USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Deprem gerçeği

14-02-2023

Türkiye bir deprem ülkesi. Her yıl irili ufaklı ortalama 22-24 bin arasında deprem oluyor. Sadece 2020 yılında irili ufaklı 33 bin, 2021’de üçü 6 şiddet üzerinde 23 bin 800 deprem yaşandı. Buna rağmen hala ülkemiz yapı stokunun yüzde 50’den çürük yapılardan oluşuyor ve kentsel dönüşüme muhtaç, hala fay hatları üzerine yüksek binalar yapılıyor.

Elazığ’da 2020 yılında meydana gelen depremin ardından kurulan TBMM Araştırma Komisyonu raporunda, son depremden etkilenen illerde depreme dayanıksız olduğu halde müdahale edilmemiş, 8 kentte 5 bin 85 riskli yapı, uyarılara rağmen kentsel dönüşüme tabi tutulmamış. Bu binalar şu an yerle bir.

Jeoloji Mühendisleri odasının Hatay ve Maraş’a ait raporları var. JMO bu iki il için “fay üzerinde yaşayan kentler” raporu hazırlamış. Her iki kent için ayrı ayrı durumları ve acil yapılması gerekenleri sıralamış. Tahmin ettiğiniz gibi duyan yok. Bilime saygı sıfır.

Bilim insanları, mühendisler, jeologlar, deprem uzmanları zaman zaman uyarılar yapar, raporlar hazırlar. Sadece deprem değil hemen her doğal afete alınması gereken tedbirler, yapılması gerekenler hakkında. Ancak yönetim erkini elinde tutan siyasi kadrolar daha büyük, daha çok bilen uzmanlardır. Ülkemizde ilkokulu bitirince meclis üyesi, belediye başkanı ya da milletvekili hatta başbakan bile olunabiliyor. O andan itibaren de hepsi her konuda uzman oluyorlar, bilmedikleri hiçbir konu kalmıyor. Yetki de onlarda. Aldıkları kararlarla ilgili herhangi bir sorumlulukları da olmadığından son söz onların. Bazen bilim insanlarına sorarlar ama siyaseten uygun olan yapılır. Aslında bilim insanına da ihtiyaç yoktur. Ancak oraya buraya müdür lazım. Yani TÜBİTAK’a müdür yardımcısı olarak hayvanat bahçesi müdürü atanabiliyorsa bilimden ne beklentimiz olacak. Baksanıza, hastane inşaatlarında sismik izolatör kullanma zorunluluğu varken Mersin Şehir Hastanesi yıkılıyor.

Sistem kusurlu. Çünkü siyasetçi bir gün var öbür gün yok. Deprem ise ülkenin gerçeği. Güney Doğu’da 10 ilimizde yaşanan bu deprem ne zaman olacağı meçhulde olsa kesinlikle olacağı belli olan bir felaket ve ne yazık ki, çok büyük bir felaket. Henüz bitmedi. Kaç bina yıkıldı sayı net değil. Deprem sabaha karşı 4.17’de, herkesin uyuduğu saatlerde oldu. Her bina on daire olsa ve her dairede 4 kişi olsa diye hesap yapınca, çöken binalarda mahsur kalanların sayısı çıkıyor ortaya. Allah korusun, inşallah öyle değildir diye düşündüğüm korkunç bir tablo. Yaralı sayısını düşerseniz kalan insanlar nerede diye sorun. Can kaybı sayısı odur işte.

Bir de İstanbul geliyor akla. 16 milyon insanın yaşadığı, 800 bini 2000 yılından önce inşa edilmiş 1 milyon 160 bin bina. Ve yaklaşık 3 milyonu 2000 yılı öncesi yapılmış 4,5 milyon daire. Allah İstanbul’u ve Türkiye’yi korusun. Ama hem bilim hem de depremin bizzat kendisi yüzlerce yıldır ikaz ediyor. Son yüz yılda kırktan fazla 6 şiddetin üzerinde deprem yaşandı. Üçü büyük hasarlı. 1999’da çok ciddi bir uyarı daha geldi ve şimdi belki de İstanbul için son uyarı. En son büyük deprem 22 Mayıs 1766 yılında yaşanmış. 17 km derinde, Marmara denizinin doğusunda meydana gelmiş. Şiddeti 7,1 ve 47 saniye sürmüş. Büyük hasar ve kayıp yaratmış. Bu fay hattı hala aktif ve geçmişte ortalama 250 yılda bir kırılmış. İstanbul’un acil tedbirlere ve bilinçlendirilmeye ihtiyacı olduğu ortada. Bilim insanlarımız sürekli uyarıyor. Ve biz Bursalılar, beklenen İstanbul depreminden Bursa’da olmuş kadar etkileneceğiz.

Bursa’da benzeri bir durumda. Son büyük deprem 1855 yılında olmuş ve çok büyük hasar vermiş. Şu andaki Bina stokunun durumunu uzmanlar defalarca yazdı, ben de yazdım. 1999 gölcük depremi yarattığı yıkım ve can kayıpları ile çok büyük bir tecrübe idi. 2012 yılında halkımızın Kentsel Dönüşüm Yasası dediği yasa çıktı. Türkiye ise 24 yılı hadi son 11 yılı diyelim uzman siyasilerimizin önce yılda 500 bin sonra yılda 300 bin konut yapacağız, söylemleri ile harcadı. Halbuki TOKİ son 10 yıldır, yılda 50 bin civarında daire yapıyor. Bunun yerine doğru planlamalar, organizasyonlara destek verselerdi şu an çok daha iyi noktalarda olabilirdik. Doğru kullanılırsa hala da bu şans var.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?