USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Demokrasi tarihimiz ve zorlu kader seçimi...

08-05-2023

Demokrasi tarihimiz ve zorlu kader seçimi...

Şimdilerde Türkiye gündemini meşgul eden en önemli konu seçim. Bu nedenle gelecek hafta is­tesem de seçim yasağı nedeniyle kalem oynatamaya­cağım için bu seçimin önemine bakmak gerekiyor.

Türk halkı, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte seçim deyince devleti kuran parti olarak Cumhuriyet Halk Par­tisi’ni tanıdı.

Açık oy, gizli tasnifle yapılan seçimlerin hiçbir anlamı yoktu ve bu durum 1946 yılına kadar sürdü. Benim de­delerim de başka parti olmadığı için CHP’ye oy veriyor­muş. Bu böyle gitmez diyerek CHP’den ayrılan bir grup siyasetçi 1946’da Demokrat Parti’yi kurunca, inatçı ve muhalif bir insan olan annemin babası ve ailesi de hemen Demokrat Parti’ye geçmişler. Tıpkı, CHP’lilere kı­zarak parti değiştiren diğer insanlar gibi. O yıl ilk kez iki parti yarıştı ve CHP 397, muhalefet olan DP ise 61 mil­letvekili kazanarak yarışta ben de varım dedi.

14 Mayıs 1960 seçimlerinde ise tam bir patlama ya­şandı ve katılım oranı %89,3 oldu. Gizli oy, açık tasnifle yapılan seçim so­nunda DP 416, CHP ise 64 milletvekili kazandı. Atatürk ve İnönü’den sonra Celal Bayar 3. Cum­hurbaşkanı, Adnan Menderes ise Baş­bakan oldu ve ül­kede çok partili siyasi hayat da baş­ladı.

Sonra, 27 Mayıs 1960’da askeri darbe yapıldı ve de­mokrasi askıya alındı.

Darbe sonrası Kurucu Meclis ve yine siyasi hayatın devamı gündeme geldi. CHP’liler partileri kapatılma­dığı için yollarına aynı çatı altında devam ederken, DP’liler ise yeni kurulan Adalet Partisi’ne geçti. Tıpkı CHP muhalifi olan dedemin yaptığı gibi. Ardından İnönü ve Demirel mücadelesi de böylece başladı.

Bu mücadele ve bağlılık dedelerimizden babaları­mıza bir miras olarak geçti ve Anadolu toprakları mil­yonlarca kişinin siyasi ayrımına sahne oldu.

Sonra, sıra bizim kuşağa geldi ve İnönü’nün CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrılmasından sonra Ecevit-De­mirel mücadelesine şahit olduk. Erbakan ve Türkeş de Demirel’in yanında yer alınca Milliyetçi Cephe Hükü­metleri dönemi başladı. Demokrat Partili dedelerin ço­cukları büyük çoğunlukla Adalet Partisi’ne, çok az bölümü de MNP (MSP) ve CKMP (MHP) adlarını alan partilere geçtiler. CHP’li dedelerin çocukları ve torunları çoğunlukla CHP saflarında, birazı da radikal solda bazı­ları da sağa kayarak yola devam ettiler. Tam da bizim kuşağın siyasete ısınma yıllarında, dedelerden ve baba­lardan miras kalan siyasi görüşlere sıkı sıkıya bağlandık. Kavga gürültü derken 12 Eylül 1980’de yeni bir askeri darbeyle demokrasi yine kesintiye uğradı. Devrimci ve ülkücü arkadaşımızı veya siyasi akrabalarımızı toprağa verdikten sonra, bu darbeyle birçoğu cunta tarafından hapse gönderildi.

12 Eylül sonrası siyaset yeniden dizayn edilerek üç parti size yeter denildi ve ANAP, MDP ve HP kuruldu. Bunlardan hangisi benim partim diye kafam karıştı.

Dedelerimizin bizlere siyasi miras olarak bıraktığı partiler sonradan kuruldu ise de eski partilerin başarı­sını kazanamadı.

Siyasilerden Demirel, Erbakan, Türkeş, Erdal İnönü ve Yılmaz’ı yakinen tanıdım. Ecevit ile bir seçim gezisine katıldım. Erdoğan ile İstanbul Belediye Başkanı iken Ali Kırca’nın ünlü Siyaset Meydanı programında karşılıklı olarak tartıştık.

Son Başbakan Binali Yıldırım ile bakanlık döneminde defalarca sohbet eyledim.

Kemal Kılıçdaroğlu ile 90’lı yıllarda SSK Genel Mü­dürü iken sadece el sıkıştım.

Siyaseti 1980’lerden beri yakinen takip eden ama ga­zeteci olduktan sonra hiçbir siyasi partiye girmeyen bir basın mensubu olarak son yıllardaki seçimleri ve so­nuçlarını yorumlamakta hep güçlük çektim dersem yalan olmaz. Türkiye tarihinde çok partili dönemde ilk kez 22 yıl iktidarda kalan AK Parti ile hepsi sağda olan beş partiyle ittifak kurabilen soldaki CHP gibi bir siyasi partinin karşı karşıya geldiği ikinci ve çok zorlu bir 14 Mayıs seçimine daha gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde kime oy vereceksin sorusunun cevabını hemen söyleyebilirim ama her iki seçimi hangi aday ve hangi parti alacak derseniz asla kesin bir cevap veremem. Seçim ortada diyenlerden de değilim ama Türkiye’nin ve Türk halkının kaderini değiştirecek bu seçim ve sonucu gerçekten çok önemli.

Mutlaka sandığa gidelim ve oy verelim.

İnanıyorum ki gönlünüzdeki adayınız ve partiniz se­çimi kazanacaktır. Hayırlı olsun diyelim.

Mutlu yarınlar Türkiyem.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?