USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Suç ve Ceza

08-05-2023

150 kadar sene önce Rus yazar Dostoyevski’nin yazdığı, dünya klasikleri arasına giren romanı Suç ve Ceza, Rusya toplumunu kökten etkilemiş bir şaheser.

Hukuk fakültesini yarıda bırakan Rus genci Raskolnikov’un nefret edilen bir kadın tefeciye karşı suç işleme arzusunu, işlediği cinayetlerin öncesi ve sonrasındaki ruh halini onun bakışında ele alan öyküdeki karakter, kavram, olaylar, romanın düşündürttükleri ve pek çok yönüyle, geçtik dünya edebiyatını, hukuk, felsefe ve tarihçileri de kapsayan pek çok ulusal ve uluslararası kongrelere, incelemelere konu olmuş, bugün bile başta hukuk ve felsefecilerin baş ucu romanı.

İnsanlık tarihi, insanlarca işlenen suçlar, ve toplumun, otoritenin devlet yargısının, suçlara biçtiği ceza yaklaşımları hakkında tartışmalarıyla doludur.

Din yargısı, engizisyon mahkemeleri, darbeler sonrası kurulan özel mahkemeler, türlü araçlarla bugünün “çağdaş” düşüncesinin anlam vermekte zorlandığı nice yargılamalar yapılmış, ve nice değerler zindanlara tıkılmış, asılmış.

Bugünün çağdaş düşünce ve dünyasında, dünyanın düz olmadığını savunan bilim insanının yargılanması/idama mahkum edilmesi nasıl bir algı yaratıyor, değil mi? Oysa zamanın toplumu çoğunlukla bunu onaylıyordu. Çoğunluk onayının hukuki bir sonucu tespit ederken “doğru” yöntem olup olmadığına, hukuk kurallarının kişiye veya görüşe göre bükülebilir olmadan üstün şekilde uygulanmasının gerekliliğine dair muhakeme yapması size kalmış.

Yakın tarihimizde Adnan Menderes, Deniz Gezmiş ve arkadaşları yargılandılar ve idama mahkum oldular.

Bugünün Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’ni kabul etmiş hukukumuzda ve toplumun çoğunluğunun kabul edemeyeceği bu muhakeme biçimi, bu yargılamalar, bugünün modern yargısında olsaydı, muhtemelen tutuklamalar dahi söz konusu olmazdı. Hukukçulara, gazetecilere, düşünenlere yönelik siyasi temelli yargı her ne kadar bazen yüzyıllar öncesi çağ dışı yargılamaları aratmasa da, zamane hukuk zamanın toplumunda kavramlara atfedilen değerler ve yaşam döngüsünde normaldi.

Sözün özü, “Suç ve Ceza” romanını tekrar anımsadığımda aklıma düşen “suç ve zaman” oluyor.

Einstein’ın görelilik teorisindeki “zaman” ve suçu düşündüğümde, suç denilen kavramın zamanı nasıl büktüğünü düşünüyorum. Belki de uzayın zamanı bükmesi gibi.

Seçimler yaklaşırken de bir dilek; seçimlerinizi aklımız, vicdanımız, gelecek vizyonumuzla yapmamız, hukukun, adaletin, ülkemizin kazanması ve ülkemiz milletimiz için en hayırlı sonucun çıkması dileğim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?