USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bursa Barosu'nda Metin Öztosun güven tazeledi

17-10-2022

Önceki dönem Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, Türkiye Barolar Birliği yönetim kuruluna seçilip Başkan Yardımcısı olunca Bursa Barosu’ndaki başkanlığından istifa etmişti…

Metin Öztosun, 7 Ocak 2022’de yönetim kurulunun oylarıyla Bursa Barosu Başkanı olmuştu…

Önceki 3 seçimde ise genel kurulda iki liste yarışmıştı…

2016 Ekim ayındaki Bursa Barosu seçimlerinde Başkan adaylarından Şerafettin Yavuz 939, Gürkan Altun ise 1278 oy almıştı…

2018 Ekim’inde gerçekleşen seçiminde Baro’ya kayıtlı 3 bin 224 avukattan 2 bin 727’si sandık başına gitmiş, Gürkan Altun 1533 oy alırken, İrfan Koçak 939 oyda kalmıştı…

2020 yılında yapılması gereken Bursa Barosu Genel Kurulu Pandemi nedeniyle defalarca iptal edilmiş  

2021 Ekim’de yapılan genel kurulda Baroya kayıtlı avukat sayısı 4 bin 449’a yükselmişti…  

Gürkan Altun oyların 1894’ünü alarak yeniden başkan seçilirken İrfan Koçak ise 1330 oy almıştı…
2022 Ekim’inde ise Bursa Barosu’na kayıtlı üye sayısı 5002’ye çıkmıştı…
Bursa Akademik Odalar Birliği’ne yapılan seçimlerde Metin Öztosun diğer iki adayın aldığı oyların toplamından 529 oy fazla alarak Bursa Barosu Başkanı seçilmeyi başardı…

Bursa Barosu yönetim kurulu şu isimlerden oluştu:

“Aslı Evke Yetkin, Erhan Yaşbey,  Gülender Adıgüzel Özcan, İsmail İşel, Müberra Gülen Aydın, Nilay Parlar, Özge Yılmaz Türker, Süleyman Nail Abay, Umut Mısır, Yener Poroy.”

Türkiye Barolar Birliği Delegeleri ise şu isimlerden oluştu:

“Asude Şenol, Ayşe Gonca Gülçin, Gürkan Altun, Mefharet Öztürk Ceylantepe.”

 

BARTIN İÇİMİZİ YAKTI!

Türkiye büyük bir acıyla sarsıldı. Bartın’daki maden faciasında 41 kişi yaşamını yitirdi. Yoğun bakımda entübe edilmiş yaralılar da var…

İki gündür Bartın’da yaşanan facianın boyutlarını, yaşanan dramı, ailelerin feryatlarını, yaşamını yitiren maden işçileriyle kurtulanların öykülerini okuyoruz, TV ekranlarından dinliyoruz…

Ve hep bu tür facialar sonrasında defalarca dinlediğimiz konular yineleniyor… Yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılara sağlık diliyorum.


Soma’dan sonra hep konuşuldu…

Önlem, tedbir, işçi güvenliği…. Anlatılıyor da anlatılıyor…

İnsanlar maden kazalarında yine ölüyor, yine ölüyor…

Soma’da içimiz çok yandı, çok dövündük, yazdık çizdik… Kadın Kuruluşları Birliği ile birlikte Soma’ya gitmiş madenci ailelerini ziyaret etmiştik.
İnsanların acısına tanık olmuştuk.

Bitmiyor ki!

Ocaklara ateş düşüyor…

Bartın’da sadece 41 aileye değil, çok daha fazla ailenin ocağına ateş düştü. Yaşamını yitirenlerin eş ve çocukları, ana babaları, kardeşleri, yakınları, dostları…  

Türkiye ne yazık ki, maden ölümlü maden kazalarında Avrupa birincisi…   

ABD’deki en büyük maden kazası yine Batı Virginia’da 1907 yılında 362 madencinin öldüğü Monongah faciasıydı…
Bunu da yetkililerin Soma’yı olağanlaştırmak adına verdikleri örnek sayesinde öğrendik…
Fıtrat meselesine gelirsek…
Neoliberalizmin anavatanı ABD’de 1970’lerin sonuna doğru sonra maden kazalarında ölümlerde sert bir düşüş yaşanıyor…

Neoliberalizmin Amerika’da da ölümlü maden kazaları yaşanıyordu; Maden Sosyal Güvenlik Kurumu oluşturuldu. Denetimler ağırlaştırıldı; cezalar çok artırıldı. Ölümlü maden kazalarının önüne geçildi…  
Çünkü, 1977’de Federal Maden Güvenliği ve Sağlığı Yasası çıkıyor ve bu yasa çerçevesinde Maden Güvenliği ve Sağlığı Dairesi kuruldu.  

Dairenin ana amacı ölümlü kazaları önlemek, ölümsüz kazaları da en aza indirmek ve iş güvenliği ve sağlığı standartlarını uygulamak…

ABD Çalışma Bakanlığı’na bağlı kurumun çok sıkı bir denetim uygulaması var. Madencilerin başvurusu üzerine ek inceleme de yapıyorlar ve kendi madenlerini ihbar eden işçinin işini koruma güvencesi de var… 

Maden Yasası’nın gereğini uygulamayan şirketlere çok ağır bedel ödettiriliyor…

2010 yılında Batı Vinginia’daki bir madende ölen 29 madencinin ailesine toplam 209 milyon dolar tazminat ödenmişti. Gerekçesi yapılan incelemede kazanın önlenebileceği sonucuna varılmasıydı…

Üstelik ABD’de kömür hala en büyük enerji kaynağı. Elektrik üretiminin yüzde 40’ı kömürden sağlanıyor. Bu kömürün yüzde 90’ı ülke içinden kaynaklanıyor… ABD’de yılda 1 milyar tonun üzerinde kömür çıkartılıyor.

ÖNLENEBİLİR ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARI

Bazı işlerin riski yüksektir.

İş kazalarının, iş kazalarından ölümlerin önlenebilir olduğu aşikar. Zaten bunun için İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıktı.

Çok iyi hatırlıyorum, bundan 30, 40 yıl önce Bursa’daki büyük fabrikalardan SSK hastanesine her gün iş kazası gelirdi. Sürekli ölümlü kazalar olurdu. Artık kurumsal işletmelerin birkaç bin işçinin çalıştığı büyük fabrikalarda ölümlü kazalar neredeyse yok gibi. Bunda toplam kalite ve standart çalışmaları, eğitimler ve önlemlerin etkisi çok büyük.

Fıtratında risk olan pek çok meslek var; ancak alınan tedbirler ve denetimlerle risk en aza indirilebilir. Bunu da biliyoruz.
Misal… Hep yazarım, trafik kazasından ölüm, kalp krizi gibi hayatın olağanı olarak görülür.

Ancak alınan tedbirler, yol güvenliğinin sağlanması, artırılan cezalar, kemer takma zorunluluğu gibi pek çok önlem sayesinde ölümlü trafik kazalarında yıllara göre ciddi bir düşüş yaşandı… Trafik kazalarında kaza sırasında ve bir ay içinde ölenlerin sayısı birkaç yüz farkla birbirine yakındır. (Kaza sonrası ölenler daha fazla!).  205 yılından beri TÜİK istatistiklerine 30 gün sonra yaşamını yitirenler de eklendi. Önceden sadece kaza anında ölenler biliniyordu.

Mesela 1990 yılında kaza anında 6 bin 231 kişi ölmüş; demek ki toplam can kaybı 13 bin küsur civarındaydı…

2021’de kaza anında 2 bin 421, sonrasındaki 1 ay içinde 2 bin 941 olmak üzere toplamda 5 bin 362 kişi yaşamını yitirmiş…

20 yıl önce ölenlerin sayısı 7 bin 700 kişi azalmış… Üstelik 1990 yılında nüfusumuz 56 milyondu. Türkiye’nin nüfusu 84 milyon 340 bine; sığınmacılar-düzensiz göçmenlerle birlikte 89 milyona çıkmış durumda… Koşullar 1990 ya da 1991i ile aynı kalsaydı, trafik kazalarından ölümlerin 20 bin kişi daha fazla olması gerekiyordu.

Araçla yolculuğun da fıtratında risk var elbette. Ama önlemlerle riskler azaltılabiliyor… Maden kazalarında da, her türlü iş kazalarında da ölümler önlenemese de azaltılabilir.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?