USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KAZIKLANMAYIN!

KAZIKLANMAYIN!
04-05-2023

Bu yaşıma kadar şahit olmadığım bir enflasyona maruz kalıyoruz.  

Buna ilaveten sattıkları veya kiraladıkları ürünlere bu enflasyonun üzerinde zam yapan esnaf veya şahıslar yangına körükle gidiyor. 

Daha açık bir tabirle halkı kazıklıyorlar. 

Bugünkü yazı konum da bu fırsatçı kesim… 

Bursa’dan devam edeyim… 

Bursa oldum olası gıda sektöründe pahalı bir şehirdir. 

Bunun sebebini de bir türlü anlayamam. 

Dünya çapında tanınan, popüler, turistik bir kent falan değiliz sonuçta. 

İşçi, esnaf, öğrenci ve emekli kesimin yoğun olduğu bir yer burası. 

Ama gelin görün ki fiyatlar hep havalarda ! 

Hemen örneklerle devam edeyim...

Geçenlerde iş insanı ve siyasetçi bir dostum mesaj attı.  

Balıkesir’ın en ünlü dönercisi, 1 porsiyonu -ki Bursa’daki 1,5 miktarında- 70 Lira.  

Evet aynen öyle Bursa’da 300 Lira ’ya dayanan döner kebabın porsiyonu sadece 70 Lira'ymış.  

Öyle ucuz etin yahnisi falan değil. Gayet de kaliteli bir ürün olduğunu arkadaşım net olarak ifade etti. Kendisi iyi bir gurmedir.

Ben de bu durumu gittiğim birçok şehirde yaşıyorum. 

Hesap ödedikten sonra şaşırıp “Az mı aldınız acaba?” diye kasiyere sorduğum çok olmuştur. 

Arkadaşımın attığı mesajdan sonra hemen çocukluğum aklıma geldi. 

Rahmetli annemle İzmir’e gittiğimizde Balıkesir garajında mutlaka dönerli sandviç yerdik. Çünkü hem ucuz hem de bol etli olurdu. 

Bizim Bursa dönercileri elleri titreyerek et koyarlardı ama hesabı alırken maşallah elleri hiç titremezdi. 

Aradan geçen 35-40 yılda değişen hiçbir şey yok. 

Bursa’da yine fiyatlar kallavi, porsiyonlar mini ! 

Geçenlerde çarşıda kentin en tarihi, en bilindik köftecisine gittim.  

120 gram köfte koyduğu ve bir kişinin asla doymayacağı köfte 195, salata ise 95 liraydı. Patatesi kızartması ise 75 Lira ! 

İki kişi birer buçuk yesen salatası meşrubatıyla bin liraya yakın hesap ödeniyor. 

Menüyü görür görmez. Kalkıp çıktım mekândan. 

Göz göre göre kendimi kazıklatamazdım zira. 

Meşhur kahvaltıcılarımıza hiç girmiyorum. 4 kişiye kibrit kutusu kadar peynir, tereyağ koydukları masalardan kişi başı 200 lira hesap alıyorlar. Şahsım adına onları da terk edeli çok oldu.

Şehrin en meşhur döner kebapçısı ise zaten yıllardır hedef kitlesi olarak turistleri ve zenginleri belirlemiş durumda.  

Halkın yüzde 90’ı o işletmenin ancak tereyağı kokusunu içine çekebiliyor

Bursa’ya günü birlik gelenler olmasa o işletme sinek avlar o da ayrı mesele. 

Zaten sözde Bursa markası ama Bursa ile alakaları yok. 

Belediye Bursa mutfağı festivali düzenliyor. 

Meşhur kebapçımız lütfedip de katılmıyor bile ! 

Bursa'nın göbeğindeler; ama bir o kadar Bursa'ya uzaklar.

Tamam bir markanın, marka değeri farkı falan olur da bu fark porsiyonda 3 kat fazla olmasın ! 

İşin en kötü tarafı Bursa’da aynı işi yapan diğer esnaflar o bu tarz ünlü işletmelerin fiyatlarına göre fiyat belirliyor. 

O ünlü kebapçı zam yaptıkça diğer küçük işletmeler de zam yapıyor. 

Etin kilosuna 30 lira zam geliyor bizim kebapçı porsiyona 45 lira zam yapıyor ! 

Böyle olunca da Bursa’da gıda borsası hep tepelerde geziyor. 

ESNAF LOKANTALARI DA PAHALI 

Bursa’da sadece dönerciler, köfteciler değil esnaf lokantalarının da birçoğu aynı kafada. 

Tatlı tabağında getirdikleri yemeklerin hesabını duble salata tabağında alıyorlar maşallah ! 

Tatlı demişken muhallebiciler de ayrı bir alem.  

El kadar tavuk göğsüne 75 lira alıyorlar. 

Kafeler zaten iyice zıvanadan çıktı. 

1 lira maliyeti olmayan çayı 10-15 liraya, yine 3 lira maliyeti olmayan kahveyi 40-45 Lira’ya kakalıyorlar ! 

Diğer yandan Bursa ile alakası olmayan fastfoodlar da bir hamburgeri 125 liraya falan satar oldular.

Gerçekten Bursa’da dışarda yemek içmek lüks oldu. 

Kendi payıma ben bunu "Aptallık" olarak nitelendiriyorum.

Burada lüks semtlerdeki veya Nusret gibi ultra kazık yerlerde ödenen hesapları eleştirmiyorum. 

Oralara giden kesim zaten bile bile gidiyor.  

Ancak ürünleri ile orta ve alt gelir grubuna hitap eden yerler fiyat politikalarıyla zenginlere hitap ediyor. 

Bakın geçtiğimiz ekimde bir haftalık bir Avrupa seyahatim oldu. 

Orada ödediğim hesaplar ile Türkiye’dekiler hemen hemen aynıydı. 

Üstelik porsiyonlar da çok daha büyüktü. 

Düşünebiliyor musunuz? 

Adamların asgari ücreti bizim 4 katımız ama pizzaya, makarnaya, bifteğe bizimle aynı parayı ödüyorlar. 

Tekrar ediyorum evet ekonomik durum nedeniyle kira, eleman, hammadde kısacası her alandaki fiyat artışlarının farkındayım; ancak ticaret erbaplarının olması gerekenin üzerinde zam yaptığının da farkındayım. 

Evet farkındayım zira gıda sektöründe işletmeci olarak uzun zaman faaliyet gösterdim. 

Elemanından hammaddesine, kirasından vergisine, peçetesinden kürdanına, lavabodaki el sabununa kadar bir işletmenin tüm giderlerine hâkim biriyim. 

Öyle hariçten gazel okumuyorum anlayacağınız. 

PEKİ NE YAPILMALI? 

Bunları söylemekle hiçbir işletme fiyatlarını olması gereken seviyeye falan çekmez. 

İnsanların nefs-i müdafaa yapması yani bu tarz kazıkçı yerlere talep göstermemesi gerekiyor. 

Müşteri sayısı düştükçe kendilerini sorgulayıp fiyatlarını düşüreceklerdir. 

Kentimizde az da olsa müşteri dostu işletmeler var. 

Tercihlerimizi oraya yöneltirsek yani kendimizi kazıklatmazsak bir şeyler değişir. 

Ama bu şekilde kendimizi kazıklatmaya devam edersek o kazığın boyutu şu an olduğu gibi her geçen gün büyüyecek. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?