USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bursa’nın 53, 65 yıllık hastaneleri depreme dayanıklı mı?

Bursa’nın 53, 65 yıllık hastaneleri depreme dayanıklı mı?
15-03-2023

 Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinden sonra Sağlık Bakanlığı İstanbul’da depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle pek çok hastaneyi boşalttı.

Bursa’da Şehir Hastanesi haricinde kent merkezinde kamu hastanesi olarak Yüksek İhtisas Hastanesi, Çekirge Devlet Hastanesi ile bir de genel cerrahinin olmadığı Bursa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi var… Tıp Fakültesi Hastanesi'ni artık kent merkezinde sayabiliriz. Zira şehir Görükle Yerleşkesi ile birleşti... 

Dörtçelik Çocuk Hastanesi ile Yüksek İhtisas haricindekilerin yapım tarihleri eski.

ÇEKİRGE DEVLET HASTANESİ: YAPIMINA 1968’DE BAŞLANDI, 1970’TE HİZMETE GİRDİ! 53 YAŞINDA!

Eskinin SSK Bursa Hastanesi, şimdinin Çekirge Devlet Hastanesi’nin inşaatı SSK İşçi Hastanesi olarak 1968 yılında başladı. 1970 yılında tamamlandı.

SSK Bursa Hastanesi olarak dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel’in de katıldığı bir törenle hizmete girdi.

Bursa’nın ikinci büyük hastanesiydi ve tamamen SSK’lılara, yani işçilere ve aile efratlarına, işçi emeklilerine bakıyordu.

1990’lı yılların sonuna doğru Acil Servis’in yeri değişti,  şimdiki yerine tek katlı bir acil servis yapıldı;

2000’li yıllarda poliklinik binaları eklendi. Güçlendirme çalışmaları da gerçekleştirildi. Ancak ameliyathanelerin, yoğun bakımların, hasta yataklarının, idari bölümlerin olduğu ana bina 53 yıllıktır…

Artı… Çekirge Devlet Hastanesi, termal bölgede yer almaktadır. Kurumun eski teknisyenleri, açılan derin kuyularda sıcak suya rastlandığını bilir. 

ESKİ ASKERİ HASTANE; İNŞAATI 1955’TE BAŞLADI, 1959’DA HİZMETE GİRDİ! 65 YAŞINDA!

 Eskinin Askeri Hastanesi, şimdinin Bursa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nin yapım tarihine gelince…

İnşaatı 1955 yılında başlanmış, 1959 yılında tamamlanarak hizmete girmiştir… Yani, tam tamına 64 yıllık bir hastanedir…

YÜKSEK İHTİSAS; TEMELİ 1997’DE ATILDI, 2002’DE HİZMETE GİRDİ!

Yüksek İhtisas Hastanesi’ne gelince… Ana binası 1999 öncesi yönetmeliğe göre yapıldı… 

SSK Şevket Yılmaz Hastanesi olarak temeli 1997 yılında rahmetli Necmettin Erbakan tarafından atıldı.

Yapımı 5 yıl sürdü, 2000 yılında kaba inşaatı bitmişti, iç tesisat donanımı, tıbbi cihaz, ameliyathane, laboratuvar, hasta yatakları gibi eksikliklerin tamamlanması iki yıl sürdü.

2002 yılında hizmete girdi. Aslında bina 23 yıllıktır…

Bursa’da yamaçta, sağlam olduğu varsayılan zemin üzerinde yapılması bir artı olarak düşünülse de, projelendirilmesi ve yapımı 1999 öncesi yönetmelikler dahilindedir. Zemin özellikleri ve daha yeni oluşu, diğer hastanelere göre depreme daha dayanıklı olduğunu düşündürtmektedir.

Artı ana bina, Şevket Yılmaz Hastanesi'nden sonra yapılan ek binalar mevcut. Yüksek İhtisas Hastanesi'ne bağlı yataklı hastane birimleri ve çeşitli merkezler de var; çoğunun hizmet binaları  2004 yönetmeliğine göre yapıldı;  Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi,  Dörtçelik Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Nilüfer ve Osmangazi Hizmet binaları, GETAT, AMATEM, ÇEMATEM gibi çeşitli merkezler... Yeni, eski bakılmaksızın hepsinin depreme dayanıklı olup olmadığının uzmanlarca test edilmesi gerekir. 

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi 1990 yılında hizmete girdi. Görükle Yerleşkesi'nde 1999 depremi sonrası pek çok akademik hizmet binasının, hastane de dahil  etkilendiği biliniyor. Medikososyal binası çatlak içerisindeydi. Ürpererek giriyorduk. Fakülte ve idari binaların bir kısmı yenilendi, bir kısmında da güçlendirme çalışması yapıldı.

Tıp Fakültesi Hastanesi'nde de güçlendirme çalışması gerçekleşti.  Yeni yapılan ek hizmet binalarının depreme dayanıklı olduğu biliniyor. Mühendislik Fakültesi'nin bulunduğu bir üniversitede Tıp Fakültesi Hastane binasının depreme dayanıklılığının öncelikli olarak gözden geçirildiğini düşünüyorum. 

Eski Bursa Devlet Hastanesi'nin yanı başındaki Ali Osman Onkoloji Hastanesi'nin inşaatına 1990 yılında başlandı... 1993 yılı sonunda tamamlandı ve 1994'te hizmete girdi; o da 1999 depreminden önce eski yönetmeliklere göre yapılan bir binada hizmet veriyor... 

Dörtçelik Çocuk Hastanesi ise 2007 yılında hizmete girdi. 2004 Deprem Yönetmeliği'ne göre yapıldı. Bölgede zemin sorunu olduğu biliniyor. 
Merkez ilçelerdeki Kestel Devlet Hastanesi 2019’da, Gürsu Devlet Hastanesi 2016’da hizmete girdi; yani bu hastaneler 2004 yönetmeliğine göre yapıldı. İlçe hastanelerinin büyük çoğunluğu da öyle. Diğerleri kadar riskli olmasa bile yine de kontrol edilmesi gerekiyor. Zira deprem bölgesinde yeni yapılan binalar da yıkıldı.

Keza, sağlık hizmeti veren tüm merkezlerin, birimlerin hizmet binalarının denetlenmesi gerekiyor. Aile Sağlığı Merkezlerinin de! ASM'lerin bir kısmı yeni yapılan binalarda, bir kısmı ise kiralama yoluyla temin ettikleri eski binalarda hizmet veriyor. 

Acemler'de yapımı devam eden hastane inşaatının hızlandırılıp bir an önce bitirilmesi  şart. 

SORU:

Şehir Hastanesi haricindeki 23, 65, 53 yıllık; 1999 öncesi yönetmeliklere göre projelendirilen hastane binalarının olası bir depremde ayakta kalabileceğine, depreme dayanıklılığına dair güncel bir çalışma yapılmış mıdır? Depreme dayanıklı olduğuna dair bir rapor var mıdır?

Depreme dayanıksız hastanelerin İstanbul’daki gibi boşaltılması düşünülmekte midir?

Sağlık hizmeti veren tüm birimlerin hizmet binaları depreme dayanıklı mıdır?

İl Sağlık Müdürlüğü'nün elinde hastaneler başta olmak üzere sağlık hizmeti veren birimlerin depreme dayanıklı olduğuna dair raporlar varsa, kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Yok eğer depreme dayanıksız hastaneler varsa da İstanbul'da olduğu gibi acilen boşaltılıp taşınmalıdır. 

CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan da, Bursa'daki kamu sağlık kuruluşlarının depreme dayanıklı olup olmadığını TBMM'ye taşıdı. 

(İlgili haberi okumak için tıklayınız:

https://www.bursa.com/haber/yuksel-ozkan-quot-bursa-da-saglik-kuruluslari-binalari-depreme-hazir-mi-quot-616682.html   )

Artı önceki gün yaptığı açıklamada, kamuoyunun depreme dayanıklı olduğu düşünülen Şehir Hastanesi'ndeki riskleri gündeme getirdi...

(İlgili haberi okumak için tıklayınız:

https://ankahaber.net/haber/detay/yuksel_ozkan_bursa_sehir_hastanesinde_yeterli_deprem_izolatoru_yok_132364# )

Önce tedbir, sonra tevekkül... (Nisa Suresi 71; "Ey İman Edenler! Bütün Tedbirlerinizi Alın.")

ÖZEL HASTANELER DE DENETLENMELİ

Elbette sadece kamu hastaneleri değil…  Özel hastanelerin de depreme dayanıklı olup olmadığının tespiti gerekiyor.

Deprem bölgesinde yıkılan ya da ağır hasar gören, hekim ve sağlık çalışanlarının yaşamını yitirdiği, yaralandığı (hatta yoğun bakımındaki hastaların kurtarılmasının unutulduğu) özel hastaneleri de gördük…
Özel hastaneler sosyal kurumlar değildir; kar amaçlı sağlık kuruluşlarıdır. 

Hele de Kahramanmaraş-Hatay depremlerinden sonra hiçbir sağlık işvereni onlarca milyon liralık yatırımının birkaç dakikada sıfırlanmasını istemez; “Hele bir deprem olsun, o zaman bakarız” kabilinden "bir sınama ötelemesi içerisine girmez" diye düşünüyorum…

Özel hastaneler, bürokratik olarak kamuya göre daha hızlı refleks gösterme yeteneğine sahiptir; mesela kurumsal sitelerinde hizmet binalarının depreme dayanıklı olduğuna dair raporları kamuoyu ile paylaşabilir.

DEPREM YOKMUŞ GİBİ YAŞAMAMIZ ARTIK MÜMKÜN DEĞİL!

Gerçeklerin karşısında ölü taklidi yapmakta üstümüze yok!  Mış gibi yaşıyoruz!  Misal deprem yokmuş gibi, olmayacakmış gibi!  

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Başkanı Engin Er yıllardır bas bas bağırıyor; “Bursa içinden birden fazla fayın geçtiği bir il! Faylar planlara işlensin” diye…

Yıllarca mahallenin deprem delisi muamelesi gördü… “Engin Er işte; Konuşur durur” diye!...

Ben de Engin Er’i üzüp kırmamak adına naifleştirip “Deprem velisi” diye yazıp durdum.

Sonuçta gelinen noktada ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Artık ilgili Bakanlık da dahil herkes fayların şehrin planlarına işlenmesi ve fay hattı ile sakınım bölgelerinde yapılaşma olmaması konusunda hemfikir…

Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinde gördük işte…

Aşağıdaki görseller Hatay'da yıkılan devlet hastanelerindendir... 

Hani fayın üstüne de doğru teknikle yıkılmayacak bina yapılır falan deniyor ya! Hiç inandırıcı değil…

Yeryüzünü yarıp, bir ağacı ortasından bölüp öbür yarısını, 5 metre aralanıp 10 metre uzağa sürükleyen bir gücün üstünde bir yapının ayakta durması mümkün mü?

Uçan, yani yere değmeyen bina yaparsanız belki!  Birkaç yüzyıl sonra belki mümkündür, ama bugünkü teknolojiyle ancak bilim kurgu filmlerinde olur!
Hatay merkezde gördük;  belediye birimleri, kamu binaları, okullar  ve hastaneler depremde yerle bir olmuş…

Hatay’da Antakya ve Defne’de özel ve kamu hastaneleri de yıkıldı.

Sağlık çalışanları, hastalar da enkaz altında kaldı, depremzede oldu.

Deprem sonrası sağlık kuruluşlarının hizmete devam edebilmesi hayati derecede öneme sahip…

Can kayıplarının azaltılması, yaralılara anında müdahale edilmesi, açık kırıklı yaralıların amputeye gerek kalmaksızın tedavi edilmesi, sağlık hizmetini sunacak sağlık personelinin ve hastaların enkaz altında kalmaması,  sağlık hizmetlerinin devam edebilmesi çok ama çok önemli…

ADIYAMAN'DA DEPREMZEDELER ŞİMDİ DE SEL İLE BOĞUŞUYOR

Bu arada deprem bölgesinde Adıyaman ve Urfa'da afet üzerine afet yaşanıyor.

Depremden canını kurtaranlar bu defa sel ile sınanıyor. Çok üzgünüz... 

Kentlerin planlanmasında taşkın, heyelan, fay hatları dikkate alınmadığında doğa olayları felakete dönüşüyor. 

Adıyaman'daki vatandaşlara ne diyeceğimi hiç bilmiyorum. Adıyaman'da çadırların bir kısmının sular içinde kaldığı, bir kısmının kullanılamaz hale geldiği, bazı depremzedelerin kıyafetlerini, yiyeceklerini kurtaramadığı, bazı  depremzedelerin olası artçıları göze alarak  hasarlı binalara sığınmak zorunda kaldığı bilgileri TV ekranlarına yansıdı...

İnsanlar çaresizlikten felaketler arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?