsenin başı ağrımaması için anlaşılacak isim her kimse bu kriterlere dikkat edilmeli.
Şehrin saygı duyacağı bir kariyere sahip, lider ve heyecanlı bir isim olmalı.
Bu özellikler mutlaka olmalı ki öncelikte taraftar sonrasında da futbolcular da ona saygı duyabilsin.
Futbol anlayışı ile ve kimyası ile Bursasporluların beklentilerine uymayan ve uymayacak olan isimlerle kaybedecek vakti yok artık bu camianın.
Artık lütfen bu konuda hata yapılmasın.
Çünkü iyi bir takım lideri, patronu her şeyi olumlu yönde değiştirebilir.
Seçim önemli…