Diyarbakır’daki mağlubiyet –ki akıllı davranılsaydı oradan hükmen galibiyetle dönülebilirdi- ardından amatör takıma kupadan elenme, şimdi de Bursasporluların büyük çoğunluğunun varlığından bile yeni haberdar oldukları bir takıma kendi sahanda farklı yenilgi ve düşme hattına inme bardağı taşırdı.
Üstelik sahada yokları oynayarak. Mücadele etmeyerek, ezilerek !
Ne rakibe baskı ne topa baskı ne bir oyun anlayışı ne taktik ne de en ufak bir kazanma arzusu ne mücadele hiçbir şey yoktu.
Kanat oynaması gereken Cenk forvette, forvette olması gereken Berat kanatta !
Ben bu hocaları bazen gerçekten anlamıyorum !
Maç başlar başlamaz İstanbul ekibi sazı eline aldı. Dominant oyun karakteri ile maçı istediğini gösterdi.
İlk yarı sahada Bursaspor'un varlığı ile yokluğu bile belli değildi.
İkinci yarı biraz silkinmeye çalışıldı; ancak konuk ekip yine Bursaspor’un oyununu kilitledi.
Ya neyi değerlendiriyoruz ki ?
İkinci ligdesin, kendi sahanda oynuyorsun ve 3 golle mağlup oluyorsun.
Sahadaki en iyi adamın kalecin Canberk !
Var mı daha ötesi ?
BURADAN DA DÜŞERİZ !
Deplasmanlarda yoksun kendi sahadan da olmazsan küme düşersin küme !
Ki son zamanlarda bu şekilde çok sık düşer olduk, yabancısı değiliz !
Yönetenler zaten hiç değil !
İş bilmezliklerden, beceriksizliklerden, umursamaktan düşüp duruyoruz !
İnsan ister istemez bu yapılanlar planlı mı?
Bursaspor’u birileri yok etmek mi istiyor? Diye düşünüyor, kendine soruyor.
Bu sorunun cevabını önümüzdeki süreçte alacağız.
Eğer hala camia oyalanmaya, masallar anlatılmaya devam edilirse demek ki istenen budur.
KONGRE KARARI
Bu satırları yazarken yönetimin kongre kararı aldığı haberi geldi.
Düğme en baştan yanlış iliklenmişti.
Verebileceği maddi katkı sınırlı ve tecrübesiz isimlerden oluşan bir yönetimin sadece iyi niyet ve dürüstlükle kulübü bu darboğazdan çıkaramayacağı belliydi.
Yönetim oluşturulurken süreci yönetenlere “Güçlü bir başkan ve etrafında tecrübeli yöneticiler” olmalı uyarımı yapmıştım. Ancak birçok uyarım gibi dikkate alınmadı. Ya da öyle işlerine geldi diyelim.
Sonuç ortada !
Kentin ileri gelenlerinin kulübün önünü açacak yeterli mali desteği sağlamaları gerekiyordu.
Bu olmayınca işler sarpa sarmaya başladı haliyle.
Ben şahsen yönetimin istifasından çok kent dinamiklerine yoğun baskı yapılarak harekete geçirilmesi yanlısıydım.
Ancak bu konuda en ufak bir hareket olmayınca taraftarında sabrı taştı haliyle.
Yönetimi son derece başarısız buluyordum evet; ancak sonrasında olabilecekleri, çıkabilecek muhtemel adayları düşündükçe çok daha kötü bir senaryo içine girilebileceği endişesindeydim.
Bursaspor'u bu darboğazdan ya gerçek anlamda destek veren kent dinamikleri ya da parasını koymaktan sakınmayan, akıllı bir başkan çıkarabilir.
BU UMURSAMAZLIĞIN BİR SONUCU BU KEZ OLUR
İçinde bulunduğumuz anlarda kent dinamikleri Bursaspor’u umursamaz tavırlar sergiliyorlar.
Kendileri bilir.
Bunun kendilerine bir yansıması olmayacağını düşünüyorlarsa bu kez çok ama yanılıyorlar.
Çünkü gerçek Bursasporlular bu konuda net tavrını ortaya koydu.
“Bursaspor’a destek olmayana destek yok” görüşü Bursaspor’u gerçekten seven herkeste hakim durumda.
Artık kongre sürecindeyiz.
Yönetim görevi teslim edene kadar takıma maksimum puanı aldırmak için elinden geleni yapmalı.
“Bu şartlarda kim aday olur?”
Sorusu dün akşamdan itibaren hepimizin zihnine oturdu.
Hiç olmayacak dualara âmin demeye kalkmayalım.
Bazı isimler üzerinde de boşuna enerji tüketmenin manası yok.
Çünkü mevcut mali şartlarda o isimler asla gelmez. Geçmişte yaşananlar falan değil, tek gelmeme sebepleri budur.
O yüzden transfer yasağını kaldıracak ve çevresinde tecrübeli yöneticilerden ve profesyonellerden oluşan bir kadro ile birinin çıkmasını umut edelim.
“Macera arayan, bir tur da ben bineyim” diyen kalibresiz, kapasitesiz, güvenilmez birileri kulübü devr alırsa bu kez hep beraber buyurun cenaze namazına deriz.
Bu nedenle çok kritik bir süreçteyiz.
Kulübü bu kez doğru ellere emanet edemezsek yok oluşuna onay veren imzayı atmış oluruz.
O yüzden lütfen dikkat.
Herkes bu süreçte ve sonrasında sadece ve sadece Bursaspor’un çıkarları için hareket etsin.
