USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KATAR NE KATAR?

KATAR NE KATAR?
29-11-2022

Katar’ın ev sahipliğinde başlayan Dünya Kupası baş döndüren bir trafikte hızla akıp gidiyor. Şampiyonaya katılan takımların taraftarlarının renkli tribün görüntüleri dışında gerek sergilenen futbol gerekse bireysel beceriler açısından futbolseverler yavan keyifsiz bir turnuva izliyor... 

Tamam; statlar muhteşem, organizasyon mükemmel, görsel bazda ekranlara yansıyan yayınlar son derece profesyonelce; iyi güzel de tat/lezzet/heyecan yok...,Her şey öyle yavan ki!                                                                                                                                                  

Her Dünya Kupası, kendi ilklerini barındırır. Ancak bu kadar büyük bir organizasyonun “araya sıkışmış” olarak yapılması ilkler listesinde yer almasaydı keşke...

Kendi hikâyelerini yazan tüm diğer dünya kupalarına göre, 2022’nin farkı, neredeyse tüm futbolseverler için “bitse de işimize dönsek” ruh hali yaratıyor. Liglerin tamamlandığı, tatillere denk gelen, uzun yaz akşamlarında birbirini tanımayan insanları bir ekranın etrafında “toparlayan” o ruhtan çok uzak bir haldeyiz sonuçta. 

Merak edilen soru şu:

‘Katar dünya futboluna ne katar?

Konuyla ilgilenenler mutlaka hatırlayacaktır; turnuvanın başlamasına az kala eski FIFA Başkanı Sepp Blatter, 2022 Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesi kararının “hata” olduğunu dile getirirken; Katar’ın turnuvaya ev sahipliği yapmak için “çok küçük bir ülke” olduğunu vurgulayurdu....

Maalesef insan haklarından ezelden sınıfta kalmış, petrolün getirdiği paradan başka bir şeye sahip olmayan, nüfusu üç milyonu bulmayan beter bir Ortadoğu coğrafyasında sahne aldı dünya kupası. Parayla, rüşvetle satın alınmış, özelliklere kadınlara özgü insan hakları ihlalleriyle, sicili kabarık, göçmenlerin köle olarak görüldüğü Ortadoğu ülkesine verilmiş, dünya kupaları tarihine yakışmayan failleri malum, beter, kirli bir hikâye...

Oysa bizim kuşak futbolu Socrates, Muller, Bergkamp, Hagi, Beckenbauer, Cruyff, Maradona ile sevmiştik; Dünya Kupası futbolun en sevilesi, en görkemli şöleniydi.

Çoluk çocuk, erkeği kadınıyla, sallanan bayraklarla,  tribünlerdeki o kulak tırmalayan Vuvuzella sesleriyle, herkesin sırası geldiğinde statlarda ellerini kaldırıp ayağa kalktığı Meksika Dalgasıyla sevmiştik o şampiyonaları...

Futbolu ‘zevkten zorunluluğa doğru uzanan hüzünlü bir öykü’ olarak tanımlar ünlü romancı Eduardo Galeano...

Sanırım o hüzünlü hikâyenin en iç acıtanı Katar Dünya Kupası…

 

                   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?