Öncelikle iki takımın muhtemel ilk 11'ine bakalım:
Türkiye: Volkan, Gökhan, Mehmet, Hakan, Caner; Ozan, Selçuk; Arda, Oğuzhan, Hakan; Burak
Hırvatistan: Subasic; Srna, Corluka, Vida, Strinic; Brozovic, Modric; Perisic, Rakitic, Pjaca; Mandzukic
İki takımın da ön plana çıkan en güçlü tarafı orta sahasındaki oyuncuları. Hırvatistan'da Perisic, Rakitic ve Modric'in, Türkiye'de ise özellikle Selçuk, Oğuzhan ve Arda'nın varlığı maçın orta sahalar arasındaki üstünlüğe bağlı olarak şekilleneceği izlenimini veriyor.
Pozisyon pozisyon ele almak gerekirse iki takımda da kaleciler son derece formda. Ve yine aynı şekilde çalkantılı defans hattı var. Corluka-Vida ikilisi Hırvatistan'da ağır ve güven vermeyen bir yapıda. Türkiye'de de Hakan da Mehmet de stoper orijinli oyuncular değil. Onlarda sağ bekte ise yılların eskitemediği isim Darijo Srna var. Srna, hücum beki olmanın yanı sıra takımın en önemli hücum planlarından birisini oluşturuyor. Özellikle ceza sahasında Mario Mandzukic gibi hava toplarında etkili bir oyuncu bulununca onun hücum bindirmeleri ve ortalarını savunmak daha da önemli bir hal alıyor.
Hırvatların orta sahası çok üst seviyede teknik fakat fiziksel olarak çok güçlü isimler yok. Yani savunmayı topu rakibe vermeden yapan, paslarla oyun kurup, oyun dengesini ayarlamaya çalışan bir ekip. Topu ayaklarında tutmaya çalışacaklardır. Rakitic ve Modric bunun için biçilmiş kaftan. Dolayısıyla Selçuk ve Ozan'ın bu isimlere yapacağı baskı ve alacağı sonuç kritik.
Orta Avrupa takımında ilk 11'de en uçta başlayacağı neredeyse kesin olan isim ise Mario Mandzukic. Mandzukicçok hızlı olmayan ama gücünü çok iyi kullanan, 190 boyu ile hava toplarında çok iyi derecede etkili olan bir oyuncu. Baş etmesi zor, ama bizi orta sahalarının korkuttuğu kadar büyük bir tehdit değil. Eğer savunmamız onun bir pivot santrafor olarak iyi pozisyon almasını engellemeyi başarırsa Mandzukic'in kitlenmesi zor olmayacaktır. Çünkü Juventus golcüsü yaratıcılıktan daha çok fiziki özellikleri ile ön plana çıkıyor.
Türkiye cephesine geldiğimizde ise aslında durum Hırvatlardan çok farklı değil. Formda bir kaleci, çok da güven vermeyen stoper ikilisi, çok etkili hücum bekleri ve takımın en önemli parçası olarak orta saha... Onlarda olduğu gibi Türkiye'de de ilk planlanan şey mutlaka topa sahip olmak olacaktır. Arda, Oğuzhan ve Selçuk'un başını çektiği oyuncularla topa hükmedip oyun temposunu ayarlayabilmek bizi bir adım öne taşıyacaktır. Hatta,Hırvatlardan farklı olarak Gökhan ve Caner de beklerden ileri çıkıp pas iskeletine katılan isimler. Daha da ileri gidecek olursak, her ne kadar Hakan ve Mehmet'in sol bek ve ön liberodan stopere devrilmesi sebebi ile endişelerimiz olsa da bu aynı zamanda top bizdeyken bir avantaj. Çünkü gerek Hakan gerek de Mehmet ayağında top olmasından korkmayan, paslarla hücum organizasyonunda yer alabilen bir oyuncular. İleriden Burak'ın da veya Cenk'in de sürekli geri gelip pas yaptığını düşününce iş farklı bir noktaya geliyor. Belki Hırvatistan Modric ve Rakitic gibi pas oyununu dünyada en iyi oynayan birkaç oyuncudan birisi olabilir ama Türkiye'de spektrum daha büyük. Stoper ikilimizden beklere, ön liberodan kanatlara tüm oyuncularımız bu oyuna ayak uydurabilen, dolayısıyla da planlarını daha geniş alanda uygulayabilme şansı olan haline dönüşmemiz içten bile değil. Kısacası en hafif tabirle örneğin Hırvatlar Ardalı Canerli kanadımızı Srna ile kapatmayı başarsa oyunun diğer bölümünde Gökhan ve Hakan Çalhanoğlu var. Bu Hırvatlar için çok büyük bir sorun.
Son olarak da hücum hattımızda Burak Yılmaz her ne kadar tam formunda ve kondisyonunda olmasa da Mandzukic'e göre daha farklı özellikleri olan ve rakibe daha fazla çeşitte tehlike yaratabilecek bir oyuncu. Tıpkı Mehmet Demirkol'un da dediği gibi totalde Mandzukic'ten daha iyi bir forvet olan Burak, hızı ve vazgeçmeyen mücadeleci duruşu ile çok önemli bir tehdit. Ağır Hırvat savunması karşısında Arda, Oğuzhan ve Selçuk'un beslemeleri ile önemli işler yapabilir. Aynı şekilde Cenk Tosun da sahip olduğu özgüven ve her durumda çıkarabildiği etkili şutlar ile önemli bir tehdit.
Hırvatların yapmak isteyeceği ilk işin topu ayağında tutmak olduğundan bahsetmiştik. Aynı bizim gibi... Peki topa sahip olamayan takımın nasıl bir oyun oynamasını bekleyeceğiz? Topa sahip olan Türkiye olursa, Hırvatlar kuvvetle ihtimal havadan Mandzukic'e şişereceği isabetli paslar ve Juventuslu oyuncunun fiziki gücü sayesinde topu ayağında tutmayı başarıp, arkadaşlarına rakip sahaya yerleşmek için zaman kazandırıp sonuç olarak Rakitic, Modric ve Perisic'e çıkaracağı paslarla oyunun temposunu kendi lehlerine çekmeye çalışacak. Türkiye cephesinde ise en önemli tehdit tahmin edebileceğiniz gibi serbest vuruşlar. Oğuzhan Özyakup gibi çok etkili bir serbest vuruşçunun bile üçüncü sıraya düşebildiği listede Hakan Çalhanoğlu ve Selçuk İnan rakip için çok büyük bir tehdit. Bu tehdit sadece bu oyuncular topun başına geçtiğinde başlamıyor. Öyle ki, kullanılan frikiklerin yanı sıra Hakan ve Selçuk'un varlığı rakip savunmasının sürekli aklında olacak ve onlar ceza sahası yakınında faul yapmaktan çekineceklerdir. Bu sebeple o bölgede rakibin (sadece Hırvatistan maçına özgü değil) kırılganlık yaşaması içten bile değil. Arda ve Oğuzhan gibi ince bilekler ya da Burak gibi süratli ve araya kaçan isimlerimiz varken rakip oyuncuların sertliği bir kademe olsun düşürmeleri bizim için mükemmel fırsat olacaktır. Çünkü Hırvat stoperler yakın temas olmadan çalım yemeye ve geçilmeye çok müsait ağır bir stoper ikilisi.
Sonuç olarak iki takımın da paslarla birbirine üstünlük kurmaya çalışacağı bir maç olacak diyebiliriz. Hırvatistan tek tek ele alındığında tavan noktası bizden daha yukarıda bir ekip ama bizim de frekansımız yüksek ve çeşitli planlar üretebiliriz.
Skor tahmini: 2-1 Türkiye kazanır.
Eurosport
