USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

‘Tatil tercihinde gastronomiye bakanların oranı yüzde 90!

24-09-2022

Merinos Park ve Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde Gastronomi Fesitvali’nin yanı sıra Burkon Turizm ve Network Fuarcılık tarafından düzenlenen BUTUR 3. Turizm Fuarı ve 4. Bursa Turizm Zirvesi ile TURFOOD 4. Gıda Fuarı devam ediyor.

Bursa’nın turizm potansiyeli herkesin hemfikir olduğu bir konudur. Yıllardır tartışılır, konuşulur… Kentte düzenlenen Turizm Zirveleri de bu yönde atılmış  önemli adımlardır.

En azından turizmin bileşenleri / tarafları; bilgi, deneyim ve önerilerini gündeme getirirken; yapılması ya da yapılmaması gerekenleri de kente hatırlatıyor…

Faydası oluyor mu! Hemen olmasa da zaman içinde oluyor! Bugün Bursa’nın dağ ilçelerinde karavan ve yayla turizminden söz ediyorsak 10 yıl önce hiç olmayan coğrafi işaretlerin sayısı 29’a çıkmışsa; Panorama 1326 Fetih Müzesi yapılmışsa; kent içindeki otel yatak sayısı artmışsa; ilçe ve büyükşehir yerel yönetimleri gündemlerine turizmi almışsa, Hanlar bölgesinin etrafı açılıyorsa, kentte arkeoparklar oluşmuşsa; İznik UNESCO mirasına başvurmuşsa, ciddi bir Gastronomi Festivali düzenlenebiliyorsa şehir istenilen ya da beklenen ölçüde olmasa da mesafe almış demektir…  

Bu yıl düzenlenen Turizm Zirvesi’nde genel konuların yanı sıra  Gastronomi Festivali’ne paralel olarak Gastoronomi / Yeme İçme turizminin konunun taraflarıyla gündeme alınması da yerinde olmuş…

Turizm Zirvesi’nde Destinasyon Yönetimi ve Gastronomi Turizmi Oturumuna Bursa Turizm İl Müdürü Kamil Özer, Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın, TÜRSAB Güney Marmara Bölge Temsil Kurulu Başkanı (BTK) Murat Saraçoğlu, TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye Otelciler Federasyonu (TUROFED) Genel Başkanı Sururi Çorabatur, Türkiye Turist Rehberliği Birliği (TUREB) Genel Başkanı Hakan Eğinlioğlu, SKAL Federasyonu Genel Sekreteri Emre Gezgin, Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED)  Genel Başkanı Zeki Açıkgöz ile sektör temsilcileri katıldı.

Oturumun açılış konuşmasını TÜRSAB Güney Marmara BTK Başkanı Murat Saraçoğlu gerçekleştirirken, oturumun moderatörlüğünü Burkon Turizm ve Network Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker yaptı. Eker, Bursa Turizm Platformunun faaliyetlerini anlattı.

DESTİNASYON YÖNETİMİ

Etkinlikte özellikle de turizmin paydaşlarının söyledikleri oldukça önemliydi…

TUREB Genel Başkanı Hakan Eğinlioğlu, Bursa’nın önemli bir destinasyon merkezi olduğuna vurgu yaptı ve şunları anlattı:

“Destinasyonların da çeşitleri var; şehir, ülke ve bölge gibi. Mesela Kapadokya ve Karadeniz bölge destinasyonudur, İstanbul ve İzmir ise şehir destinasyonudur. Destinasyon yönetimi konusunda bir özeleştiri yapmak istiyorum. Biz bir şeyler yapmaya çalıştık bu anlamda ama maalesef başarılı olamadık.

Bizlerin kamu, özel sektör ve STK’lar olarak görev tanımlarımızın yapılıp, sınırlarımızın çizilip, bu görev tanımlarımızın ve sınırlarımızın dışına çıkmamamız lazım…”

1982 YILINDAN KALMA TURİZM TEŞVİK YASASI!

TUROFED Genel Başkanı Sururi Çorabatur da, yasalarının 1982 Turizm Teşvik Kanunuyla çıktığını anımsattı:

“Şu bir gerçek ki 1982 yılındaki turizm ile 2022 yılındaki turizm arasında büyük fark var.

Turizm bilinci oluşturmamız gerekiyor. Bunu da tabana yayarak gerçekleştirmeliyiz. Her meslek örgütünün ayrı bir yasası olması lazım.

Sonra da tüm bu meslek örgütlerinin tek bir çatı altında koordine edilmesi gerekiyor. Pandemi bize birlik ve beraberlik için hareket ettiğimiz zaman başaramayacağımızı hiçbir şeyin olmayacağını gösterdi.

 Dünyayı çok yakından takip etmeliyiz. Tanıtımlar önemli. İyi bir tanıtım yaptığımız zaman bunun sonuçlarını alabiliyoruz. Turizm Teşvik Kanunu güncellenmeli ve günümüze uyarlanmalı.”

MARKALAŞMA: GÜVENLİK, ÇEŞİTLİLİK, ULAŞIM!

SKAL Federasyonu Genel Sekreteri Emre Gezgin ise turistlerin içe dönük ve dışa dönük olmak üzere ikiye ayrıldığını ve destinasyon yönetimini buna göre yapmak gereğine vurgu yaptı ve markalaşmayı gündeme getirdi:

“Markalaşmanın 3 ana unsuru var; bunlardan birincisi herkesçe kabul edilmiş bir kimliğe sahip olmak. İkincisi herkesçe kabul edilmiş bu kimliği bir imaja dönüştürmelisiniz.

Bu imajda 3 şeyden oluşur; güvenlik, çeşitlilik ve ulaşım. Markalaşmanın 3. unsuru ise oluşturulan imajın farklı politikalar ve farklı tanıtım stratejileriyle ortaya konması lazım.

Öte yandan kamu-özel sektör ve STK iş birliği konusunda belediyeler festivaller konusunda sadece destekleyici olarak yer almalı. Tüm dünyada bu iş böyledir. Bursa ayrıca hinterlandında önemli çalışmalar ve yatırımlar yapmalı. Bu çok önemli…”

KAMU, ÖZEL SEKTÖR VE STK’LAR EKSENİNDE TURİZMİN DÜZENLENMESİ

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, kamu-özel sektör-STK’lar ekseninde turizmin düzenlenmesinin Türkiye’de henüz başarılamadığını savundu:

“Şüphesiz ki hepsinin ayrı ayrı önemi var. Özel sektör kendini yenileyebilen dinamik bir organizma. Sürekli işin içinde ve ticari kaygıları var. Kamudan beklenen ne?

Kamu kollayıcı, kucaklayıcı, düzenleyici ve denetleyici olacak. Bu ülke hepimizin ve turizm çok önemli. Ne sadece kamuya, ne sadece özel sektöre ne de sadece STK’lara bırakılacak bir konu değil.

Herkes görevini ve sınırını çok net bilmeli. Bu bir an önce toparlanmalı. Bu üç kesimin sınırlarını çok iyi çizip, yasal ve yazılı hale getirmemiz lazım.

Tanıtım konusunda devletin, bakanlığın çok önemli görevleri olduğunu ama pazarlama konusunda kesinlikle hiçbir şeye müdahil olmaması gerektiğini düşünüyorum. Yine gelen bir turistten (havaalanından, turdan, otelden vs.) 6 kere vergi alıyoruz ve bunların hepsi cirodan.

Bakanlık meslek örgütlerinin ayrı yasalarını yapmalı ve daha sonra çatı yasa yapmalı. Özel sektör karar mekanizmalarında etkili olmalı…”

DÜNYADA TATİL HARCAMASINDA GASTRONOMİNİN ORANI YÜZDE 30!

Bağlıkaya, gastronomi turizmini de gündeme getirdi:

“Artık yemek keyfe dönüşmüş durumda. İnsanlar yemeğin peşinden giderek tatil tercihi yapıyorlar. Tatil tercihlerinde gastronomi unsuruna da bakanların oranı yüzde 90.

Yine tatil harcamalarında gastronominin oranı yüzde 30. Bu oran ülkemizde yaklaşık yüzde 20’lerde. Türkiye olarak zengin bir mutfağa sahibiz.

 Dolayısıyla bu oran ülkemiz için çok az ve atmamız gereken adımlar var. Bir araştırmaya göre Türkiye’de 2.200 yöresel yiyecek ve içecek olduğu tespit edilmiş.”

Çok doğru bir tespit! Yurt içinde ya da yurt dışında gittiğimiz yerlerde, o şehrin ya da ülkenin kendine özgü yemeklerini yemeğe bakıyoruz. Bir İtalyan Türkiye’ye üç beş aylık görevli gelmediyse niye pizza yesin ki!

Ya da ben 3, 5 günlüğüne gittiğim Fransa’da niye kuru fasulye yiyeyim ki! Bu aralar Netflix’teki Güney Kore dizilerinden dolayı Kore mutfağını çok merak ediyorum mesela.

Zira Kore dizilerinde istisnasız her bölümde en az beş on kere ulusal yiyeceklerinden yiyip duruyorlar. Evde seyrederken bile insanın karnı acıkıyor! Ayrıca merak ediyorsunuz yedikleri şeyleri!

‘ÜLKEMİZDE ŞEFLERİN DEĞERİ SON YILLARDA BİLİNMEYE BAŞLADI!”

TAFED Genel Başkanı Zeki Açıkgöz ise Türkiye’nin 7 bölgesi olduğunu ve bu bölgelerin her birinde farklı yeme içme kültürü olduğunu kaydetti.

“İnsan, yemeden yaşayamıyor ve her gittiği yerde bir şeyler yemek istiyor. Bugün Fransız, İtalyan mutfaklarını konuşuyoruz.

İtalyanlar gastronomi ile ilgili çalışmalara yaklaşık 70 yıl önce başlamış. Gastronomi her ülkenin topraklarına ve her kesime faydası olan bir alan.

Fransa’da Paris turizm anlamında öne çıksa da yemek için insanlar Lyon kentine giderler.

Ülkemizde ise son yıllarda şeflerin ve aşçıların değeri bilinmeye başlandı. Bundan mutluluk duyuyoruz. Gastronomi turizminin gelişmesi için mönüler yerel lezzetlerden yola çıkılarak oluşturulmalı…”

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?